Bölüm Otuz - Hafıza

389K 23.2K 51.1K
                                    




Merhabalar!

Lütfen Okuyun: Ben bu bölümü paylaştıktan birkaç saat sonra hikayemiz 1 Milyon okunmaya ulaşacak nasipse. Bu çok duygusal ve güzel. En başından benimle olanlara, sonradan katılanlara ama ne olursa olsun bana ve hikayeye inanıp yanımda duranlara, yorumlarını eksik etmeyenlere, mesajlarıyla beni yüreklendirenlere, zaman zaman bölüm ne zaman diye  -bunlar hep sevgiden, biliyorum ben de sizi seviyorum- darlayanlara, yani kısacası tüüüm Karanlık Veliahtlarıma çok teşekkür ediyorum, yanımda olduğunuz için. Hep beraber nice milyonlara!

Bu uzun yolda hep benimle misiniz?

Güzel yorumlar, okunma sayımız ve bunlar sayesinde coşkuyla paylaşılan upuzun bir yeni bölüm. Aynısının hatta daha fazlasının bu bölümde de olması dileğiyle!

Bu bölüm 1 Milyon adına tüm Karanlık Veliahtlarıma ithaf edilmiştir.

Gelecek bölüm yorum hedefimiz: +3000

Oy hedefimiz: +3000

Gelecek bölümde beğendiğim yorumlardan birine yine ithaf hediyemdir.

İnstagram: @sulisindunyasi

Keyifli okumalar. <3


Bölüm Şarkısı: Agnes Obel - Dorian

Bölüm Otuz - Hafıza

''Ölüm.''

Kelimesiyle beraber dışarıdan evin içine soğuk bir rüzgâr esintisi doldu. Bu sembol benim için çizilmiş gibi ürperdi tüylerim. Ürkek bakışlarım kapı eşiğindeki kanayan güvercine takıldı. Kana baktıkça beynim uyuşmaya, parmaklarım karıncalanmaya başladı. Derin bir nefes aldım ve bakışlarımı güvercinin üzerinden çektim.

Kapıyla neredeyse burun buruna olan Alaz sembolü biraz daha inceledikten sonra omuzunun üzerinden Bars'a doğru döndü. ''Kimin yaptığı biliniyor mu?'' Sesi, kendini tutmaya çalışıyor gibi çıkmıştı.

Bars, kafasını ''hayır'' dercesine salladı. ''Hiçbir iz yok.''

Liva bir adım öne atıldı ve ''Karan olabilir mi?'' diye sordu.

Karan'ın ismini duymak bedenime bir korku selinin dolmasına vesile olmuştu. Zaten çok zaman sıcak olmayan bedenim, bu soruyla beraber bir buz kütlesine dönüştü. Evham dolu bakışlarımla Alaz'a dönüp, dudaklarından beni yatıştıracak bir şey çıkması için adeta dua ettim.

Fakat o bize dönmeden, sıktığı dişlerinin arasından, ''Herkes olabilir,'' dedi. Ardından vahşi bir kaplan gibi kükredi. ''Arzen, buraya gel!'' Ve üç büyük adımla kapıdan dışarı çıktı. Bars, Alaz'ın arkasından ilk çıkan olmuştu, Liva da Bars'ı takip etti.

Ben de adımlamak için hareketlendiğimde Kuray önüme geçti. Ellerini ''dur'' dercesine yukarı kaldırdı. ''Tatlım, bugün dışarı çıkmasan iyi olur.''

''Ama...''

''Emin ol Efsan, böylesi daha iyi.'' Alnına düşen buklelerinin altında kalan mavi gözleriyle bana, yapmam gerekenin evde kalmak olduğu fikrini kabul ettirmek istercesine baktı.

İçim ne kadar onlara eşlik etmek istese de, bir çaylak olarak yanlarında durmamın hem bana hem onlara zarar vereceği bilincine sahiptim. Bu nedenle Kuray'ı üstelemeyip onu başımla onayladım.

Dudaklarını birbirine bastırıp küçük bir tebessüm bıraktı, hemen sonra arkasını dönerek kendinden uzaklaşan arkadaşlarına yetişmek için koştu.

KARANLIĞIN ŞEHRİWhere stories live. Discover now