Bölüm 12

700 51 37
                                    

Damon: Ciddi misin?

Jane: Hiç yalan söyledim mi sana?

Damon: Hayır. Ama bilemiyorum.

Jane: Öldün, sonra vampir oldun ama şimdi söylediğime inanmıyorsun öyle mi?

Damon: Tabii ki öyle değil. İnanıyorum.

Jane: O karanlık figür hiç çıkmadı aklımdan Damon. Konuştuğum hiç kimse ne olduğunu çözemedi. Neden orada olduğunu. Normalde ışığın etrafında hiçbir şey olmazmış. Ya güzel bahçeler ya da sevdiklerini görürmüş insanlar ama... Oradaydı işte!

Damon: Peki hiç gördün mü onu?

Jane: Çok kez Damon. Hala rüyalarımda görüyorum. Atını üstüme sürüyor ve hala yüzü yok. Soğuk! Biliyor musun? O günden beridir hiç ısınamadım. Hep üşürüm... 

Damon: Baş etmesi kolay olmamalı.

Jane: Hiç değildi Damon. Hala da değil... Bir şey sorabilir miyim?

Damon: Dinliyorum. 

Jane: Ölürken ne hissettin Damon? 

Damon: Çok uzun zaman oldu Jane. Ne olduğunu anlamamıştım, keskin bir acı hissettim sadece. Sonra dondurucu soğuk.

Jane: Acıdı mı?

Damon: Çok hızlı olmuştu her şey. Önce ben vuruldum, sonra Stefan. Düşerken onu gördüğümü hatırlıyorum. Vuruluşunu, düşüşünü... Ertesi gün uyandım zaten. Kurşunlar hala bedemindeydi, kan içindeydim. Stefan da öyle. o zaman Emily bize olanları anlattı. Bundan sonra neler olacağını da. 

Jane: Sonra da dönüştün.

Damon: Evet. Çok direndim. Ama Stefan bir yemekle gelmişti yanıma. Akan kanı görünce kendime hakim olamadım. O benden önce dönüşmüştü ve benim de yanında olmamı istedi. Böylece sonsuzluğa kavuştum işte.

Jane: Ölmüş olmaktan iyidir Damon.

Damon: Her zaman değil.

Jane: Ben eminim.

Damon: Öyle diyorsan.

Ölüm sessizliği girmişti aralarına, Jane yeşil gözlerini uzaklara odaklamıştı. Boğazının düğümlendiğini hissetti. Damon ise sadece ona bakıyordu. Ölüme bu kadar yaklaşıp geri dönmüştü. Ama bu konuşmanın onu neden bu kadar etkilediğini, üzdüğünü anlayamamıştı. Hala kilitli bir kutuydu o. 

Damon: Hadi biraz dışarı çıkalım. Madem bugün çalışmayacağız, gezelim.

Jane: Tamam. Üstüme birşeyler giyip geliyorum. Her ne kadar benim pijamalarımı sevsen de böyle çıkamam.

Damon: Tamam. Acele etme, buradayım. Ben beklemesini biliyorum.

Jane: Biliyorum.

Jane, odasına çıkıp hemen gardolabının başına geçti. Çok bekletmemeliydi yinede. Çabuk seçim yapmaya çalıştı. Yeşil bir gömlek, içine siyah dantelli bir ipli badi ve altına da kısa bir kot etek giydi. Makyajı ve saçını da yaptığında oldukça çekici görünüyordu. Aynadaki aksi hoşuna gitmişti, oyalanmadan indi aşağı. Damon kollarını bağlamış, bir bacağını diğerinin önüne koymuş biçimde onu bekliyordu. Jane merdivenden inene kadar gözlerini ayırmadı ondan. Son merdivene geldiğinde kendini toparladı Damon. Bir elini beline koydu ve diğerini Jane'e uzattı. Elini tutup aksi yöne geçerken de çok güzel göründüğünü fısıldamayı ihmal etmedi Jane'in kulağına. 

YAŞAMIN KIYISINDA (DAMON SALVATORE)Where stories live. Discover now