kırk

30.6K 1.2K 43
                                    

(Cumartesi günü)

Yaz yağmuru daha önce hiç bu kadar üşümemi sağlamadı. Hele ki yanağıma dökülen yaşlara öpücük kondurduğunda vücudumun daha şiddetli titremesine sebep olması ondan nefret etmeme sebep oluyordu.

Olduğumdan daha yalnızdım, geceyi kaplayan bulutlar içlerini toprağa dökerken ve hiçbir şey bunu değiştiremezdi. Telefonum kapalıydı, ondan gelen mesajları görmemek için sabah kapatmaya karar vermiştim fakat bana bağımlılık yaptığını fark etmem de kısa sürmüştü.

Dizlerimi kendime çekmiş, üzerini örtmüş ve başımı üzerine koymuştum. Ellerim ise bacaklarıma sarılıyordu. Sessiz ağlayışlarıma bu oda, belki de milyonuncu kez şahit oluyordu.

Sesler bir anlığına çoğaldığında gözlerimi açtım, yatağımın üzerine gölgesi düşen biri vardı. Hırsız mıydı? Umurumda değildi. Ama oydu, işte bu maalesef umurumdaydı.

"Defol buradan." Bana doğru hareket edeceği sırada bağırdım. "Evimden git!"

Bana doğru yaklaşmaya başladı, bakışlarımı ayakkabılarına çevirdim. "Bir adım daha atarsan yemin ederim ki yüzüne bakarım."

Bir adım attı.

Bir süre bekledim. Ardından başımı diğer yöne çevirdim. "Anlaşmayı bozdum, bugün gelemezsin."

"Ama seni özledim." diye mırıldandığında tüylerim diken diken oldu. Sesi tanıdık geliyordu fakat çıkarabilecek kadar konuştuğum biri değildi. Yine de göz yaşlarımın durması için gözlerimi sarmaladığı su götürmez bir gerçekti.

"Acınası." dedim, kırık sesimle. "Eğer gitmeyeceksen ben giderim."

Hareketleneceğim sırada göz ucuyla kapıya doğru ilerlediğini gördüm, tam girişine oturdu. Başımı tekrar dizlerime gömdüm.

"Kapıyı kapat, baktığımda seni görmek istemiyorum." dediğimde dileğimi gerçekleştirdi.

Geriye doğru düşmeye izin verdim ve yumuşak yastığa gömülmeye razı oldum. Kalbimin çarpıntısını görmezden gelmek için bir dolu uğraş versem de yastığımın altındaki telefonu açtım. Birini görmezden gelmek hiç bu kadar zor olmamıştı.

Y: bak ya internetini kapatmış (19.01)

yazmazsan geleceğim (19.47)

iyi, sen bilirsin (21.09)

odanın önünde oturmak çok eğlenceli (00.03)

ama bence hala içeri davet edebilirsin (00.04)

tamam, kaybettim falan ama göz yaşlarını benim yerime siler misin? (00.04)

aşağıdaki küvette yatıyorum (00.05)

hani olur da gelmek istersen (00.05)

Telefonu yastığın altına geri soktum ve uyumaya çalıştım. Fakat saat iki olduğunda gözlerim hala kapanamamıştı. Sıkıntılı bir şekilde yarım saatte bir akan göz yaşlarımı sildim, aslında çoktan kurumuşlardı. Yavaşça ayağa kalktım ve parmak uçlarımda aşağı indim.

Kapkaranlık evin içerisini aydınlatan hiçbir şey yoktu ama karanlık beni rahatsız etmiyordu çünkü o gerçekten de yatacak o kadar yer varken küvetin içindeydi. Uyuyordu, o rahatsız yere rağmen.

İç geçirdim, ona doğru ilerledim ve yavaşça üzerine uzandım, kollarımı vücudunun iki yanına bıraktım. Hareketlenip sağ ellimi tuttu ve boynunun altına doğru yerleştirdi. Nefesinin düzeni bozulmuştu ve uyku mahmuru olduğu küçük mırıldanmasından belliydi.

Gözlerimi kapattım ve yaptığımın yanlış olduğunu bilerek rahat bir uyku çektim.

ben y, sevgilin • textingWhere stories live. Discover now