A- XVII

68 10 28
                                    




Keyifli Okumalar...

"Abi?" dedim, güçlükle. Elim hâlâ kapının kulpunu tutarken, yutkunamadım.

Ne zaman gelmişti? Ne kadardır buradaydı? Ve en önemlisi, babamın da yokluğumdan haberi var mıydı?

"Sana bir soru sordum kardeşim," dedi. Yataktan kalkıp, ağır adımlarla yanıma geldi. "Gece rahat uyudun mu?"

"A-abi." diyebildim. İşte şimdi bitmiştim. Abim kesinlikle ama kesinlikle bunu babama söylerdi ve babam, Baran'la bugün bir ihtimal görüşmeyi kabul edecekseydi bile bu saatten sonra etmezdi.

"Tanem ya!" dedi abim, değişik bir sesle. "Uyuyamadım anasını satayım! Arada oluyordu ya hani, beni uyku tutmadığında seni de tutmuyordu. Uyudun mu diye soracaktım ama görüyorum ki ayaktasın. Ne zaman uyandın?"

Derin bir nefes aldım ve yavaşça geri verdim. Şükür ki bilmiyordu. Şükür ki şüphelenmemişti. Elimi kapının kulpundan çektim ve yatağıma doğru ilerledim.

"Bir kaç saat önce." dedim, sıkıntılı bir hâle bürünerek. Çaktırmamalıydım. "Beni de tutmadı. Arabaya binip turlayacaktım ama kızıyorsun diye yürüdüm."

"Keşke binseydin." dedi ama yüzünde, iyi ki binmedin gibi bir ifade vardı. Omuz silktim.

"E, se ne zaman geldin?" diye sordum. Ne kadar rahata ersem de öncesinde çok korkmuştum. Kalp ritimlerim yeni yeni toparlanıyordu.

"Yeni oldu." dedi. Eliyle ağzını kapatmadan seslice ve edepsizce esnedi. "Senin yatağında uyuyayım dedim, yine rahat edemedim. Salonda da Oğuz vardı, biliyorsun uyandığında birini görünce korkup bağırıyor, onu da kafam hiç çekemezdi valla. Misafir odasına da girsem şimdi annem dır dır öter dedim. Öyle işte ya, of. Konuşturma beni."

"Konuşan sensin!" dedim, teessüf edercesine. Yanağımdan bir makas aldı ve kapıyı açtı.

"Haydi sen yat bari. Uykusuz gözüküyorsun. Ben de bir şekilde uyumaya çalışırım. Beni hiç merak etme. Abim ne olur, uyuyabilir mi falan deme. Tamam mı abiğim?" dedi. Acıtasyonu beni benden alıyordu gerçekten.

"Gel beraber uyuyalım?" dedim. Gözlerini kısıp, şaka yapıp yapmadığımı sorgular gibi baktı. Eskiden sürekli beraber uyurduk çünkü abim neredeyse reşit olana kadar gök gürültüsünden çok korkardı. Ben de zaten karanlıktan korkan birisi olarak, yalnız uyuyamazdım. Gece lambasına alışmam bile uzun bir zaman almıştı.

"Abart istersen. Eskiden küçüktük müçüktük de sığıyorduk şu yatağa. Şimdi ben yatsam sen yanıma sığamazsın." dedi.

Güldüm. "Deneyelim!"

"Tanem!" dedi abim, uyarıcı bir ses tonuyla. Kollarını iki yana açıp, gerindi. "Başka bir zaman abiciğim. Rahat rahat uyumak istiyorum. Saç yutmadan mümkünse!"

"Benim saçlarım dökülmüyor!" dedim, anında çatılan kaşlarımla. Beni taklit etti.

"Ağzımın içine giriyor ama!" dedi. Yastığımı alıp, yüzüne fırlatacakken de bu hamlemi önceden fark edip hemen kapıdan dışarı çıkmış ve kapıyı da sertçe kapatmıştı.

"Pislik!" diye bağırdım arkasından. Muhtemelen tüm ev halkı da uyanmıştı.

"Keltoş!" diye bağırdığını işittim. Küfür etmemek ve geri cevap vermemek için kendimi zor tutmuştum. Şansımı daha fazla zorlamadım ve kendimi yatağa bıraktım.

Çok uykum vardı.

Aynı abim gibi ağzımı kapatmadan esnedim ve kollarımı iki yana açarak, gözlerimi kapattım. Tek dileğim, bugün Baran'ın babamı ikna etmesiydi. Gerçi o avukattı. Bunu yapabileceğine olan güvencem tamdı. Belki de bunun rahatlığı üzerimdeydi çünkü uykuya dalmam sandığımdan da kolay olmuştu.

avukat beyWhere stories live. Discover now