Bölüm12°Çay Partisi

2.1K 312 102
                                    


Bir yandan işimi yapmakla uğraşırken, cesedin bulunduğu yerin fotoğrafını çeken gençler ve yetişkinlerin sorularına maruz kalıyordum. Tercihlerim kısa cevaplardan yana olduğundan mıdır, hep bir bilgi doyumsuzluğu içerisindeydiler. "Balın?" hevesli gözlerle çevrelenmişken işimi yapamıyordum. Balın'ın ise, yaşadığından bile emin değildim.

"Evet, evet Pamuk Prenses gibiydi.." aradan sıvışarak sözlerimi devam ettirdim. "Haberlerdekinden fazlasını bilmiyorum.." başım ağrımaya başlamıştı. Soru cevaplamak istemiyordum ve artık buradaki hava da bana yetersiz geliyordu. Saçlarım arasından başımı kaşıyarak çıkışa ilerledim.

Peşimden gelmemelerine memnun olarak kollarımı göğsümde birleştirmiş, kafeterya camına yaslı halde bekliyordum. Ne kadar süre daha öylece hiçbir şeyi beklemeyerek duracağımı kestiremiyordum, ama bunun uzun sürmesini diliyordum.

Öylece dalmış; çöp kutusunu deviren kediyi, taşlamakla meşgul olan adamı izliyordum. İlk başta amacının kediyi korkutup kaçırmak olduğunu düşünsem de, daha dikkatli baktığımda amacının kediyi korkutmak değil onu yaralamak olduğunu fark etmiştim. Kediyi korumadım, adamın tarafını da tutmadım. Sadece etkisiz bir izleyici olarak yerimde kaldım. 

Taşlardan biri kediyi bulana kadar kaçan kedi, dişlerini gösterdi. Kedi, karşısındakinin besin zincirinin en tepesindeki tür olmasını umursamayıp, önce çöp kutusuna, oradan da adamın yüzüne zıplayarak savaşın bittiğinden emin oldu.

Adam çığlıklar attığı sırada, yardım etmem umuduyla bana baktı. Gözlerimi ayırmadan merak içeren bakışlarımı sunmuş, hiçbir şeyi beklemeye devam etmiştim. Benim aksime, yanımdaki kapıdan taşan kalabalık, yardım etme bilinciyle adama yetişmişti. Onları gören kedi kaçmış, gerisinde bıraktığı yaralı yüzü kalabalığa teslim etmişti.

Kılımı kıpırdatmadan yaslandığım yerde olayları izlemeye devam ettim. Bir süre sonra gözlerim kaldırıma takılı kaldı ve ne düşündüğümü bile fark edemeyeceğim şekilde uzaklara daldı. İnsanlar önümden geçiyor, kimisi kafeye giriyor, kimisi ise sadece o yolda yürüyordu.

Önümden geçen insanlar dikkatimi çekmiyor bile olsa, aralarından biri.. kafeye girenlerden biri dikkatimi çekmeyi başarmıştı. Parlak, kızıl saçları görüş alanıma girdiği andan beri dikkatimi çekmişti. Onu izledim, hatta o içeri girene kadar da gözlerim onu takip etti. Kafeteryanın boydan boya uzanan süslü camının ardından gözetlediğim kişi, tezgaha ilerledi ve Balın'dan siparişini istedi.

O sırada kapıya daha da yaklaştım ve cebimdeki telefonu çıkarttım. O ise Balın'ın uzattığı karton bardağı alarak çıkışa ilerledi. Telefonu kulağıma tuttum. Biraz daha yaklaştı. İki adım geriledim. Kapıya ulaştı. Kendi kendime konuşmaya başladım. Ve kafeteryanın girişinde çarpıştık.

Elindeki plastik bardak döküldüğünden, aynı hızla da arayı açtık. Bakışları dökülen bardak ve üzerine sıçrayan birkaç damla çay arasında gidip gelirken, yavaşca kafasını kaldırdı. Kurnaz görünümlü yüzü ve omzunun biraz yukarısında biten kızıl saçları.. sevimli Rumpel'ım tam karşımda duruyordu.

Sahtekarca hazırlanmış şaşkın yüz ifademi bozmadan, sahte telefon konuşmama geri döndüm. "Ben.. birazdan dönerim." rastgele tuşladığım telefonumu cebime atarken, özür dilercesine gülümsedim.

"Özür dilerim, dalmışım." dedim nezaketle. O da aynı nezaket ve kibarlıkla önemli olmadığını söyledi. Konuşma burada bitecek ve geçip gidecek gibi görünüyordu. Ancak gitmesini istediğimi sanmıyordum. "Lütfen, gelinde size yeni bir çay vereyim olur mu?"

"Cidden hiç gerek yok." diyerek yanımdan geçtiği sırada onu durdurdum. Kafesinin kapağı açık unutulmuş bir kuş gibi, gitmeye çok hevesliydi. "Israr ediyorum."

🍎

Bu akşam, Sinan ile buluşacağım akşamdı. Onu, benimkinin yanından bile geçemeyeceği bir kafeteryanın, boydan boya uzanan camından izliyordum. Ayağıyla yerde ritim tutuyor ve masanın üzerindeki parmakları da ona eşlik ediyordu. Birini ,ki o ben oluyorum, beklediği belliydi. 

Kapının kulpuna uzanıp içeri gireceğim sırada, omzuma yediğim güçlü bir darbeyle sendeledim. Olan biteni anlayabilmek için arkama baktığım sırada, oldukça yaşlı bir kadını tam karşımda buldum. Elindeki baston ile bana vurmuş olmalıydı. "Özürlerimi sunarım." tatlı yüzünde, mahçup bir gülümseme olan kadının aramızdaki boy farkından dolayı kafasını kaldırması gerekmişti. 

"Soru sormadan dediklerimi dinlemelisiniz." kaşlarımı çatmış, diyeceklerini beklerken aklımda binbir senaryo beliriyordu. "Oraya beni dinlemeden gitmeyin lütfen. Katilin siz olduğunuzu düşünüyor." tepki veremeyip öylece bakmaya devam etmiştim. "Söyleyeceğiniz tek bir yanlış kelimede de yakalanacaksınız." tepkisiz bir şekilde onu dinlemeye devam ettim. "Delirdiğini de biliyor." 

"Ne?" içimde oluşan panik, oradan uzaklaşmak istememe sebep oluyordu. Ve aklımda oluşan tüm o sorular, kafamda düzgün bir cümle haline bile getirilemiyordu.

"O da bir mektup aldı. Sizin aldığınız türden bir mektup." ama şimdi tek istediğim, bu kadından daha fazla bilgi almaktı. Mektupları onun yazmadığı belliydi, bu yüzden sorma gereksinimi duymadım. Onun yerine çok daha kıymetli bir soru yönelttim; "Neden şimdi kararını değiştirdi de, beni uyarmak için seni gönderdi?" 

"Çünkü senden nefret ediyor." yanılıyordu, sevgi dolu mektuplar alıyordum. cevabının anlamsız olduğunu belirtmeden önce konuşmasına devam etmesini bekledim. "Ama sen ailedensin." yutkundum. Ailemden hayatta olan kimse yok, ve bu kadın.. 

"Ve bana sorarsan, seni birazcık da kıskanıyor." cevap verememiştim. "Ama bunun bir önemi yok tabii!" elini montunun cebine attığında istemsizce geri çekildim. Cebinden çıkardığı silaha baka kalırken devam etti. "Mektubu aldıktan sonra, bir adamı kovaladığını hatırlıyor musun? Peşinden gitmekten vazgeçtiğin ara sokak hani? Orada olacağız." 

Yaşlı kadın silahı hızlıca kabanımın cebine koyarken, finaline ulaşmış olan Pamuk Prenses'in yüz ifadesine kahkaha atmıştı. "Ne yapman gerektiğini zaten biliyorsun."

"Onu oraya getir, kafasına bir kurşun sık ve finaline kavuş."  yaşlı kadının söyledikleri görünüşüne çok zıttı. "Ve sonsuza kadar mutlu yaşa!"

Pamuk Prenses Bir KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin