Bölüm 20

301 31 17
                                    

Damon: Biraz anlatır mısın? Kardeş gibiyiz diyorsun, merak ettim.

Jane: Tabii. Onlarla babamın sayesinde tanıştım, 15 yıldır birbirimizin arkasını kollarız. Ben kaza geçirene kadar normal biriydim, ama her şeyi biliyordum yine de doğa üstü şeyler hakkında. Dean ve Sam, onlar çocukluktan böyle yetiştiler. Böyle olmak zorunda kaldılar. Anneleri kötü bir şekilde öldü, sonra babası, John amca... O Dean için ruhunu sattı.

Damon: Ruhunu mu sattı? Şeytanla anlaşma mı?

Jane: Evet, filmlerde izlediğin gibi aynı. Bir ayin yaptı ve oğlunu kurtardı.

Damon: Neyden?

Jane: Ölümden. Annelerini öldüren bir iblisin peşindeydiler, güçlü olanlardan birinin.

Damon: İblis? Onlar gerçek mi?

Jane: İnan bana her şey gerçek. Vampirler, iblisler, intikam arayan hayaletler, insan yiyen canavarlar... Aklına ne geliyorsa, hepsi gerçek.

Damon: Vay canına. Sonra ne oldu?

Jane: Annelerini öldüren o iblisi buldular, ama John'u kaçırdı ve onu ele geçirdi. Bir süre Sam ve Dean ile zaman geçirdi sonra Dean, neler olduğunu anladı tabii. O da açığa çıktığını bildiği için alıkoydu bizimkileri, sonra da hala Jonh'un içinde iken Dean'a işkence yaptı. Çok kan kaybetti, bir de üstüne kaza yapınca Dean bitkisel hayata girdi. O da iblisi çağırdı ve oğlunun hayatına karşılık kendininkini feda etti. Dean'ın durumu öğrenmesi çok uzun zaman almadı, ama elden ne gelir ki? Yanında koruması gereken bir kardeşi vardı. Ama kader işte, aile fedakarlığı Dean'ı da buldu sonunda. o iblis Sam'i öldürdü ve Dean da babası gibi anlaşma yaptı ve cehenneme gitti.

Damon: Cehenneme mi gitti?

Jane: Evet, gerçek anlamda cehennemden bahsediyorum. Et, kan, korku ve acıdan başka bir şey olmayan o yer işte.

Damon: Ama şimdi buraya geliyor diyorsun?

Jane: Evet, kurtarıldı çünkü. Sana onların hikayelerini anlatmaya kalksam onlarca kitap çıkar. John amca ve benim babamı da kaybettikten sonra daha da yakın olduk birbirimize. Eğer hayatında onlar gibi insanlar varsa, asla sırtın yere gelmez. Arayıp, ben zor durumdayım desem, daha telefonu kapatmadan yola çıkarlar.

Damon: Vay canına. Gerçekten çok etkileyici.

Jane: Onlar özel insanlar Damon, dünyada başka benzerleri yok.

Damon: Eminim. Senin gibi özel bir insana sahipler ve ben de sahibim.

Jane: Teşekkürler.

Damon: Beni biliyorlarsa, zarar vermeyeceklerini nasıl biliyorsun?

Jane: Çünkü söz verdiler. Ve onlar söz verdiklerinde yerine getirirler. Ama yine de şansını fazla zorlama.

Damon: Ya ben onlara bir şey yaparsam?

Jane: Daha aklından bile geçmeden başını gövdenden ayırmış olurlar Damon, ya da ben sana kazığı kendim saplarım.

Damon: Şaka?

Jane: Çok ciddiyim. Sana deli gibi aşığım Damon, ama onlara zarar verirsen eğer, bunun bedelini ödetirim. Beni tanıyorsan eğer, ciddi olduğumu da anlayabilirsin sanırım.

Damon: Oldukça açık bir şekilde ifade ettin. Kalbimi kırdın...

Jane: Kırmadım, biliyorum.

Damon: Evet, yine yakaladın beni.

Jane: Seni seviyorum Damon, hem de tahimn edemeyeceğin kadar.

Damon: Ben de seni seviyorum ve onlara bir şey yapmayı aklımdan bile geçirmedim.

YAŞAMIN KIYISINDA (DAMON SALVATORE)Where stories live. Discover now