Bölüm11°Katil, Prenses olabilir

2.2K 319 77
                                    

O, daha önce rastamadığınız bir şeydi. O, soğukkanlı bir seri katildi ve beni amellerini gerçekleştirebilmem için kullanıyordu. O, kimseyi umursamıyor ve de saygı duymuyordu. Biri onun yoluna çıkar diye, koyun kürkünü soymaya ve altındaki kurtu açığa çıkarmaya her daim hazırdı. Ama onunla aynı kişi olduğum, unutulamaz bir gerçek değil midir?

"Dedektifle mi konuşuyordun sen?" Ben işimi yaparken karşıma geçip önümde bağdaş kuran Rumpel'ı görmezden geldim. "Bir soru sordum, yani cevabı biliyorum ama sebebi ne?" ceset torbasını kontrol etmek için yerden kalktım ve ilerleyeceğim sırada Rumpel tam karşımda belirdi. "Bilmediğim şeylerden nefret ederim. Bilmediğimiz şeylerden nefret ederiz. Hadi bana bir cevap ver!" ilerlemeye devam ettim ve Rumpel'ın içinden geçtim. "Bilmemek pek bize göre değil Pera." sesi artık daha sakin ve yumuşaktı. Ancak onu görmezden gelmeye devam ediyordum. Ve o da sürekli yolumda belirip duruyordu. 

Kollarını göğsünde birleştiren Rumpelstiltskin, şımarık bir çocuk gibi homurdanıyor ve ayağını sertçe yere vuruyordu. "Sersem, sersem." ve hiç beklemediğim bir anda, çığlıklar atmaya başladı. Sürekli bağırıyor ve çığlık atıyordu. Bana küfürler savuruyor ve vurmaya çalışıyor, ama her hamlesinde saydamlaşıp titriyordu.

"Yeter!" ellerimi boynuna sardım ve onu duvara kıstırdım. Bunu yapabilmemin ona verdiği gerçeklik hissini tahmin edebiliyordum. Çığlıkları kesilmişti. Onu boğma çabam aynı zamanda, onu gerçek hissettiriyordu. Hafif panik ifadesini gözlerinden okuyabiliyordum, ancak onun o kirli yüzünde pis sırıtışından başka bir şey yoktu. "Geçen sefer de beni bu şekilde ortadan kaldırmıştın." elleriyle, onun boğazını sarmış ellerimi tuttu ve sinir bozucu nazikliğiyle onları yavaşca ittirdi. "Beni öldürmenin tek yolunun, senin ölmen olduğunu anlamıyor musun?"

Yanımdan geçeceği sırada, kızıl saçlarından onu sertçe çekip tekrar duvara kıstırdım. "Küçük bir fark, sen gerçek değilsin!" diyerek onu cama kadar getirdim. Amacım, kafasını camdan sarkıtıp onun korkmasını sağlamaktı. Gülerek olan biteni izliyor ve hiç karşı çıkmıyor olması planlarım arasında değildi tabii ki!

Cam penceresini açmak için kulpu tuttuğum sırada, planlar değişti. Kafasını hızla cama vurmak istedim ve vurdum da. Bir kere, iki kere -O sırada kahkahalar atıyordu- ve saymayı bıraktığım onca sefer daha..

Kahkaha sesleri kesilip geride sadece cama saplanmış bir kafatası kaldığında saçlarını serbest bırakıp, düşercesine yere oturdum. Yanaklarım ıslanıyordu, bir şey hissettiğimden değil korkumdan. Korkuların tekrar geri dönmüş olmasına ağlıyordum. Banyomda parçalara ayrılmış bir ceset vardı vebu kesinlikle korkunçtu. 

Ben bir katilim, üvey annemden değil. En iyi arkadaşımı öldürdüğümden..

Kendimi toparlayıp kafamı kaldırdığımda, cam parçalarının içine girdiği bir kafatası göremedim. Ancak cam kırıktı ve her yer kandı. Rumpel gitmişti, ama zaten gerçek değildi. O halde.. camı onun kafası kırmadıysa ve tüm bu kanlar ona ait değilse kime aitti?

Yavaşca bakışlarımı ellerime indirdim. Cam parçaları avucumun içine ve parmak uçlarıma saplanmış ve neredeyse kolum, dirseklerime kadar kana bulanmıştı. Canım acıyordu ama sorun değildi. Sürekli elimi oynatmaktan vazgeçip neredeyse yarım saat orada, öylece oturdum.

🍏

Elime aldığım bezle tezgahı silmeye başladım. Her köşesini özenle sildiğim tezgahtan ayrılıp parkeleri kapatan kilim üzerinde yürüyerek kapıya ulaştım. Kapının üzerindeki sönük 'Açık' yazısını parlatmak için ipi hafifçe çektim. Bu sayede yeşil neon aydınlandı ve yüzümde büyükçe bir gülümseme oluşmasına sebep oldu. "Sanırım buraya ne ad vereceğimi biliyorum." Derince bir nefes alıp, kahve kokusunu içime çektim. "Deliliğin anısına, ve sonuna;"

 Sabahın erken saatlerinde, kimsenin bulunmadığı sokağa eğilerek selam verdim. "Rumplestiltskin Kâfe!" 

Pamuk Prenses Bir KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin