O N

263 36 106
                                    

Saçım hala nemli olduğu için örme kazağımı ıslatıyordu ama başımı yemekten kaldıramayacak kadar çok acıkmıştım. En son ne zaman kahvaltı ettiğimi, uzunca duş alabildiğimi ya da pijama altımı giyebildiğimi de unutmuştum. Baş ağrım, ağzıma tıktığım lokma sayısının artmasıyla geçiyordu.

"Bu sıralar yemek yemiyor musun?"

"Neden?"

"Zayıf görünüyorsun," dedi omuzlarımı işaret ederken.

"Stresli bir dönemdeyim."

James durmadan kucağına patilerini koyan Anderson'a sosis verdi. "Dün gece seni düşünmekten işime odaklanamadım. Berbat bir iş çıkardım. Nasıl terfi ettirdiler hala bilemiyorum."

"Tebrikler," dedim başımı kaldırıp gözlerine baktım. Suçlu ve üzgün görünüyordu. Bunun için ben de suçlu hissetmeyecektim. Hep bunu yapıyordu. Artık bünyem bu tatlı ve sıcak gözlere alışmıştı. Durmadan sözlerini bozup, bununla geri dönemezdi.

"Ne halde olduğumu dün gece—"

"İzlemedim," bir tane daha krep aldım. "Çalışıyordum."

James kaşlarını çattı. Cevabımı her nedense beğenmemişti. Yılbaşı gecesinde çalışmamı mı yoksa onu izlememiş olmamdan mı böyleydi acaba. Ona haksızlık ediyorsun. Belki. Ama öfkeliydim. "DuBauer'in izin verdiğini sanıyordum."

"Belli ki fikrini değiştirmiş."

"Tek başına, tüm gece o ofiste miydin?"

"Hayır. Pietro da oradaydı."

Düşen yüzü bu sefer neredeyse ekşidi. "Sadist Pietro ile mi yeni yılını geçirdin?"

"Meh. O kadar da kötü değildi. Sarhoşken çekilmez biri değil."

James sessiz kalıp bir süre düşündü. Pietro'nun o kadar da kötü olmamasına inanamıyordu sanırım. Ona uzattığım meyvelerden birini almasını bekledim ama başını iki yana salladı.

"Beraber mi içtiniz?"

"Yılbaşıydı. Tamamen kendi bilincimi korurken ofiste, Pietro ile olmak istemezdim açıkçası."

"Bu kadar sorumsuz olabileceğini bilmezdim."

Ağzıma götürmek üzere olduğum çatal havada kaldı. Biri dünün müsakabasını istiyordu sanıyordum ki.

"Bana Pietro'yu kıskandığını söyleme şimdi."

"Elbette hayır," dedi saniyesinde. Ama hep o rahat, huzurlu, sıcak ifadesi bozulmuştu. Açıkça hoşnut değildi şu an her ne düşünüyorduysa. Açıkçası gerçekten Pietro kadar değil benimle zamanını geçirmek, adıma dahi tahammül edemeyen bir erkeği düşünemiyordum. James'i iyi tanımıyor olsam, bu ihtimali bir kez bile geçirmezdim aklımdan. Ama açıkça Pietro ile yeni yılımı geçirmiş olmamdan hoşlanmamıştı. "Sadece kafam karıştı. Yani sürekli berabersiniz. Ölsen umursamayacağını söylüyor ama sonra da seninle beraber içiyor mu? Sence de tuhaf değil mi?"

"Galiba."

"Onun yakınında olmandan hoşlanmıyorum."

"Kulübe hoşgeldin. Artık üçümüz de, ikimizin yakın durmasından ne kadar çok nefret ettiğimizden konuşmak için her cuma işten sonra buluşabiliriz."

James derin derin iç çekti. Önümdeki kahveyi benden aldı. "Ne kadar sabah insanı olmadığını unutmuşum."

Kahvemi geri almaya çalıştım ama bana vermedi. Kafasına dikip kahvemden kurtuldu. Sanki yenisini yapamayacakmışım gibi. Kafeinin bana kötü gelmesi ya da beni daha huysuz biri yapması umurumda değildi.

Literati // Ravenclaw Where stories live. Discover now