23.KURŞUN

12.3K 591 283
                                    

Merhaba hepinize! Lütfen oy vermeyi unutmayalım, beni motive eden en önemli şey oy ve yorumlarınız çünkü:)

Keyifli okumalar, öpüldünüz!💜

Bölüm şarkısı; A New Way to Hate- Wake Up Hate

Dünya'nın her insan için dönmeyi bıraktığı bir an vardır. Ve o andan sonra artık tersine dönmeye başladığı bir dönüm noktası...

Her idrak ettiğim gerçeğin benim için bir dönüm noktası olduğunu düşünürken, daha fazlası olamaz artık dediğim an, daha fazlası gerçekleşiyordu. Dönüm noktalarımın çetelesini tutamaz olmuştum bir süre sonra. Yürüdüğüm yolda attığım adımın her biri benim için ardında başka bir gizemin yattığı yeni kapının anahtarını avcum içine bırakıyordu. Etrafıma bakındığımda nerede olduğumu bende kestiremez olmuştum. Ne bir yön gösterenim ne de bir pusulam kalmıştı geriye. Kendi yolumu kendim bulmam gereken bu dünyada öğrendiğim en önemli şey, ne olursa olsun, o yolda düşmemekti.

Çünkü herkesin beklediği an buydu. Bir düşüş, bir pes ediş, bir gözyaşı... Düşene bir tekme de insanoğlunun vurduğu bu dünya yolunda, yerden kalkmadığın sürece ardından gelenlerin üzerinden gelip geçmekten başka yaptıkları bir şey yoktu.

Kurtarıcı beklemek, yanılgıdan ve kayıptan başka getirisi olmayan bir düşten ibaretti. Uzatılan her eli tutmak, yere her defasında daha sert düşmek demekti.

Elini en sıkı tuttuklarım arasındaydı Algan. Elimi bıraktığında, ruhumun bedenimden ayrılacakmış gibi bir hızda yere çakılmasından anlamıştım bunu. Onun eline tutunmak, peşinden sürüklenmekle eş değerdi. Çünkü o kadar hızlı koşmuştu ki, ardından sadece sürüklenerek ruhumda yeni yaralar açmakla kalmıştım.

En sonundaysa birleşen ellerimizin ayrılması kaçınılmaz olmuştu. Sonrasında yollarımızın ayrılması da... Onu eskisi gibi bulamadığım için kızmıyordum. Çünkü bir gün, ileride bir yerde yollarımızın yeniden kesişeceğini ikimizde bilemezdik. Bensiz geçtiği yollarda aldığı darbeler, en sonunda onu bana tamamen yabancı kılmıştı.

Ve benim geçtiğim yollardaysa, bir adım, bir gerçek; bir gerçek ise bir acı işlemişti yüreğime.

Kendimle beraber onu da sürüklemek istemezken, belki de daha çok yaralanmasına neden olmuştum ikimizin de.

On sekizimde tanıştığım adamı, yirmi yaşıma az bir zaman kalan ilk önce benden çalınan anılarla kaybetmiştim. İlk ayrılığımız buydu. Algan hafızamdan silinerek benim için yoldan geçen herhangi bir yabancı olduğunda, onun her gün yanımdan saniyelikte olsa geçip gidişini anımsadım.

Bıkmadan, her gün aynı yerde ve saatte o sokakta... O bizim için pes etmemişti hiçbir zaman. Anılarımızı kendinde yaşatmaya ve zihninin en değerli bölgesinde var etmeye devam ediyordu. Bunun onun için nasıl bir tükeniş olduğunu bilemezdim ta ki şimdiye kadar...

Ortak geçmişimizi devamlı birbirimize emanet ediyorduk sanki. Benim unuttuklarımı, o taşımıştı yıllar boyu. İşte şimdi de, bunu sırtlanma görevi bendeydi.

Tıpkı karşımızdakilerin bizden istediği gibi. Elbette ikimizin de anılarını aynı anda silerek birbirimizi tamamen kaybetmemizi sağlayabilirlerdi. Ancak onların istedikleri bu değildi. İkimizden birini, daima çaresizlik içinde bırakmak; birinin kurduğu hayatı diğerinin günden güne tükenen gücüyle izlemesiydi. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Her an mücadele vermek, insanı yıpratırdı. Onların elde etmeyi amaçladıkları şey de tam olarak buydu; en sonunda, pes etmek.

Ancak bunu yapmama kararımı, şimdi pekiştirir gibi oturduğum yerde daha da dikleştirdim omuzlarımı ve kararlı bir duruşla karşımda bana pür dikkat bakan Hakan'a baktım. Ondan aldığım bakışlarım ağırca, yüzlerini gizlemeye devam eden siyaha bürünmüş suretlerde gezindi.

ZAMANSIZ SEVGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin