Bölüm 22

263 23 14
                                    

Sam, merkeze inmiş birkaç kişiyle görüşmüştü. Masum bakışlarını kullanıp etrafa yeni taşınan, ya da yabancı görünen birilerinin olup olmadığını sormuştu. Sonra taktik değiştirdi ve Grill'e yöneldi. Matt, adında biri son 3 gündür geceleri garip birkaç adamdan oluşan bir grubun geldiğini söylemişti.

Sam: Nereye gittiklerini gördünüz mü?

Matt: Neden soruyorsunuz?

Sam: Bakın, ben gizli bir polisim. (Cebinden sahte kimliklerinden birini çıkartır ve hızlıca gösterir...) Virginia hapisanesinden nakledilen birkaç adam kaçtı. Azılı katiller bunlar. Özellikle geceleri dışarı çıkarlar ve insanları öldürürler. Bu kasaba da gelebilecekleri yerlerden biri. Adamlarım eşgallerini asmaya başladılar. Eğer bir şey biliyorsanız, lütfen söyleyin. Sizin de sevdikleriniz var. Öldürmek onlar için ekmek-su gibi.

Matt: Biri dün akşam bar kapanana kadar kaldı. Birlikte çıktık. Nereye gittiğini gördüm, tarif edebilirim. Ama orada birkaç ev var, hangisi bilemem.

Sam: Sorun değil, hepsini dolaşırım.Dinliyorum.

Sam, Matt ile konuşmaya devam ederken birilerinin onları dinlediğinden habersizdi. O vampirlerden biri, şuan buradaydı ve dikkatlice her hareketlerini, konuştuklarını dinliyor, izliyordu. Sammy, nazikçe teşekkür ederek Grill'den ayrıldı. Arabayı çalıştırıp Matt'in tarif ettiği yöne sürdü. Issız bir yere çıkacağı belliydi. İyice ilerlemeden durdu ve Dean'ın numarasını çevirdi.

Dean: Sam?

Sam: Dean, bu kasaba kaynıyor resmen. Bir evdeler ve en az 8 kişiler. Evi bulmaya gidiyorum.

Dean: Hayır, bir yere gitmiyorsun. Hemen dön, tek başına bir şey yapma. Sam, duydun mu beni?

Sam: Çok yaklaştım Dean.

Jane: Neler oluyor?

Dean: Sam bulmak üzereymiş evi. Orada olduklarını düşünüyor.

Jane: Telefonu ver. -Sammy, sana söylüyorum hemen geri gel.

Sam: Bir dakika.

Dean: Ver şunu. Sam, dinle beni. Neredesin, geliyoruz hemen. Sam, Sammy!

Jane: Dean?

Dean: Ses kesildi. Bir şey oldu.

Sam, telefonu bekletmeye alıp cebine attı ve dışarıdan gelen sese yöneldi. Birkaç defa seslendi ama kimse cevap vermiyordu ve ses neredeyse yanındaydı. Son hatırladığı ensesine aldığı darbeydi.

Gözlerini açtığında, Damon ve Stefan'ı gördü.

Damon: Şükürler olsun. Yaşıyorsun.

Sam: Damon? Stefan?

Damon: Evet,biziz. Ne işin var burada?

Sam: Neden boş boş bakıyorsun?

Damon: Mine çiçeği. Gözlerime attılar, göremiyorum hala. Çok yoğun.

Sam: Ben olduğumu nasıl anladın?

Damon: Kokundan ve nefesinin sesinden.

Sam: Anladım.

Damon: Seni neden getirdiler buraya?

Sam: Sizi arıyordum. Beni duyacaklarını hesaba katmadım. Kahretsin! Ama meraklanma, Dean'lar yoldadır. Telefon kesildi, anlamıştır bir terslik olduğunu.

YAŞAMIN KIYISINDA (DAMON SALVATORE)Where stories live. Discover now