19.ESKİ DOSTUM

104 86 0
                                    




"Harekete geçme zamanı geldi!" dedim ve üçümüzde yürümeye başladık. Şuan ortak evin bulunduğu ormandaydık. Berkcan gittikten sonra Karanlık aşağıya inmiş ve artık gitmemiz gerektiğini söylemişti. Gölge ile onu onaylayıp yola koyulmuştuk.

Karanlık elindeki anahtar ile kapıyı açtı ve sessiz adımlar ile içeriye girdi. Ardından Gölge, en son ise ben girdim. Kapıyı kapatıp ışıkları açtığımda içerisinin darmadağın olduğunu gördüm.

"Evi yağmalamışlar." diyen Karanlık ile bir gülme sesi yankılandı salonda. Üçümüzde elimizde silahlar ile içeriye baktık. "Selamlar!"

Bir kadın kanepelerden birisine oturmuş elindeki bıçakla oynuyordu. Kadın Yağmurdu. Gölge elindeki silahı yavaşça aşağıya indirdi. "Sana zarar vermek istemiyorum. Senin düşmanın da olmak istemiyorum."

Yağmur, Gölge'nin bu sözleri üzerine ona baktı. "Zarar versene Gölge. Nolur zarar ver!"

Karanlık elindeki silahı beline taktı. "Korktunuz mu benden yoksa? Karanlık? Sen hiç kimseden korkmazdın hani?" Yağmur bu sözleri sakin ama sert bir sesle söylemişti. "Seni anlayabiliyorum."

Yağmur ilk önce güldü. Gülüşü kahkahaya dönüştü. "Anlayamazsın! Kimse beni anlayamaz!" diye bağırdı ardından. Sinirliydi, intikam ile doluydu. Elindeki bıçakla oynamaya devam ediyordu."Ne yaparsan yap, yine de sana zarar vermeyeceğim çünkü seni anlıyorum. Ne yaparsn yap yine de sana zarar vermeyeceğiz"

Yağmur hızla Karanlık'ın önüne geçti fakat araya Gölge girdi. Karanlık eli ile Gölge'ye geri çekilmesi gerektiğini belirtti. Yağmur kaşları çatık bir şekilde bizi izliyordu. "Beni anlayamazsın. Yaşadığımı yaşamadan bilemezsin!"

Karanlık başını omzuna yatırdı. "Seni anlayabiliyorum çünkü benimde kardeşim tecavüz sonrası intihar etti."

Yağmur'un kaşları şaşkınlıktan havaya kalktı. "Ne?" diye sordu yıkılmışçasına. "Yoksa... Yoksa Tayfun mu..?" devamını getiremedi. "O yapmadı ama yaptıran oydu."

"Bizde Tayfun'un kurbanlarındanız senin gibi." diye konuştum. "Onun iyi birisi olduğunu sanıyorduk ama dünyanın en kötü insanıymış meğersem. Benim annemin ve babamın infaz emrini vermiş. Karanlık'ın kardeşine tecavüz ettirmiş. Gölge'nin en yakın arkadaşını öldürmüş, annesinin yaşadığını ondan saklamış."

Yağmur dolu gözlerle bizi izliyordu. "Sana dedim! Sana onun kötü birisi olduğunu söyledim ama sen inanmadın. Asel sen bana inanmadın!" dediklerine cevap vermedim. Haklıydı. "Özür dilerim." diyebildiğim tek şey buydu. "Ben gerçekten özür dilerim."

Nefretle bana baktı. "Yapabildiğin tek şey özür dilemek! Ama bu sefer öyle kolay olmayacak."

Üstüme doğru yürüdüğünde önüme Karanlık ve Gölge geçti. "Sakin ol! Ateş'e zarar vermene asla izin veremeyiz." Karanlık konuştuğunda başımı önüme eğdim. Kendimi şuan o kadar kötü hissediyordum ki...

Omzuma dokunan bir el ile başımı kaldırdım. Gölge o cesurlandırıcı tebessümü ile bana bakıyordu. "Ne olursa olsun, ne yaparsan yap yine de her zaman senin yanında olacağız."

Böyle diyordu ancak adım kadar emindim ki Beril'in katilinin ben olduğumu öğrendiğinde yüzüme bile bakmayacaktı.

"O kadar emin konuşma istersen." dediğimde omzumu sıvazladı. Ona tebessüm ettiğim sırada Yağmur araya girdi. "Mutlu ol ve gül Asel. Ama umarım ki sende en sevdiğin birisini kaybedersin ve o sırada yanında kimse olamasın!"

"Ben nereden bilebilirdim o pisliğin böyle birşey yapacağını!" diye bağırdım. Artık herkesin sadece ben suçluymuşum gibi davranmasından bıkmıştım.

"Eğer senin yerinde olsaydım sana inanırdım!" diyerek karşılık verdi. "İnanmazdın!"

Yağmur kaşları çatarak ağzını açtı ancak ben konuşarak lafını ağzına tıktım. "İnan bana inanmazdın. Şuan böyle diyorsun ama eğer benim yerimde olsaydın sende kendine inanmazdın! Anne ve babam gözlerimin önünde kafası kesilerek öldürüldü ve yanımda olan, beni seven tek kişiye bu sıfatı yakıştıramadım! Bunu yapmaz, bu pisliği yapamaz, o böyle birisi değildir diye düşündüm ama yok! En adî şerefsizin tekiymiş."

Gözlerim doldu ancak susmadım. "Evet sana inanmadım ama seni mesleğinden eden ben değildim. Ben seni gerçekten seviyordum Yağmur. Sana asla zarar vermek istemedim."

"Bak bana Asel, sence sağlam mıyım? Zarar vermemiş halin bu mu?"

"Beni suçlamayı bırak artık! Hata yaptığımın farkındayım tamam mı? Ama artık yeter! Hata yaptım diye tek suçlu ben olmuyorum! Sen? Peki senin yaptığın? Suçlasana kendini de!"

"Ben nereden bilebilirdim öyle birşey olacağını?!" Karanlık ve Gölge bu konuyu bilmedikleri için bir adım geriye gidip bizi dinlemeye başladılar.

"Ben de bilmiyordum. Onun böyle birşey yapacağını bende bilmiyordum. Sende benim içinde bulunduğum durumdasın ama ben seni hiçbir zaman suçlamadım senin aksine. Üzüntüm sinire dönüştüğünde gelip sana saldırmadım."

Yağmur bu dediklerimden sonra sustu. Olanları ve yaptıklarını düşünüyordu büyük ihtimalle. "Yine de..!"

Cümlesini bitirmeden sustu. "Gördün mü? Tek ben suçlu değilim. Eğer beni doğum günümü kutlamak için zorlamasaydın bunların hiçbiri olmayacaktı."

Anne ve babamın öldürüldüğü doğum günümü kutlamak için beni zorlayan Yağmurdu ve bunuda Tayfun zorla Yağmur'a yaptırmıştı. Eğer Yağmur beni ikna etmeseydi, o doğum günümü asla kutlamazdım ve anne ile babam şuan hayatta olurdu.

"Özür dilerim." Mahcup bir şekilde konuşması beni üzdü. Onun asla kendisini suçlamasını istemiyordum, ikizinin ölümünden kendisini suçladığı gibi. Ona sarıldım ve "Senin suçun değildi. İkizinin de benim de..." dedim.

Bunun üzerine Yağmur kollarını belime doladı ve ağlamaya başladı. "Herşey için özür dilerim." dediği sırada havada bir kurşun sesi yankılandı. Yağmur kollarımın arasından yere kaydığında onunla beraber bende yere düştüm. Yağmur tebessümle bana bakıyordu. "Umarım beni affedersin eski dostum."

Başımı olumsuz anlamda salladım. Yarasına dokunduğum için kan olan ellerim ile onun yüzünü tuttum. "Hayır, hayır. Yağmur hayır! Ölemezsin! Şimdi seni kazanmışken kaybedemem hayır!"

Gözleri kapandığında elleri boşluğa düştü. Dolan gözlerim ile etrafa bakındım. Karşımda büyük bir ordu ve onların tam önünde duran Tayfun Kayra...


Ateş'in Gölge'sinde ki Karanlık Where stories live. Discover now