13. UNUTULMAYAN ACILAR

110 89 2
                                    


Sonunda bunuda yayımlayabildimm.

(Yankı, Karanlık)

"Allah sizin belanızı versin emi!" dedim bağırarak. "Huhu" diyen Azra'ya başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.

Muray'la yaptığım konuşmadan sonra eve gitmek istedim fakat Asel ve Azra büyük çabalar ile beni şuan ki bulunduğumuz bara getirmişti. Kafamı ne kadar dağıtmak istesemde bu salaklar ikiside içeceği için onlara bakmak bana kaldı. İti var kopuğu var yani.

Bende içsem, gelip birisi bizi becerse ne bok yiyeceğiz. Gözlerimi etrafda it köpek varmı diye gezdirdim. Mavi duvarlar ve mavi duvarlara asılmış gemi fotoğrafları insana hoş bir duygu yaşatıyordu. Tavan beyazdı. Ne çok geniş ne de çok dardı. Çoğunlukla dörtlü masalar vardı fakat üçlü veya ikili masalarda araya kaynamıştı.

Bar nedense bugün gözüme kalabalık gelmişti. Biz her zamanki üçlü masamıza gelmiş ve oturmuştuk. Barmen'den iki kadeh bira alıp içmeye başladılar. Beni birçok kez içmem için zorlamışlardı fakat ben içmeye pek meyilli değildim. Aslında hiç içmemiştim ve bundan sonrada içmeyide istemiyordum.

Ağzımdan benden habersiz çıkacak cümleler, yaptığım hiçbir şeyden haberim olmaması beni bitiriridi. Hem günahtı bir kere!

Etrafa bakınmam bittiğinde bizimkilere baktım fakat ikiside yerlerinde yoktu. Sahneden gelen ses ile gözlerimi yumdum.

"Evet arkadaşlar nasılsınız?" diyen kişi Asel'di. İki dakika bakmadık hemen sahneye koşmuştular!

"Onlar bizim arkadaşımız değil. Bizim arkadaşımız Yankı" diyen Azra işaret parmağı ile beni gösterdi. Herkesin gözü bir anda bana döndüğünde gerildim. "Biz şimdi size şarkı söylicez arkadaşımız olamayanlar ve arkadaşımız olan Yankı"

Onları aşağı indirmek isteyen görevlileri güzel bir fiyatla engelledim. Bakalım kendilerini ne kadar rezil edecekeler. Özellikle Azra'nın kendini ne kadar rezil edeceğini merak ediyordum. Umarım çok rezil olurdu şerefsiz.

Yazıştıklarımızı Muray'a göndermek neymiş görsün bakalım. Bunu kayıt altına almak istedim fakat benim yerime başkaları bu görevi üstlendiler. En yakın zamanda sosyal medyada göreceğim için çekmekten vazgeçip onları izlemeye başladım.

"İçime içime, vursun ritim içime" diyen Azra ile büyük bir kahkaha attım. "Bass'ın volume'ünü aç da işlesin içime" diyen Asel sarhoş olduğu için bazı yerlerde kelimeleri yutuyordu. Azra'nın da ondan bir farkı yoktu. "Bilmem benim adım ney?" diyen Azra ile bende dahil bardaki herkes kahkaha atmaya başladı. "Sokaktan gelme bu kültür, reçetem ve ilacım."

Asel, Azra'dan daha çok içmesine rağmen ondan daha iyi söylüyordu şarkının bazı yerlerinde dilinin dönmesi ve bazı kelimeleri yanlış söylemesine rağmen.

"Melodimle kalkın dansa, ritmim ile giriyoruz tümsa yeniden ah" diye sonlandı şarkı çünkü Asel'in "Tümsa değil gerzek türbanla" demesi ile kavga çıktı. Hoş Asel de doğru söyleyememişti ya! "Sen kime gerzek diyin ulan?"

"Senden başka gerzek mu var gerzek!"

"Bana bak ulan! Senin o gerzek diyen ağzini yirtarum he"

Kendilerine yeni bir şive bulmuşlardı resmen!

"Asıl ben senin o ağzini yirtarum ulan!" dedi ve Azra'nın üstüne doğru yürümeye başladı. Yürüdüğü sırada ayakları birbirine dolandı ve Azra'nın üstüne düştü. Azra' da mayışmış bir halde olduğu için Asel'i tutamamış onunla birlikte yeri boylamışlardı. Bir yandan kahkaha atıyor bir yandanda onların yanına gitmeye çalışıyordum.

Ateş'in Gölge'sinde ki Karanlık Where stories live. Discover now