23

4.8K 611 466
                                    

*önemli duyuru*
BU BÖLÜM SMUT İÇERMEKTEDİR RAHATSIZ OLUYORSANIZ OKUMAYIN *önemli duyuru bitmiştir*

"Çıldıracağım." dedi Jisung ve başını ellerinin arasına alarak yere oturdu. Minho yaklaşık üç saattir yoktu ve hava kararmaya başlamıştı.

"Biraz su iç." dedi Changbin ve ona bir şişe uzattı. Jisung reddetmişti. Bu sırada herkes endişeyle etrafa bakınıyor, yakındaki yerleri geziyordu. Jisung çok korkuyordu. Minho yemek alıp geleceğim diyerek ortadan kaybolmuştu ve Jisung çok büyük bir korku içindeydi. Hongjoong'da lavaboya gidiyorum diye ayrılmıştı onun yanından. Bir daha da dönmemişti...

"Jisung!"

Jisung, Bay Kang'ın sesini duymasıyla ayağa kalktı ve onun peşinden ilerlemeye başladı. Bay Kang sonunda sessiz bir yerde durduğunda kaşlarını çattı.

"Geziye gitmek için Minho'nun annesinden izin almadınız mı?" diye sordu Bay Kang, "İmzasını kim taklit etti Jisung? Sen mi?"

"Ne? Hayır, ben Minho'nun izin aldığını sanıyordum, yani bana öyle söyledi."

"Annesinin haberi yokmuş. Apar topar buraya kadar gelip Minho'yu götürmüş."

Jisung ilk defa bu kadar sinirlendiğini hissediyordu. Minho hiçbir zaman nefes alamayacak mıydı? Sürekli annesi tarafından kısıtlanacak bir genç mi olacaktı?

"Ben gidiyorum." dedi Jisung ve sinirle ilerlemeye başladı. Bay Kang onu durdurmaya çalışsa da siniriyle herkesi ezip geçmişti Jisung. Tek düşündüğü Minho'ydu ve şu an onun ne yaptığıydı.

Jisung ormandan çıkıp caddeye geldiğinde akşamın son otobüsünü beklemeye başladı. Şehre çok uzaktı. Bu yüzden merkeze gitmesi tam bir buçuk saatini almıştı. Saat akşam sekiz buçuğu gösteriyordu. Minho hâlâ mesajlarına ve aramalarına cevap vermemişti.

Jisung fazla düşünmeden Minho'nun evine gitti ve daha önce yaptığı gibi arka bahçeye dolandı. Odasının ışığı yanıyordu. Risk alarak eline geçen birkaç taşı cama fırlattı. Minho cama çıktığında Jisung derin bir nefes aldı. İyiydi. En azından öyle umuyordu.

Minho ona beklemesini söyledi ve alt kattaki odaya inip onun için camı açtı. Daha sonra ikisi de yakalanmamak adına hızla Minho'nun odasına çıktı. Minho tedirginlikle kapıyı kilitledi ve kollarını Jisung'ın beline sardı.

"Özür dilerim." dedi Minho. Ağlamaya başladığında Jisung ondan ayrılıp yüzünü ellerinin arasına aldı. Baş parmaklarıyla göz yaşlarını sildi ve yanağını okşamaya başladı.

"Ağlama," dedi Jisung, "senin için çok endişelendim. Neden bana yalan söyledin Minho?"

"Seninle vakit geçirmek istemiştim ama annemin izin vermeyeceğini biliyordum."

"Yine de bu yaptığın çok kötüydü. Çok korktum." dedi Jisung. Gözyaşlarını tutamamıştı çünkü gerçekten çok korkmuştu. Minho'yu kaybetme korkusu onu yiyip bitiriyordu.

Minho belki de onlarca kez özür dilediğinde Jisung sakinleşmişti. Minho karşısında bir bebek gibi duran sevgilisini öpmemek için zor duruyordu. Bu duyguyu bastırmak istemedi Minho ve dudaklarını onunkilere sabitledi. Ellerini Jisung'ın ince beline yerleştirirken öpüşü derinleşmiş, dili onun ağzında yer edinmişti. Minho, onun dudaklarından ayrılmadan odasının ışığını kapatmış, kendisine uyuyor süsü vermişti. Bu sıralar yalan konusunda çok iyiydi.

"Seni istiyorum." diye fısıldadı Minho Jisung'ın kulağına. Bu Jisung'ı delice heyecanlandırmıştı.

Ani bir hareketle Minho üstündeki tişörtü çıkardı ve bir kenara attı. Aynısını Jisung için de yaptığında onun yatağa uzanmasını sağladı. Onun kucağına yerleştiğinde Jisung'ın dudaklarını öpmeye başladı tekrar. Bu sırada kendisini daha çok bastırıyordu ona. Onun sertliğini tamamen hissettiğinde boynunu öpmeye başladı Jisung'ın. Islak sesler odayı dolduruyor, ikisini de baştan çıkarıyordu.

Minho biraz geri çekilerek altındaki sevgilisinin pantolonunu ve çamaşırını çıkardı. Elindekileri bir kenara atarken kendisi için de aynı şeyi tekrarladı. Parmaklarını Jisung'ın dudaklarının arasına verdiğinde ona yaklaştı.

"Sessiz ol, tamam mı? Kimsenin duymasını istemeyiz?" dedi Minho fısıldayarak. Jisung ise yutkundu ve başını salladı.

Minho parmaklarının yeterince ıslandığından emin olduğunda Jisung'ın gözlerine bakarak parmaklarını onun içine gönderdi. Jisung dudaklarını ısırarak gözlerini kapattığında Minho biraz daha hızlanmıştı. Jisung'ın kesik nefes alıp verişleri Minho'yu daha istekli hale getirmişti. Bu yüzden parmaklarının yerini kendisi doldurmuştu.

"Minho..." dedi Jisung yalvarır bir ses tonuyla. Sessiz kalmak onun için çok zordu.

"E-evet bebeğim, adımı daha çok söyle."

Minho, Jisung'ın içindeki hareketlerini hızlandırırken odanın içinde duyulan tek şey ıslak sesler ve hızlı nefes alıp verişlerdi.

Minho ellerini Jisung'ın beline yerleştirerek onun dizlerinin üstüne çökmesini sağladı. Jisung arkası ona dönükken ellerini de yatağa koymuştu. Minho bir an bile kaybetmeden onun içine yerleşti ve hızlı gel gitlerine devam etti. Jisung, gözlerinin yaşardığını hissederken dudaklarından istemeden bir inleme çıkmıştı. Minho panikle eliyle onun ağzını kapatırken içine girmeye devam ediyordu.

Jisung, Minho elini onun ağzından çektiğinde derin bir nefes aldı. Minho onu hâlâ bırakmıyor, vuruşlarına durmadan devam ediyordu.

"G-geliyorum." dedi Jisung zorlukla. Minho ise hiçbir şey dememiş, sadece hırıltılı inlemelerine devam etmişti. Kimsenin duymamasını ümit etse de sessiz kalamıyordu.

Jisung sonunda geldiğinde Minho'nun da boşaldığını içindeki sıcaklıktan hissetmişti. Hafiflemiş vücudunu yatağa bırakırken Minho'da onun üstüne uzanmış, omzuna bir öpücük kondurmuştu.

Minho söylediği yalanı bu şekilde telafi etmek istemişti.

𝟵 | 𝗺𝗶𝗻𝘀𝘂𝗻𝗴Where stories live. Discover now