A- XIV

72 9 23
                                    



Keyifli okumalar...
(Lütfen sondaki açıklamamı da okuyun.)

Tik. Tak.

"Uyandın mı güzel kız?"

Tik. Tak.

"Çok uykucu çıktın ama ya sen!"

Tik. Tak.

"Gün çoktan aydı."

Tik. Tak.

"Aç gözlerini de benim de günüm aysın."

İğrenç bir kahkaha.

"Peki... Zorla açtıracağız anlaşılan..."

Sert bir tokat.
Hayatımda yediğim ilk tokat.

Yanağım zonklarken, gözlerimi alan floresan lambaya inat etrafa bakınmaya çalıştım.

"Ama oluyor mu böyle? O öpülesi dudaklara kan hiç yakışıyor mu?"

Üzerimdeki elbiseye damlayan kanı görmemle, doğrulmaya çalışmam bir oldu. Lakin yapamadım. Hem kollarım hemde bacaklarım sandalyenin demirine bağlıydı. Ben zorladıkça bileklerim yanıyor, canım acıyordu.

"Debelenme canım, uslu dur."

Kulaklarım çınlıyordu. Sesin sahibi tanıdık bir yüzle eşleşince, yutkunamadım bile.

"Allah aşkına çöz beni." dedim, korkudan kısılan sesimle. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Kollarım ve bacaklarım titriyordu. Gözlerimi sıkıca yumdum ve ne ara buraya geldiğimi anlamaya zorladım kendimi. En son Baran'ın mutfağına cheesecake dilimliyordum.

"Biraz eğlenelim ama." dedi. Hastanede bana silah çeken, Baran'ın evini taratan adamdı bu.

Hakan Şen.

"Sen..." dedim, acıyla inlerken. "Baran..."

Dudağım mı patlamıştı yoksa akan kanlar nefes alırken cayır cayır yanan burnumdan mı geliyordu bilmiyordum. Korku tüm bedenimi kaskatı ettiğinden, acıya uyuştum.

"Amacım canını yakmak değildi, kesinlikle ve katiyyen öyle bir şey yapmam." dedi. Histerik bir kahkaha attı. "Ama sen de uslu dur be güzellik."

"Ne istiyorsun?" dedim, kısılan sesimle. Şu an babamın, annemin, abimin, Baran'ın.. Deli gibi beni aradığını bildiğimden, içim içimi yiyordu.

"Karşılıklı bir alışveriş yaparsak, kimse üzülmez." dedi. Arka cebinden bir çakı çıkarıp, üzerime geldi. Zorlukla yutkundum. Göğüsüm hızla inip kalkarken, çakıyı ayak bileklerime bastırdı. "Ben şimdi seni çözeceğim ve sen de soracağım sorulara tüm dürüstlüğünle yanıt vereceksin... Her bir soruma istediğim gibi yanıtlar alırsam, sevgilini çağıracağım ve seni gelip alacak. Anlaştık mı prenses?"

"Çöz beni." dedim. Hangi sorularına yanıt verecektim? "Haydi! Durma. Çöz."

Önce ayak bileklerimi, sonra ellerimi çözdü. Çözerken çakıyı kollarıma batırmayı ihmal etmemişti. Canım acısa da kana bulanan dudaklarımı dişledim.

"Eveeet, küçük hanım." dedi. Adım dışında taktığı her lakabı kullanıyordu. "Bir mafyanın yatağına girmek nasıl bir duygu öncelikle?"

Kaşlarım anında çatıldı. "Ne?" dedim, dimağımda anlam veremediğim bir kargaşa dönerken.

"Hadi ama." dedi, teessüf edercesine. "Uzatmayalım şu işi. Sevgilinin bir mafya olduğunu bilmediğini zırvalama bana."

Güldüm. Sinirlerim çok bozulmuştu. "Baran mafya değil amına koyayım."

avukat beyWhere stories live. Discover now