1.KÂBUS

53.1K 1.8K 339
                                    


Acı içimde yuva edinmiş, başka bir yer yön bilmiyormuş gibi giderek daha da işliyordu olduğu yere. Kaderin ördüğü ağlar içimde ki o acıyı da alarak yayılmaya başlarken, benim için geriye kalan yalnızca o kaderin ağlarını takip etmekti. Tek yolum, tek yönüm... Benim için çizilen yol belliyken adımlayacak başka bir yönüm yoktu. Zaman benim için kavramını ve anlamını yitirmeye başlarken kalbimin atışlarını artık takip edemiyordum.

Omzumda hissettiğim baskıyla dudaklarımdan dökülen acı bir bağırış yankı bulurken hızla arkamı döndüm. Döndüğüm gibi de dibime kadar giren bir bedenle çarpıştığımda gerileyerek düşecektim ki hızla kolumun kavranmasıyla dengemi bularak kesik bir nefes bıraktım.

Duyduğum korkuyu yansıttığına emin olduğum göz bebeklerimin odağında yüzünü buruşturmuş, bana bakan Hakan'la karşılaşmayı bir gün sevinçle karşılayacağımı ben bile bilemezdim.

"Ne bağırıyorsun kızım kulağımın dibinde?!" Yüksek sesi tıpkı benimki gibi boşlukta yankılanarak kulaklarıma geri döndüğünde bakışları kısa bir süre bedenimde dolandı. Buruşturduğu yüzü giderek ciddi bir hale büründüğündeyse kollarımda duran ellerini çekmeden duruşunu dikleştirerek bembeyaz olduğuna yemin bile edebileceğim yüzüme bakmaya başladı.

"Ne bu halin? Hortlak görmüş gibisin." Dilim tutulmuş, boş gözlerle ona bakmaya devam ettiğimde hafifçe titremeye devam eden bedenimi sarsarak kendime getirmeye çalıştı. "Konuşsana Hera, biri bir şey mi dedi, ne oldu?" Giderek meraklanan haliyle sertçe yutkunarak boğazımı temizlediğimde, kilitlendiğini sandığım dilim sonunda harekete kavuşarak istediklerimi dışarı dökebilmişti.

"Dışarda... Dışarda birileri var."

Yüzüme garip bir bakış attığında hızla devam ettim. "Burada çalışmıyorlar, bir ışık gördüm sonra onları, nasıl oldu anlamadım birden ortaya-" Nefes nefese bir araya getirmeye çalıştığım kelimelerimle, hararetli konuşmamı bir anda bölerek araya girdi.

"Tamam, tamam anladım bir sakin ol önce. Şimdi bakarız kim olduklarına."

Kapıya doğru hareketlenmesiyle elim anında havalanan kolunu tuttuğunda çatılan kaşlarının ardından 'ne oldu?' dercesine bir bakış attı.

"Kalabalıklardı, kim oldukları da belli değil zaten. Durduk yere başımıza bela almayalım gecenin bu vaktinde." Dediklerim onda herhangi bir etki göstermezken, her zamanki gibi kendi bildiğini yaparak kapıya doğru yaklaştı.

Tedirgin bakışlarımla geriden izlemeye devam ettiğim sırada eli kapının kulpunu buldu ilk önce ve temkinli bir şekilde, benim aksime hiç zorlanmadan, rahatlıkla açtı. Aralanan kapıda ilk önce bakışları karanlık sokakta gezinirken, tedirgin halde dudaklarımı dişlerimle parçalamaya başladım her bir hareketini dikkatle izlerken. Sarhoş, zarar vermek isteyen hatta kendilerine eğlence arayan bir grup bile olabilirdi fakat oraya nasıl geldikleri hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.

Sonunda aralıktan baktığı kapıyı sonuna kadar açan Hakan'la kalbimin atışlarını duyacak kıvama gelmiştim ki bana dönen anlamsız bakışlarıyla olduğum yerde nefesimi tutarak ne diyeceğini bekledim.

"Burada hiç kimse yok Hera." Dediği şeylerle öylece yüzüne bakmaya devam ettiğim sırada birkaç defa aralanıp geri kapanan dudaklarım arasından soluklarımdan başka bir şey çıkmadı.

Sonunda kendimi toparlamayı başardığımdaysa hızlı adımlarla yanına doğru ilerledim ve gözlerimi bomboş sokakta gezdirdim. Gerçekten de kimse yoktu...

"Buradalardı az önce, neredeyse üçten fazla kişi vardı." Hayret dolu çıkan sesim ve şaşkınlığımdan irileşen gözlerimle karanlık sokağa bakıyordum ki alnımda hissettiğim parmaklarla olduğum yerde irkilerek bakışlarımı, bana garip bakışlar atan Hakan'a geri çevirdim.

ZAMANSIZ SEVGİWhere stories live. Discover now