17. BENLİKLERİMİZ

111 91 0
                                    

(Azra, Gölge)

"Gölge kalk!"

Kulağımın dibinde bu sesi duymak en son istediğim şeydi. Berkcan, Demir ve Muray ile yaptığımız konuşmadan sonra ben, Ateş ve Karanlık birlikte ben evime gitmiştik. Karanlık ve Ateşi misafir odasına tıkıp kendi odama gittim ve güzelce uykuya daldım. Tabî olanları düşünmek dışında gayet iyiydi.

"Allah belanı versin lan!" diye bağırdım. Gözlerimi açtığımda karşımda Karanlık'ı gördüm. "Kes lan" dedi Karanlık.

Beni odamda tek bırakıp mutfağa doğru yürüdü. Burnuma güzel kokular gelince bende ellerimi ve yüzümü yıkayıp hemen mutfağa doğru ilerledim. "Günaydın" dedi Ateş kısaca.

"Yemekte ne var?" diye sordum sandalyeye otururken. "Kahvaltılık var."

☯️
Beş dakika sonra Ateş sofrayı kurduğunda kahvaltımızı yapmaya başladık. "Ne yapacağız?" diye sordu Karanlık.

"Ne yapmamız gerekiyorsa onu. Tayfun'u elimize geçirmemiz gerek" dedi Ateş. "O şuan herşeyi bildiğimizi biliyordur ve ona göre planını yapmıştır." dedim.

Ateş başını onaylarcasına salladı. "Hayatımızın katili meğersem bunca yıldır burnumuzun dibindeymiş" diye konuştu Karanlık.

Doğruydu. Hayatımızın katili, Eren'in katili meğersem bunca zaman burnumuzun dibindeymiş.

Bir dakika.

Ya Beril?

Beril onun yüzünden mi öldü yani? Gözlerimim dolduğunu hissetiğimde masadan kalkıp hemen banyoya doğru koştum. Banyoya girip kapıyı kilitlediğimde Karanlık ve Ateş kapıya vuruyorlardı. "Gölge ne oldu?" diye sordu Ateş. "Biraz midem bulanıyor. Siz yemeğinizi yiyin ben geliyorum hemen" dedim hızlı bir şekilde. "Kapıyı aç Gölge" dedi Ateş kapıyı açmaya çalışırken. İstemiyordum.

Onlar kendi acılarını yaşarken bir de ben kendi acım ile onları daha fazla üzmek istemiyordum.

"Ateş biz gidelim. Gölge iyi olunca yanımıza gelir zaten" diye konuştu Karanlık. Ateş daha fazla ısrar etmedi ve tamam diyerek Karanlık ile kapıdan uzaklaştı.

Bir köşeye geçerek yere oturdum. Sessizce ağlamaya başladım. Artık dayanamıyordum gerçekten. Ben bu kadar ölümü kaldıramıyorum. Ben bu pişmanlıklarla yaşayamıyordum. Gözlerim bileğimdeki dikiş izine kaydı. Diğer elimle dikiş olan kısma dokundum.

Tayfun Kayra yeminim olsun ki seni öldürmeden bu dünyadan ayrılmayacağım.

Yerimden kalkıp yüzümü yıkadım. Birkaç dakika sonra kendime geldikten sonra banyodan çıktım ve bizimkilerin yanına gittim. "Hazırlanın gidiyoruz. Ne kadar geç kalırsak Tayfun o kadar güçlenir."

Ateş bir bana bir Karanlık'a baktıktan sonra başını olumlu anlamda salladı. Karanlık da aynısını yaptığında odama doğru yürümeye başladım. İçim kan ağlıyordu ama bunu dışarıya yansıtmamam gerekiyordu.

Gardıropdan bir eşofman, bir t-shirt alıp banyoya girdim. Beş dakikalık bir banyo yaptıktan sonra kıyafetleri giyip aşağıya indim.

"Bizim kıyafetler evde kaldı ve ev şuan pek güvenli değil" diye konuştu Karanlık. "Biz mağazadan kıyafet alırız Gölge. O zamana kadar sende diğerlerini çağır. Tayfun'un yerinide öğrenmeye çalış" dedi Ateş.

Onu onayladıktan sonra ikisi ayakkabılarını giyip evden çıktılar. Şuan o kadar ağlamak, herşeyi dağıtmak geliyorki içimden...

Ama bunu sonra yapmalıydım. Hemen Berkcan'a buraya gelmeleri için bir mesaj attım. Ardından Tayfun'un saklandığı yeri bulmaya çalıştım. Bir dakika bile kendimi boş bırakmamalıydım yoksa büyük bir çöküş yaşardım ve bu çöküş şuan hiçte iyi olmaz.

Ateş'in Gölge'sinde ki Karanlık Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ