ÖZEL BÖLÜM | İlk Karşılaşma

213K 14.3K 15.1K
                                    

Bu bölüm, Alaz ve Efsan'ın ilk karşılaşmasını Alaz cephesinden anlatan bir özel bölümdür.

Keyifli okumalar ama Karanlığın Şehri 10 Milyon...

Kutlu olsun! Birlikte nice milyonlara...

Keyifli okumalar.

Bölüm Şarkısı: Lord Huron - The Night We Met

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bölüm Şarkısı: Lord Huron - The Night We Met

ÖZEL BÖLÜM | İlk Karşılaşma

Genç adam sıkı sıkıya kapatmış olduğu gözlerini bir hışımla açtı. Kan ter içinde kalmıştı, alnından aşağı boncuk boncuk ter damlaları akıyor, siyah yastığını ıslatıyordu. Kâbustan kurtulmaya çalışırken bedenini uyandırmaya çabalayan beyni acıyla zonkluyordu.

Geceden kalma gibiydi ancak değildi. Akşama kadar sarayın kendisinden istediği işleri halletmiş, kasabada keşfe çıkmıştı. Oldukça uzun zamandır bir lanetlinin geldiği yoktu, bu sessizlikse hayra alamet değildi.

Gözlerini dört açmalıydı, gelecek olan her kimse onu diğer tüm saraylardan önce Varilok bulmalıydı. Bu laneti bulacak ve yok edebilecek krallık, evrenin en büyüğü kabul edilecekti ve genç adam doğduğu günden beri bu amaç uğruna eğitilmişti. Kendisini tanımasına dahi fırsat verilmeden. Kendini bildi bileli bu uğurda eğitim alıyordu ve sırf bu nedenle hayatında daha büyük bir amaç göremiyordu.  Her şeyi ona bağlıydı.

Bunu istiyor muydu?

İsteklerinin bir önemi yoktu. Hiç de olmamıştı.

Bu senin görevin, denilmişti ve görevi bilmişti. Sen veliaht prenssin, denilmişti ve kendini prens kabul etmişti. Daha prensliğin-köleliğin ne olduğunu bilmediği yaşlarda bile.

Hata yapma, karşı çıkma seçeneği yoktu. Hiç olmamıştı.

Bir kere, sadece bir defa ağladı diye, daha çocukken ağladı diye, babası tarafından kapkaranlık bir zindana atılmıştı. Ağlamak zayıflıktı ve bir veliahtta asla olmaması gereken bir özellikti.

"Hayatın boyunca akıtacağın tüm yaşlarını burada akıt, bundan sonra ağlamak yok!" demişti babası ve kapılar büyük bir acımasızlıkla üzerine kapanmıştı.

Gerçekten de Alaz Şahzade, o kara geceden sonra hiç ağlamamıştı çünkü artık gözlerinde yaş kaldığını düşünmüyordu.

Maziyi hatırlamak canını sıktığında yüzünü buruşturdu, elini saçlarına atarak avuçlarıyla hâlâ ağrımakta olan kafasını ovuşturdu ve çift kişilik yatağında doğruldu. Bacaklarını yataktan sarkıttı, çıplak ayaklarıyla yere bastı ancak hemen kalkmadı. Kalkarsa sendeleyeceğinin bilincinde olarak biraz oturmayı düşündü. Dirseklerini bacaklarına bastırdı ve karşıya bakmış bulundu.

KARANLIĞIN ŞEHRİWhere stories live. Discover now