B E Ş

310 46 106
                                    

"Bu nedir?"

DuBauer gözlüklerinin üstünden bir bana bir de uzattığım kağıda baktı dik dik.

"Pietro ile çalışmak istemiyorum. Eğer imzalarsanız Sedo'daki ofisinizde sizin için çalışabilirim. Hem evinize de daha yak—"

"Ama senin evine uzak."

"Daha erken çıkıp, daha az uyuyabilirim."

"Üstelik The Evil Quill'e de çok uzak. Nasıl her yere bölüneceksin? Tüm gün boyunca bir yerden bir yere ışınlanıp duramazsın. Eğer aklın da çalışmazsa, ne işime yarayacaksın Barnes?"

Elimdeki kitaplarımı göğsüme daha da çok bastırdım. Çabuk ikna olmayacağını biliyordum. "Pietro ile ortaklığımın, çalışma kalitemi olumsuz yönde etkilediğini düşünüyorum."

"Duygusal davranıyorsun, Barnes. Bir asır düşünsem senin duygusallıkla hareket edecek bir araştırmacı olacağını düşünmezdim."

Yumruklarımı sıktım. Pietro'nun yaptığından dolayı ben sorumlu tutuluyordum. Hem de dürüst olduğum için duygusallıkla suçlanıyordum. Kontrolümü kaybederek daha da haksızlaşamazdım.

"İşimi engelliyor. Rasyonel davranıyorum."

"Niçin? Rekabeti sevdiğini sanıyordum."

Ölümcül olanını değil.

"Dürüst olmaya çalışıyorum. Çalışma ortamımın—"

"Umurumda değil," dedi DuBauer sonunda okumakta olduğu sayfaları masaya sertçe bıraktı. Kıvır kıvır soluk kahverengi ve gri saçları da uçuştu. Mor renkli şalı omzundan kayarken gözlüğünü de masaya savurdu. "Herkesi asistan almadığımı en iyi sen biliyorsun. Hele ki senin kadar genç bir büyücüyü. Ama bana akıllı, çalışkan ve açık fikirli olduğunu kanıtladın. Ben de seni aldım. Seninle çalışmayı seviyorum, Fayette. Ancak şu anda küçük bir kız çocuğu gibi davranıyorsun."

DuBauer'le çalışmanın zor olacağını biliyordum. Araştırmacılardan en zorlu ve - bana sorarsanız- en deli olanı olduğunu herkes söylüyordu. Fakat brn bunu seviyordum. Beni zorlamasını, uçlara itmesini, en iyi olmamdan daha fazlasını beklemesini ve her zaman sınırları kaldırıp görmeme yardım etmesini sevmiştim. Seviyordum da. Ondan ayrılmak istemiyordum. Ancak bu şekilde... bu duygusal davranmak değildi. Hayır, bu benim için hakaret olurdu. Pietro'nun yanında nasıl bundan sonra huzur içinde çalışabilirdim ki?

"Özür dilerim."

"Pietro seni rahatsız edecek bir şey mi yaptı? Hata mı? Uygunsuz bir davranış mı? Suç mu? Söyle. Anlatabileceğini biliyorsun. Seni dinleyeceğimi de biliyorsun. Tek dinlemeyeceğim anlaşmazlığınızın küçük bir kavganın sizi buraya getirmesi."

Başımı iki yana salladım. DuBauer bana rahatça konuşabilmem için güvenli bir alan sağlamaya çalıştığı için kendimi daha sakin hissetsem de, suçluluk arttı. Burada herkes zor bir şekilde çalışırken basit bir şeyden şikayet ediyor gibi görünmek istemedim.

Pietro'nun beni gördüğü gibi kimsenin görmesini istemedim.

"Sabah, ofisi açar açmaz Pietro da bana aynı sebeple geldi. Olan her şeyi anlattı. Hata yaptığını kabul etti."

Elbette ederdi. Benim de buraya gelip onu şikayet edeceğimi düşünüp, asili oynayarak aradan çıkmak istemişti. Gerçekten haklı olduğunu düşünmüyordu. Yalnızca aklıyla oynamayı biliyordu oyunu.

"Sizce de yeterli bir sebep değil mi?"

"Eğer Pietro buraya gelip, yaptığı hatadan dolayı ofisleri değiştirmek istediğini söylemeseydi bunu yapacaktım. Ancak ne kadar rekabet içinde olsanız da, iş arkadaşına olan mahcubiyetiyle gelecek kadar erdemli davrandı. Demek ki düşündüğün kadar da birbirinize değer veriyor olamazsınız."

Literati // Ravenclaw Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin