27.GÜÇ

8.4K 469 75
                                    


Bölüm şarkısı; Feel nothing- The Plot In You

Kapanan gözlerimin ardında sona eren ışık huzmesiyle hızla gözlerimi araladığımda, sarsılan bedenim ayakta zor duruyordu. Bakışlarım etrafımı tararken tesise gelmiş olduğumu anlamıştım ancak geride bıraktığım kişiydi şuan zihnimdeki tek odak noktası.

Saniyeler içinde bana doğru koşar adımlarla geldiğini gördüğüm askerler arasında dikkatimi çeken tek tanıdık yüz Kain oldu. İfadesiz tutamadığı yüzünde bariz bir endişe okunurken, karşımda soluk soluğa durarak baştan aşağı bedenimi inceleyerek hasar kontrolü yaptı kendince.

"Hemen geri dönmem lazım." Sözlerimi doğru anladığını teyit etmek ister gibi kısa bir an duraksarken, anında çatılan kaşlarıyla başını kesinlik içinde iki yana salladı.

"Böyle bir şey söz konusu dahi değil Hera Hanım. Algan Bey'in güvende olduğundan emin olun, askerler yanına ulaştılar bile."

Başını bu defa iki yana sallayan ben olurken, iki elimle aceleyle kollarına tutundum. "Lütfen. Kain lütfen, onu o adamla bırakamam. Benim orada olmam lazım. Anlamıyorsun." Kesik kesik kurduğum kelimelerim devamlı dilime dolanıp dururken, hızla arkasına doğru dönerek birine seslendi ancak onun baktığı yeri gözlerim oldukça bulanık görüyordu.

"Acil doktorlardan birine haber ver! Şoka girmiş."

Ne dediğini algılamayan zihnim ileriyi bulanık görmeye devam ederken, gözlerimi kırpıştırdım. Ağlamıyordum da. Parmaklarımla gözlerimi ovalayarak o sisi geçirebilmek için hareketleneceğim sırada Kain'e tutunan ellerimi çeker çekmez dengem bozuldu.

Anında kolumdan tutan Kain yeniden dengede durmamı sağlarken, kısık bakışlarım ona çevrildi. Ağırlaşan gözlerimi kapamamak için kendimle mücadele verirken, parmaklarını gözümün önünde sallıyordu devamlı.

"Hera Hanım, beni duyuyor musunuz? Sakin olun ve nefes almaya çalışın. Bir tür şoka girmiş olmalısınız. Sadece sakin olun, bakın Algan komutanım iyi."

Yüzü yakınımda olmasına rağmen sesini uzaktan duyduğum Kain'in sözleri yalnızca kelime kelime zihnime giriyordu ancak çözümleyemiyordum. Boşlukta sallanan bedenimin takılı kaldığı tek nokta, Algan'dı.

Bir yere oturtulduğumu anladığımda direnen gözlerim etrafımda gezindi dalgınlık içinde. Önümde diz çöken bir adamın dudaklarının kıpırdadığını görürken, sesini artık tamamen duymayan zihnim sağır olduğumu düşündürttü ancak ben bunun için bile endişelenemedim. Algım tamamen kaymış, idrak noktam kaybolmuştu sanki.

"Hera Hanım... Yolculuk... Direnmişsiniz..." Başını iki yana sallayan adam yüzümü bir sağa birde sola çevirdikten sonra gözlerimi parmaklarıyla açarak ışık tuttu ve kontrol etmeye başladı.

Tüm bunların yapıldığını görmeme rağmen, kendimi uzaktan bir köşeden izleyen üçüncü bir gözden farkım yoktu sanki. Çok uzaktım kendime, kilometrelerce.

"Tepki yok. Bu şok değil, ışınlanmaya direnmiş, saliselik bir farkla farkında olmadan zaman boşluğuna gitmiş olmalı." Adamın sözleri zihnimde tehlike sinyallerini çalmaya başlarken, bedenim taş kesilmiş gibi kımıldamıyordu. Nefes aldığımdan bile şüphe duyuyordum artık.

Zaman ve mekan kavramımı yitirmek üzereymiş gibi giderek bulanıklaşan çevreme bakındığımda yeniden, omuzlarımdan tutan iki el bedenimi sertçe geriye doğru sabitledi. Bunun Kain olduğunu gördüğümde, çatık kaşlarıyla gözlerine yansıyan o korku çekti dikkatimi ilk önce.

ZAMANSIZ SEVGİUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum