7.TEKRAR EDİLEN TUZAKLAR

116 90 0
                                    

Selamlar! Sonunda birlikteyiz!

Ah bu bölümü yapmak için neler çektik neler. Geçen hafta yayınlanması gereken bölüm silindiği için tekrardan yazmak zorunda kaldık bu nedenle bu bölüm birkaç önceki bölüme göre kısa.

Normalde bu bölümde Elanur Kaya konuşacaktı ama aksilikler peşimizi hiç bırakmıyor! Şimdilik bununla idare edeceğiz.

İyi okumalar!

(Azra, Gölge)

"Tamam tamam! İyi geceler size. Rüyanızda toplu..." sözümü bitirmeden kapıyı kapatıp odadan çıktım çünkü Yankı yastık atmıştı ama hemen çıktığım için yastık kapıya çarptı. Kendi odama doğru ilerlerken gülüyordum. Odama girdim ve kapıyı kapatıp odanın ortasına doğru yürüdüm. O sırada kapının olduğu taraftan bir ses gelmişti. Arkamı dönüp baktığımda kimseyi görmedim ve önüme döndüm.

Onu gördüm. Beril'i.

Tam karşımdaydı. Üstünde kana bulanmış beyaz elbisesi vardı. Kalbinin üstünde bir delik vardı. Bu delik onla yaptığım konuşmayı hatırlattı. 'Azra abla sen kendini diğer insanlardan nasıl koruyorsun?' demişti. 'Neden bunu soruyorsun bakalım?' diye sormuştum onun saçını örerken. Yetimhanenin ön bahçesinde ki büyük çam ağacının altında ki banka oturmuşuk o gün. Kahverengi saçını balık sırtı yapmamı istemişti.

"Her seferinde bana bulaşıyorlar. Neden bilmiyorum? Beni diğerlerinden koruyan biri var ama ben kendimi korumak istiyorum!" dedi kaşları çatık bir şekilde. "Aferim küçük kız" demiştim gülerek. "Şimdi, kendini korumanın en önemlisi ilk önce kalbini korumaktır" diye de devam etmiştim. "O zaman herkesten kalbimi saklayacağım!" demişti bağırarak.

Dudağımı büzüp "Benden de mi?" diye sordum. "Sen hariç Azra abla! Sen bana zarar vermezsin ki. Hatta beni korursun diğerlerinden" demişti yerinde zıplayarak. Zıplaması işimi daha çok zorlaştırdı ama ses çıkarmadım eğlensin diye.

"Evet bitti!" dedim tokayı son kez çevirirken. Şimdiden saçlarından bir kaç tutam çıkmıştı ama çok yakışıyordu ona balık sırtı. Gözleri ışıldadı ve "Çok güzel oldu" dedi. "Daha görmedin bile"
"Olsun. Sen yaptığına göre güzel yapmışsındır" dedi yanıma oturarak.

Telefonumun zil sesini duyduğumda ayağa kalktım ve arka cebimden telefonumu çıkardım. Arayan kişinin Yankı olduğunu gördüğümde yerime geri oturdum ve telefonu açıp hoparlöre verdim.

"Lan it, köpek! Hangi cehennemdesin!" diye konuştu. "Gerizekalı, mal yetimhanedeyim ve yanımda bir çocuk var!" dedim telefonu hoparlörden çıkartarak. Beril kıkırdamıştı.

"Yani?" diye sordu. "Telefon hoparlördeydi de şimdi çıkardım!" dedim ama onun "Yani?" diye tekrarlaması oflamama sebep olmuştu. "Aman Yankı! Noldu anlat?" dediğim sırada çantamdan bir çikolata çıkartıp Beril'e uzattım. "Sen Asel'in bara gittiğini biliyor muydun?" Yankı'nın bu sorusuna karşılık olarak göz devirdim ve "Vahiy mi inecekti de bilecektim Yankı" dedim. "Peygamber misin kızım sen?" dediği sırada arkadan bir çığlık sesi geldi ve ardından Asel'in "Seni gebertirim kızım!" diyen sesi.

"Asel bırak kızın kulağını!" diye bağırdığında Yankı büyük bir kahkaha attım. Beril hâlâ çikolatasını yiyordu. "Azra şuan karakoldayız çabuk buraya gel!" dedi ve telefonu kapattı.

Ateş'in Gölge'sinde ki Karanlık Where stories live. Discover now