VERA

VERA ~ YENİ DÜNYA♢

Dr. Fuatın yeni buluşu insanlığa yeni umutlar aşılamıştı. İlk deneklerden üç yıl sonra binlerce daha yeni insan robotlar üretildi. Bir çok insan servetler ödeyerek dönüşüm sürecine girdi. Birkaç daha başarısız sonuç daha yaşandı lâkin genel itibariyle dönüşümler iyi yanıt veriyordu. Artık sokaklarda bu yeni tür insanlar arasında yürüyüp işlerine gidip geliyorlardı. Bu akım öyle ilerledi ki artık hayvanlar dahi dönüştürülmeye başlanmıştı. Evcil kediler ve köpeklerin yanı sıra vahşi hayvanlarda bu dönüşüme dahil oluyorlardı.

Zaman ilerledikçe dönüşümler daha da artmaya başladı. Neredeyse birçok insan aylarca sürecek dönüşüm evresine yatıyor, uyandıklarında daha sağlıklı ve daha güçlü oluyorlardı. Üç yıl zaman içerisinde toplamda yedi bin insan denek ve otuz bin hayvan denek dönüştürülmüştü. Hepsi zamanı geldiğinde topalanacak ve yeni keşfedilen dünyaya doğru yola koyulacaktı. Buna oldukça az bir zaman kalmıştı.

Bu süre zarfında Denek 7 tüpünde kaldı. Doktor Fuat'ın tüm iyileştirme çabalarına yanıt vermemişti. Herleye rağmen zihninde olan tüm anılara sıkıca sarılıyordu. Uzun bir bekleyişe konuldu tüm çareler tükendikten sonra.

****

İnsanlık dünyayı yaşanmaz bir hâle getirmişti. Hava eskisi kadar temiz değildi şimdi. Denizler kirlilikten dolayı bulanık bir hal almıştı ve dayanılması zor bir koku yaymaya başlamıştı. İçerisindeki canlıların çoğu ölmüştü. Şimdi bu bulanık sularda etle beslenen, pis sularda sinsice dolaşan balık türü yaratıklar dolaşıyordu.

Ormanlar yeni yerleşim alanları için kesilmiş, bununla birlikte birçok hayvan dünyaya sonsuza dek veda etmişti. Dağlar dümdüz edilmiş, depremler giderek artmıştı. Artık her yer gözün alabildiğince gri betonlarla kaplanmıştı. Ölen dünyayı gören bir grup araştırma şirketi uzayın derinliklerine bir keşif ekibi yolladılar. Sancılı bekleyişler sürerken insanlık ve dünya ölüyordu günden güne. Yiyecek kıtlığı kitlelerin isyanına sebep oluyordu. Daha fakir ülkelerde şimdi terör esiyor, şehirlerden gökyüzüne dumanlar yükseliyordu. Her geçen gün yeni bir savaş patlak veriyordu. Devletler yiyecek kaynakları için birbirleriyle amansızca savaşıyorlardı.

Atmosferin etrafını kalın bir sis tabakası kalplamıştı. İklimler değişiyor, su kaynakları kuruyordu günden güne. Türkiyenin iki yaşam kaynağından biri olan dicle tamamiyle kurumuştu, fırat ise kurumanın eşiğine gelmişti. Van gölünün sodalı suları çekilmiş, bulanık sularıyla küçük bir birikinti haline gelmişti. O verimli topraklar kalmamıştı artık, geriye çatlamış çorak topraklar ve çölleşmeye yüz tutmuş bir dünya kalmıştı.

Dünyanın eski şarkısı yoktu artık. Yüzyıllardır söylenen şarkı sona ermişti. Şimdi geriye insanın eline bırakılmış harabeler vardı.
Bu cehennemin ortasında iyi olan yerler yokmuydu? Vardı ama onlarda yok olmanın eşiğindeydi. Rusyanın Esso köyü devlet tarafından özenle korunan, doğallığını oldukça az kaybeden yerlerden biriydi. Türkiyede Borçka köyü zamana direnen ama ölümle yüzyüze olan bir yerdi. Bunun yanında yapay olarak insan eliyle yapılmaya çalışılan doğal köyler vardı lâkin onlar da başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

İnsanlığın tek umudu yaşanılabilir yeni bir dünyaydı zira bu dünya geri dönüşü olmayan bir yıkıma girmişti bile.

Teknolojinin sağladığı refah zamanla insanlığın yıkımı haline gelmişti. Zaman ilerledikçe yıkım ve ölüm için yeni aletler üretilmişti. Yok etmek için çeşitli virüsler ve zehirler varedilir olmuştu. Dünya devletleri birbirlerini yoketme adına dünyayı yoketmişlerdi. Bundan sonrakiler ölen dünyanın son çırpınışları olacaktı.

Tüm ümitler yitirilmişken, dünya insanlığın üzerine yıkılacak derken uzay arama ekibi insanlığın umudu olacak bir gezegen keşfettiler. İnsanlıktan milyarlarca kilometre uzaklıkta, mor bir ışık yayarak parıldayan küçük bir gezegendi. Hayat orada buradakinden daha elverişliydi. İnsanlık yeni yurdunu bulmuştu lâkin oraya gidecekler sınırlı sayıda insan olmalıydı. Gidecekler bir daha bu dünyaya gelmemeli, orada sonsuza dek yaşayıp insann ırkını yaşatmalıydılar.