O N B İ R

448 39 162
                                    

Pietro sanırım ahmakça ya da ahmakça olduğunu düşündüğü bir şey söylemişti Bianca'ya. Çünkü yüzünü epey bir panik kapladı her ne dediyse. Yutkunduğunu bile gördüm. Ancak Bianca ona güldü. Hatta göğsüne nazikçe vurdu.

İlginç.

Bianca'yı güldürmüştü.

Pietro komik değildi. Nasıl onu güldürebilirdi? Rachel kadar havai de görünmüyordu. Aklı başında bir kızdı. Ne diye Pietro'ya gülüyordu? Gerçi... Pietro'yu gerçekten de tanıyor muydum ki? Onu iş dışında pek görmemiştim bile. Üstelik benden hoşlanmıyordu. Elbette beni güldürmeye çalışmayacaktı.

Bianca ise çok güzel bir kadındı. Pietro'nun da hoşlanacağı birine benziyordu. Muhtemelen de onu etkilemeye çalışıyordu. Eleanor'dan sonra ne kadar denerse denesin hep ilişkileri başarısızlıkla biterken belki sonunda ileri bir adım atmasına yardımcı olmuştu Bianca. Pietro bile olsa onun için mutluydum. Çok kalp kırıcı bir tecrübe olmalıydı. Kim bilir belki bir kadının hayatında olması sonunda buzdan kalbini biraz eritirdi.

Gözlerimi Bianca'dan çekince Pietro'nun bana baktığını gördüm. Yakalandığım için hızlıca hiçbir şey olmamış gibi önüme döndüm.

İnsanlara gözümü dikip bakmamla ilgili bir ders verecekti sanıyordum ki. Sonunda Bianca gidince de içeri girdi ve baktığım camdan, Bianca'nın da şehir merkezine doğru yürümeye başladığını gördüm.

"Hadi," dedi Pietro. "İşim bitti."

"Tamam."

Ceketimi ve atkımı giyerken sessizce beni kenarda bekledi. Ofisi kilitleyip, üstüne büyüyü koyarken de sessizce onu takip ettim.

"İyi misin?" Şaşkınca sorunca ben de yüzüne bön bön baktım. Pietro daha önce nasıl olduğumu sormuş muydu tanıştığımız andan beri? Meh. Sanmıyordum.

"Neden?"

"Son on beş dakikadır soru sormuyorsun ve karşı çıkmadan beni izliyorsun."

Ancak o söylediğinde bunu fark edebildim. Neyim olduğunu ben de anlayamamıştım ama enerjisiz hissettiğimi söyleyebilirdim. Ya da, itiraf etmek istemesem de, korkuyordum. DuBauer'den sakladığım ilk gizli iş değildi ama bu denli tehlike arz eden ilkiydi.

"Yorgunum."

"Gelmene gerek yok. Eve gidebilirsin."

"Ve zarfın kaderini senin ellerine mi bırakayım? Tabii. Nereye gidiyoruz?"

"DuBauer'in evine."

Olduğum yerde durunca botlarım ıslak kaldırımın üstünde tuhaf bir ses çıkardı. Pietro'yu doğru duyup duymadığıma baktım. "Ne?"

Pietro içi kürklü, kot ceketinin ceplerine ellerini soktu. Yol çok aydınlanmadığından yüzü de karanlık görünüyordu. Konuştukça soğuk havada buhar çıkıyordu. Tam önüme gelip durdu. Dikildiği için başımı kaldırmak zorunda kaldım.

"Zarfı nerede bulacağız?"

"Evine nasıl gireceğiz?"

Siyah pantolonunun cebinden bir anahtar çıkarıp gözlerimin önüne tuttu. "Yedek anahtarlarım var. Milyon kez dosyaları evine bıraktım."

Kirpiklerimi gelen rüzgarla kırpıştırdım. Anlaşılan Pietro'ya düşündüğümden de çok güveniyordu. Bana değil yedek anahtarı vermek, evine kolay kolay adım attırmazdı. Buna tamamen haksızlık diyemezdim aslında. Sonuçta Pietro çok daha uzun zamandır onunla çalışıyordu.

BBE'deki pozisyonu bana da teklif etmesine bile şaşırmalıydım.

"Muggle mahallesinde yaşıyorlar. Çok dikkat çekme."

Literati // Ravenclaw Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin