16. GEÇMİŞİN SEPEBİ

106 89 0
                                    

Yeni yeni bölüm geldiiii.

(Asel, Ateş)

"Ben Demir Boyşah. Bir diğer adıyla Alev."

Kafamda yankılanan cümle buydu. "Lan bu senin yazdığın çocuk değil mi?" dedi Azra kaşları çatık bir şekilde.

Demir Boyşah.

"Şu Asel'e dokunan karşısında beni bulur diyen salak katil mi?" dedi Yankı. Onun gözlerinin içine bakıyordum. Olabilir miydi?

Bunların hepsi bir tesadüf müydü yoksa bir plan mı?

"Şahsen ben salak bir katil olduğumu düşünmüyorum. Mesela sizin tuzağa düşdüğünüz kurbanı ben öldürdüm."

Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. "Asel?"

Başımı iki yana salladım inkar edercesine.
"Asel iyi misin?"

"O gerçek değil" dedim fısıldayarak. "O gerçek değil!" dedim tekrardan. "O gerçek değil. Olamaz, o gerçek olamaz."

Gerçek olamaz. O öldü. Demir Boyşah öldü. Öldürüldü. "Gerçeğim Asel. Bu sefer gerçekten buradayım" dedi Demir.

Demir miydi ki o? Olamazdı. Olmamalıydı. "Yalan mıydı hepsi yani?" dedim kaşlarımı çatarak. "Senin iyiliğin için bu gerekti" dedi.

Benim iyiliğim için mi? "Benim iyiliğim için mi?" diye sordum kaşlarım daha çok çatılırken. "Neler oluyor lan?" dedi Yankı ama ona cevap veremeyecek kadar aklım karışıktı. "Benim iyiliğim için öyle mi?" diye bağırdım ardından kahkaha attım. "Yazdığım çocuk o evet ama o... O sadece Demir. Demir Boyşah öldü." İnkar edercesine başımı iki yana sallıyordum.

"Sadece sana öyle gösterildi Asel. Ben hayattayım ve senin için buradayım" dediğinde ona doğru yürüdüm ve ona bir yumruk attım. Yumruğun sertliği ile yüzünü buruşturmuştu ama hemen eski ifadesini taktı. "Sen öldün! Sen öldürüldün! Benim gözlerimin önünde öldürüldün. Sen gerçek değilsin. Olamazsın, olmamalısın."

"Lan ben senin yüzünden bu haldeyim. Sen nasıl bunu yaparsın!" O konuşmayınca ben devam ettim. Bu bir tesadüf olamayacak kadar plandı. "Asel neler oluyor? Kim bu?" dedi Azra Demir'e bakarak.

"Hayhay! Hemen anlatayım. Bu şahıs beni bu işe sokan ve aynı zamanda bu işe devam etmemin en büyük iki sepebinden biri!" dedim ellerimi iki yana açarak.

"Annem ve babam öldürüldüğünde beni usta bulmuştu biliyorsunuz. Ama bu katil işine sokan usta değildi, oydu. Usta tam tersi beni bu işten uzak tutmaya çalışmıştı ama bu adam!.." dedim onu işaret parmağım ile gösterirken. "Beni bu işe soktu. Ben daha olayın etkisindeyken beni intikamla tanıştıran ve intikam almama sebep olan bu adam işte! Ben daha yas tutmadan beni insanları öldürmek için herşeyi deneyen ve sonunda başaran bu adam. Bu adam benim hayatımın sonunu getiren adam!"

Azra ve Yankı Demir'e sert bir şekilde bakıyordu. "Sen öldüğünde ben ne hâle düştüm lan biliyor musun? Ben senin yüzünden kendimden ne kadar nefret ettim biliyor musun lan? Ben senin yüzünden ölmeyi bile düşündüm! Ama senin intikamın için hâlâ hayattayım ben. Ve bakıyorumda benim senin intikamını almama gerek bile yokmuş be" dedim.

"Haklısın biliyorum ama zorundaydım" dediğinde sakin ama kırgın bir şekilde konuştum. "Benden niye sakladın?"

Yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Çünkü ben ne dersem diyeyim bana inanmayacaktın As-" konuşmasını ben böldüm bağırarak. "Lan ben sadece sana güvendim! Öl desen ölürdüm, öldür desen öldürürdüm ki ben zaten senin için insan dahi öldürdüm. Ben bir tek sana güvendim ve sen bir tek bana güvenmedin" dedim sonlara doğru sesim kısılırken.

Ateş'in Gölge'sinde ki Karanlık Where stories live. Discover now