kırk dört

33.5K 1.3K 473
                                    

(Çarşamba günü)

Saat 7'ye vuruyor olmalıydı ki kapı çalındı. Annemin evde olmasına karşın, bu cesareti nereden bulduğunu sorgular halde koşturarak aşağı indim. Annem benden önce kapıya ulaşmıştı, bu hareketi asla yapmazdı. Kimin geldiğine şahit olduğumda ona sıkıca sarılmaktan kendimi alamamıştım. Ailemde benimle doğru düzgün iletişim kuran büyük annemin gelmiş olması, annemin neden benden önce kapıyı açtığını anlaşılır kılıyordu.

"Hayret, evde olmana şaşırdım." dedi anneme, sırtımı sıvazlarken. Geri çekilerek bavullarını aldım ve odamın yanındaki odaya taşımak için hareketlendim.

Annem kapıyı kapadıktan sonra samimi olmayan br şekilde sarıldı. "Sana da merhaba anne."

"Gelmene çok sevindim büyük anne." Gülümsedim. "Bavullarını yukarı götürdükten sonra geleceğim. Bana Florida'dan bahsetmen lazım."

"Ben gelirim yanına." Beyaz saçlarının üzerine taktığı gözlüğünü çıkararak elinde katladı, anneme kısa bir bakış attı. "Gelmeme sevinmemiş meymenetsiz annen de kendi halinde yaşam sürmeye devam eder."

"Ayıp oluyor anne." Annem gözlerini kıstı. "Bu ev halkını en çok umursayan benim. Ben olmasam herkes dağılır."

Büyük annem, annemin sırtına vurdu. "Bu düşünceni devam ettirmede sana başarılar, kızım. Ben torunumla ilgileneceğim, nemrut kocana da söyle gidin başka yere, torumla bizi rahat bırakın."

Annemin söylenmelerine kulak kapatan büyük annem yarkamdan merdivenleri çıkmaya başladı. Keşke ona son yedi yıldır değil de küçüklüğümden beri sahip olsaydım. Annem de babam da ailesiyle görüşmüyorlardı, bu sebeple büyük annemi tanımam zamanımı almıştı. Onunla kalmamı teklif etmişti fakat neredeyse yılda iki kez taşınırdı, gezmeyi çok sevmesinden kaynaklanıyordu. Ona ayak uyduramazdım, zaten büyük babam da ayak uyduramamıştı ki boşanmışlardı.

Onu odasına yerleştirmek iki saati buldu, en sonunda ona ve kendime çay yaparak odama çıktım.

"Şeker kullanmıyorum." dediğinde kaşlarımı kaldırarak tepsiyi yatağımın ucuna bıraktım ve bağdaş kurarak yatağıma oturdum. "Böylesi daha sağlıklı."

"Ben sana demiştim."

Gülerek çayından bir yudum aldı. "Ben de sana çok şey dedim."

Omuzlarım çöktü, mutsuzluğuma gelecekti konu. "Daha yeni geldin büyük anne, o konuya hiç girmeyelim."

Çay fincanını incleyen bakışları bana döndü. "Kötü bir şey söylemeyecektim. Daha az mutsuz görünüyorsun güzel kızım, ayrıca bu mevsimsiz güneş sana yaramış. Söyle bakalım, hala o iki ay önceki çocukta mı aklın?"

"Jake mi?" diye sorduğumda şaşırmama şaşırmış gibi görünüyordu. "Onu boş ver de Florida'yı anlat bana, övdükleri kadar eğlenceli mi?"

"İşte beklediğim an." Diklenerek benim gibi bağdaş kurdu ve çayını tepsiye geri bıraktı. Nedense Florida'dan bahsetmediğini anlamıştım. "Biri var, gerçekten de biri var hayatında demek!"

Omuzlarımı kıpırdatarak çayımdan içtim, sıcaklığını unutup büyük yudum aldığım için ağzım yanmıştı. "Büyük anne, geleli daha bir gün bile olmadı. Böyle analizler yapma, yok öyle bir şey."

"Peki." Ayağa kalkmaya yeltendi. "O zaman ben annene sorayım."

Annemin benim hakkımda hiçbir şeyden haberdar olmadığını biliyordu fakat annem, büyük annemden böyle bir şey duyarsa peşini asla bırakmazdı.

Ellerimle kollarını tuttum ve kucağıma doğru çektim. "Tamam, kazandın. Daha maçın ilk dakikasına bile gelmemiştik."

"Anlat bakalım. İsmi ne?" Donduğumu görünce kaşları çatıldı. "Laura'm, iyi misin?"

ben y, sevgilin • textingWhere stories live. Discover now