Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız...
Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bir anda hiç bilmediği bir yerde bulursa...
Ve bu bilmediği yerden, evine dönecek hiçbir yolu olmasa...
Gelişmelerden haberdar olmak ve yeni bölüm kesitlerini okuyabilmeniz için instagram hesabım: sulisindunyasi
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
Bol yorum ve oy bekliyorum, yorumlarda buluşalım. Keyifli okumalar!
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
Gif: Efsan
***
Bana doğru bir adım attığında topuklusundan bir ''Tak'' sesi yükseldi. Beklemeden konuştu. ''Ben, Büyücü Kraliyet Sarayının Başvekili Lodos Halya'nın kızı, aynı zamanda sevgili Veliaht Prensimiz Alaz'ın müstakbel prensesi Sara.'' dedikten sonra tıpkı benim gibi ellerini göğsünde birleştirip, bir kedininki kadar yeşil gözlerini daha fazla kıstı. ''Sara Halya.''
***
Bölüm On Dokuz - Kurtarıcı
Sara Halya.
Çimen yeşili gözlere, o gözlerde taşıdığı sinsi bakışlara, küçük fakat dolgun, oval dudaklara sahip tam karşımdaki sarışın kız. Ve şu an muhtemelen benden, saydığı onca rütbeye karşılık olarak bir cevap vermemi bekleyen kız. Söylediklerinin birinin en ufak bir parçası bile beni ilgilendirmiyordu. Ne büyücü kraliyet ailesinin başvekilinin kızı olması, ne ismi, ne de Alaz'ın müstakbel prensesi olması umrumdaydı. Bu nedenle birkaç saniye dik dik yüzüne baktım, ardından tek kaşımı havalandırdım. ''Yani?''
Sara denilen kız, nefes verir gibi gülümsedi. Fakat sıcak bir şekilde değil. Sanki, benimle olmak ona işkence veriyormuş gibi, karşısında beni görmek istemiyormuş gibi, umursamazlığım sinirlerine dokunmuş gibi.
Sağ gözü seğirdi. ''Yanisi şu ki, Alaz'ın etrafında dolaşman hoşuma gitmiyor.''
Bu sefer meydan okur gibi gülümseyen ben oldum. Sırtımı lavabonun tezgahına dayayıp, ellerimle mermerden tutundum. ''Galiba sana haberler yanlış gelmiş,'' dedim gayet rahat bir tavırla. ''Ben Alaz'ın yanında dolaşmıyorum fakat kendisi etrafımdan bir santim bile ayrılmamayı tercih ediyor.''
