o n d o k u z

807 81 237
                                    

Pendragon ailesinin beni şaşırtan diğer bir özelliği, akşam yemekleri olmuştu.

Akşam yemeklerinde televizyon izleyen- Muggle hayatı hakkında öğrendiğim nadir bilgilerden- ya da sessizlik içinde yemeğin bitmesini bekleyen bir aile değillerdi. Neredeyse masanın altında dolanıp çoktan bitirmiş olduğu mamasına rağmen masadan bir şeylerin düşmesini umarak bekleyen Mia'nın bile ulumalarından söyleyecek bir şeyleri olduğunu düşünüyordum.

Peter'ı en çok Nick'in yanında tamamen rahat ve kendini geriye itmezken görmüş olmama rağmen annesi ile bambaşkaydı. Sanırım bu da mantıklıydı bir yerde. İkimiz arasında sakin, olgun ve duygularının kontrolünde olan o olmasına rağmen annesine düşkün bir çocuk profiline uyduğunu da yalnızca karakterinden söylemek mümkündü aslında. Neden bunu çözmem bu kadar uzun sürmüştü ki? Henüz babasıyla tanışma fırsatım olmamıştı. Ama tüm Pendragon Ailesi'nin iyi huylu, anlayışlı ve çok yumuşak insanlar olduğundan dolayı Peter'ın da kaostan bu denli uzak doğasının geliştiğini düşünüyordum. Evinde güven, bol bol sevgi, bitkilerin saksılarına oturtularak ve etrafında da bu sevgiye ek olan hayvanlarla oynayarak ortaya çıkan bir çocuk ne kadar zararlı olabilirdi ki?

Ancak tüm bunlara rağmen kendine çok güvenemiyordu. İnsanlarla çok iyi anlaşamadığını söylüyor, fakat kim onu görse saniyeler içinde melekle karıştırıyordu. Peter da en sonunda henüz on yedisinde bir çocuktu. Elbette benim ya da diğerlerinin düşündüğü kadar kusursuz olamazdı. Kendisinin insanlarla anlaşamadığını düşünmesinin ama insanların onu anlaşması çok kolay bir olduğunu söyleyip çok sevmesinin bir nedeni de olmalıydı.

Çünkü Peter sadece insanların görmekten hoşlanacağı yanını görmeleri için zorluyordu kendini. Yardımseverliğini, tasasızlığını ve anlayışlı oluşunun içinden geldiğini biliyordum. Herkes biliyordu. Fakat kimseye nasıl hayır diyemeyeceğini bilmemesi onu zorluyor, insanlardan kaçmak istemesine sebep oluyor olmalıydı.

Hiçbir bitkinin ödevini yapmanız için size yalvaracağını düşünemiyordum.

Nick'in yanındayken Peter'ın şeffaflığını yakalamak daha kolay oluyordu. Nick onu zorluyordu ama bunu yaptığına seviniyordum. Peter'ın tavrını koyabildiğini, hayır diyebildiğini ve kasılmadan konuşabildiğini onunlayken görmek aslında Nick'in de az çok farkında olduğunu düğündüğüm bir şey olmuştu şimdi. Nick sadece alaycı gevezeliği ve dahiyane gözlem yetenekleriyle sadece Peter'ı zorlamıyordu. Peter'ın kendisiyle, en içteki haliyle arkadaş olduğundan onu çıkarmaktan çekinmiyordu.

Diğer yandan, Peter çocukluğunun- hatta iki sene öncesine kadar okul hayatının- pek de parlak geçmediğini çok ayrıntı vermeden ima ediyordu. Zorbalarla uğraşmak zorunda kalan kısa boylu, tombul ve konuşmakta bile zorlanan, gerginlikten kelimeleri kekeleyebilecek hale gelen bir çocuğu düşündükçe kalbim kırılıyordu.

Diğerleri gibi benim de onun hayır diyemediği, sadece değiştiği için arkadaşı olmak istediğim korkunç bir fazlalık olduğumu düşünmesi başıma gelebilecek en kötü şey olurdu. Marcus ve Anastasia'yı öğrenmemden, hastalığım hakkında konuşmaktan, Klaire'in ihanetinden ya da ailemin bedenime karşı aşırı korumacı ama bana karşı olan ilgisizliklerinden bile çok daha korkunç geliyordu kulağa.

Çünkü Peter gibi biri nasıl başına gelebilecek kötü bir şeyi hakkedebilirdi ki?

"Sukie, iyi misin canım? Yemeği mi beğenmedin? Eğer istersen—"

"Hayır, hayır, hayır." Panikle kendimi masaya, bedenime döndürdüm. Uzun süredir hiçbir şey demeden tabağıma bakıyordum sanırım. "Her şey çok güzel. Çok teşekkür ederim Bayan Pendragon. Yolda yoruldum sanırım."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 10, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Golden Boy and Princess // Slytherin+HufflepuffWhere stories live. Discover now