41.İLK UYANIŞ-SORGULAMA

1.2K 80 38
                                    


On beş dakika.

Yaklaşık on beş dakikadır, geniş masada hakimiyetini sürdüren tek şey, derin bir sessizlikti.

Kimsenin dudakları arasından tek kelime dahi çıkmazken, sessizliğe ek olarak gerginlikte kendini göstermeye başlamıştı.

Elimdeki ıslak bezle, başını öne eğmiş oturan Arman'ın hemen yanında, kana bulanmış, titreyen parmaklarını yavaş bir temkinlilikle siliyordum. Bakışlarım ara sıra yüzünü kontrol etse de o ruhsuzluğu yerli yerini korumaya devam ediyordu hâlâ.

Sanki burada değil gibiydi.

Sessiz bir iç çektiğimde, sonunda temizlediğim elleriyle bezi masanın üzerine bıraktım. Toplantı odasında şimdi kardeşinin hemen karşısında tüm katılığıyla oturmuş Algan vardı. Onların haricinde; ben, Ares, Atena, Romos ve Kain ayakta, bir köşede dikiliyorduk.

Arman, yaşadığı şokun etkisiyle gecenin bir yarısı odaya geldikten hemen sonra üzerimizi değiştirerek Algan'ın yönlendirmesiyle buraya, toplantı odasına gelmiştik. Neyse ki şimdilik bu olanları duyan yoktu, aksi halde ortalığın bu denli sakin olabilmesi pek mümkün değildi.

Parmaklarını masanın yüzeyine gerginliğini belli eden bir ritimle vuran Algan, uzun süreli sessizliği böldü sonunda. "Kimi öldürdün?"

Odada yankılanan keskin sesiyle, eğdiği başını ağırca kaldıran Arman, donuk gözleriyle başını iki yana salladı. "Bilmiyorum."

Güçlükle duyulan fısıltısıyla, Algan'ın kaşları ağırca çatıldı. "Öldüğüne emin misin?"

Başka bir sorusuyla, Arman ağırca yutkundu bu defa. "Ben... Bilmiyorum. Dışarı çıkmıştım, yürüyordum ama tesisten uzaklaştığımı fark edemedim. Sonra, biri aniden arkamdan gelip boğazıma yapıştı. Anlamadım bile ne olduğunu, çok hızlı gelişti her şey. Yüzünü bile göremedim. Ne istiyordu, derdi neydi onu da bilmiyorum. Silahı yoktu, sadece bir süre boğuşma yaşadık. Sonra da..." Kısa bir an duraksadığında, o anları yeniden yaşıyormuş gibi gözlerini sıkıca kapatarak titreyen parmaklarını gri saçları arasından sertçe geçirdi.

"Yanımda taşıdığım bir bıçağım vardı sadece, neresine geldiğine bile bakmadan o an bıçakladım ama yemin ederin öldürmek istemedim. Sadece kendimi savundum, o an bildiğim, bu zamana kadar öğrendiğim her şey silindi beynimden sanki. En son yerde yatıyordu..." Sertçe yutkunduğunda sesi daha da düştü Algan'a dönen bakışlarıyla. "Başka nereye gideceğimi bilemedim..."

Tek kaşını yukarı doğru kaldıran Algan, sorgularcasına yüzüne bakıyordu. "Sana inanmamı bekliyor musun sahiden, şu senaryondan sonra özellikle?"

Bakışlarım sözleriyle, hayret içinde ona dönerken; Ares sesli bir soluk bıraktı. "Algan... Yapma şunu artık, bunun yalanı mı olur?"

Ares'in sözlerine rağmen ona dönmeyen Algan, oturduğu yerden öne doğru eğilerek ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Gözlerim, her geçen saniye, tavırlarına duyduğum hayreti arttırmaya devam ederken, kısılan gözleriyle onu sorgulamaya devam etti.

"Sen, Capella şehrinin hem yöneticisi hem de komutanı değil misin Arman? Hayatında ilk defa birini öldürüyorsun ve verdiğin tepki buysa eğer, neden askerliği seçtin? Neden komutansın o zaman?"

Kısa bir an duraksadığında, yeniden arkasına doğru yaslandı. "Adamın ölüp ölmediği bile belli değil, üstelik yüzüne bile bakmamışsın sonradan. Yaptığın şeyin nasıl bir saçmalık olduğunun farkındasındır umarım."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 29 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ZAMANSIZ SEVGİWhere stories live. Discover now