"7"

1.4K 122 103
                                    

Hayat adaletten uzak olsa da,

Zincirleri kır kızım sakın susma.

"Avukat, ne kıyafeti? Gerçekten gerek yok, ben bir işe başlar başlamaz alacağım zaten." Bu cümlemden hemen sonra Ediz kaşlarını çatıp sen öyle san bakışları atmaya başlarken ağzımdan derin bir nefes verdim. Şu an bir mağazanın önündeydik ve ben içeri girmemek için direniyordum. 

"Öykü lütfen beni deli etme," diyerek işaret parmağıyla mağazayı gösterdi. "hadi giriyoruz içeri. Ayrıca sen çalışmayacaksın, okuyacaksın." Kaçış yolu yoktu. Beni buraya kadar getirmeyi becermişti ve o kıyafetleri alacağından adım gibi emindim. Sadece... Onunla iddialaşmak hoşuma gidiyordu.

Yavaş adımlarla mağazaya girdiğimde etrafı incelemeye koyuldum. Normaldi işte, her mağaza gibiydi. Renkli kıyafetler öndeyken siyahlar hep arkalardaydı. Belki de bunun sebebi çoğu insanın ruhunun karanlık olduğunu zannedip öndeki renkli kıyafetlere gitmeleriydi, bir nevi psikolojik sorun gibi.

"Ben diyorum ki sürekli eşofman veya kot yerine şortta alalım. Malum, yaz geliyor." Ediz bana gülümseyerek elinde tuttuğu mavi şortla bakarken başımı olumsuz anlamda salladım. Buna şaşırmış olmalı ki kaşları çatıldı. Ela gözlerini çevreleyen kirpikleri ağır ağır aşağı yukarı oynadı.

"Şort giyen kadınlara, kızlara saldıran erkekler varken ben giymek istemiyorum. Yediğim dayakları zor kaldırıyorum, daha fazlasını kaldıramam," dediğimde dudakları düz çizgi halini aldı. Bakışlarındaki acıma hissi beni yerin dibine sokarken ellerimi karnımda birleştirdim.

"Acıma bana. Bakışlarının altında ezilip kalmak nasıl bir şey bilemezsin." Yutkundu. Her zamanki gibi adem elması ahenk içinde dans etti ve titredi.  Bu sebepsizce üzülmeme neden oluyordu. Suratıma zoraki bir gülümseme takınıp en arkadaki bölümde duran siyah kıyafetlere yöneldim. Tişörtler ve kotlar katlı duruyordu. Hiç düşünmeden sadece bedenine bakarak iki tişört, iki kot aldım ve Ediz'in yanına yöneldim.

"Bunları aldım işte, gidelim." Başını olumsuz anlamda salladı. Daha ne alacağını merak ederken elimdeki siyah kıyafetleri alıp bedenine baktı ve aynı yere götürüp koydu. Bu yaptığı davranış kaşlarımın çatılmasına ve meraklanmama neden olurken renkli kıyafetlere yöneldi.

Bir süre sonra elindeki çeşitli renklerde tişört, kot ve şortla kasaya doğru ilerlemeye başladı. Bir saniye, neden benim görüşümü sormadan bunu yapma çabasındaydı? Ayrıca siyah giymeyi seven birisiydim ve bunun değiştirilebileceğini sanmıyordum. 

Yaklaşık üç dakikalık bekleme sürecinden sonra Ediz elinde tuttuğu poşetlerle yanıma geldi. Yüzüne hala ciddi bir ifade hakimdi. İki eline de paylaştırdığı poşetleri sol elinde topladı ve sağ eliyle elimi kavradı. 

Kısa süreli bir şok... 

Elimi narince tutup mağazanın çıkışına ilerlemeye başladık. Adımları ne çok hızlı ne de çok yavaştı. Biliyordum, ona yetişebilmem için böyle yapıyordu. Hiç kimseyi arkasında bırakan birisi değildi, olamazdı da zaten.

Mağazadan çıktığımız an itibariyle elimi bıraktı ve karşıma dikildi. Gözleri dolmuştu. Buna pek bir anlam veremezken aramızdaki mesafeyi kapattı ve kollarını bedenime doladı. Tarif edemeyeceğim türdeki eşsiz kokusu ciğerlerimi doldururken başımı göğsüne yasladım ve gözlerimi kapattım. 

Bazen sadece küçük bir sarılış insanı hayata bağlayabiliyordu. Acılarını unutturabiliyor, yaşamın iyi yönlerini gösterebiliyordu. Tıpkı şu an olduğu gibi. Ediz'in sarılışı bana bunları hissettiriyordu ama tanımlayamadığım daha bir sürü his vardı. Güven doluydu. 

kayıp yarınlar (kadına şiddete hayır!) |tamamlandı.|Where stories live. Discover now