Bölüm Sekiz - Nefes

343K 22.7K 29.5K
                                    

Herkese merhabalar! Bölümü daha evvel paylaşacaktım anncak Wattpad'deki sorunlar yüzünden paylaşamadım. Umarım bildirimi hepiniz alırsınız!

Keyifli okumalar.

Oylarınızı ve yorumlarınızı mahrum etmeyin, neler düşündüğünüzü çok merak ediyorum.

Yorum sınırı koyuyorum hatta, +700 yorum istiyorum ancak random falan değil, gerçekten bölümle alakalı düşüncelerinizin olduğu yorumları görmek istiyorum. <3

Bölüm Şarkısı:

Deeperise - Move On ft. Jabbar (Medyada ekli)

"Neler oluyor dedim!?" Merak, bedenimi kasıp kavururken elimi çekip, artık bir açıklamada bulunmasını isteyecektim. Lakin bu girişimimin bu kadar büyük bir etki oluşturacağını düşünmemiştim. Kolundan çektiğim Alaz, bana döndüğünde, fazla tırtıklı zemine sahip olmayan botlarım bir kez daha bir buz kütlesine süründü. Fakat bu sefer dengemi sağlayamadım ve sırtüstü yere düşmeme sebep oldum. Üstelik bu tek kişilik bir düşüş değildi.

Alaz'ın da benimle beraber düşen bedeni tam üzerimde durmuş, avuç içlerini kara basması sebebiyle suratlarımızın birbirine yapışmasını güzelce önlemişti. Aradaki birkaç milimlik mesafe nedeniyle ağızlarımızdan soğuk bir duman olarak yayılan nefeslerimiz birbirine çarparken gözlerimin takıldığı tek nokta ise keskin kıvrımlara sahip dudaklarıydı...

Hesaba katamadığım, bir anda kendiliğinden oluşan yakınlığımızın kalbimin ritimlerini bozmasının tek sebebinin daha önce hiçbir karşı cinsle değil bu mesafeye gelmek, normal bir konuşmuşluğumun bile olmamasından başka bir şey değildi. O yüzdendir ki, Alaz'ın yüzüme karşı, soğuk havadan dolayı bir buhar gibi yayılan nefesinin etkisi altında ilk birkaç saniye, -tamam, belki daha fazla- ne yapacağımı bilememiş, irislerimin kıvrımlı dudaklarından ılık ılık yayılan nefesini kontrol etmek için o bölgeye inmesine mani olamamıştım. Bir şeyler yapmam gerekiyordu, böyle, burada, onun altında, karların üzerinde, üşümeyi bile unutmuşçasına ona kilitlenmekten başka bir şeyler yapmam gerekiyordu. Onu itmeliydim, evet, onu üzerimden itmeliydim. Bu noktada, yapılacak en doğru hareket bu gibi duruyordu. Öyleydi ya!

Ne kadar şaşkın gözükeceğimi umursamadan bakışlarımı dudaklarından çektim ve onu üzerimden itmek için ellerimi göğsüne koydum. Fakat, bir anda sanki ne yapacağımı anlamış gibi Alaz'ı üzerimden itme hamlem yerle bir olmuş onun yerine Alaz'ın belimden tutarak benimle beraber çalıların altına yuvarlanması faaliyete geçmişti. Yaptığı bu hamle karşısında, neredeyse çığlık atacaktım lakin ağzıma kapattığı eli buna mani olmuş, sesimi boğazıma bastırmıştı.

"Sakın," diye fısıldadı Alaz sert bir şekilde bir eliyle belimin aşağısından bedenimi kavrayıp, diğer eliyle ağzımı kapatırken. Bu sefer o altta, ben ise üzerindeydim lakin güçlü kolları sayesinde yine de değil kalkmak, kımıldayamıyordum bile. "Debelenme," diye emir verdi sonrasında. "Sessiz ol."

Korkuyla deli gibi çarpan kalbimle, yine de çırpınıp, birbirine yapışık vaziyette duran gövdelerimizin ayrılmasını sağlamak istedim. Ancak bu hareketime devam edecekken, çok yakından gelen ayak sesleriyle Alaz'ın neden bir anda bu çalıların altına girmemize neden olduğunu anladım ve debelenmeyi bıraktım. Birbirine karışan hırıltılı nefes sesleri duyuyordum. Üzerimizden siyah bir gölgenin geçtiğini fark ettiğimde, Alaz'ın simsiyah gözleri temkinli bir halde gölgeyi takip etti. Ayak sesleri gittikçe uzaklaşıyor, hırıltılı nefes alış verişlerini duymam zorlaşıyordu. Büyük ihtimal, saklandığı her kimse, bizi görmeden geçip gitmişti. Alaz'ın göğsüne yapışan göğsümün arkasında saklanan yüreğim, yaşadığım aksiyondan dolayı deli gibi atarken, tehlikenin uzaklaştığını anlayarak, başımı sertçe sola doğru çevirdim ve Alaz'ın büyük ellerinin dudaklarımın üzerinden çekilmesini sağladım.

KARANLIĞIN ŞEHRİWhere stories live. Discover now