S E K İ Z

330 42 273
                                    

Pietro'nun masasına evrakları atınca başını kaldırıp bana dik dik baktı.

"İmzan gerekiyor."

Pietro önüne attığım belgeleri okurken gözlerinin hareketini takip etmeyi anlamsız bulacağım kadar hızlanınca masasını izlemeye başladım. Kulaklarına geçirdiği, müzik çıkan ve epey rahatsız görünen Muggle aracı en köşede birbirine dolanmıştı. Daha yakından bakınca içinde yumuşak, sünger gibi kısımları olduğunu fark ettim.

Pietro'dan bahsediyorduk.

İçinde dikenler olsa bile bunları takmak günlük aktivitesi olabilirdi.

Kalın, epey eskimiş bir kitabın üstünde lastik tokalar vardı. Ulu ve Korkunç Kral yazısını gördüm. Acımasız kral I. Edward'ın biografisini okuduğuna her gün adımı gördüğüm büyücü kimlik kartımda yazılı bulduğumda şaşırdığım kadar şaşırmıştım.

"Ne?"

Sanki yanlış bir şey yapmışım gibi bir anda savunmaya geçmişken buldum kendimi. Pietro'nun işi imzalarla bitmiş, beni inceliyordu.

"Farklı görünüyorsun," dedi.

Hah. Fark edeceğini düşünmemiştim. Farklı görünmekten kastı sanırım daha özenli gözüktüğümdü. Bugün James ile Noel yemeği yiyeceğim için daha derli toplu giyinmiş, biraz makyaj yapmıştım. Çok da anlaşılır bir farkı onun gibi bir mekanizmanın anlayacağını düşünmemiştim.

"Bugün yılbaşı."

"Saçların... çok... parlıyorlar."

"Bu genelde insanların istediği bir şey, Petrov."

Omuz silkti. "Dikkatimi dağıtıyor. Benden uzak dur."

"I. Edward değildi."

Pietro yüzünü buruşturdu. Sol gözündeki ince beyaz yara izi de dalgalandı böylece. "Ne?"

Kitabını gösterdim. Benim canımı istediği gibi sıkıp, bundan zarara uğramadan kaçabileceğini düşünüyorduysa düşündüğü kadar akıllı değildi. Sonunda başını sallayınca katlı kesimli ense hizasında saçlarının, yalnızca uzun katlarını başının arkasında toplayabildiği saçlarından çıkan birçok kumral tutam şakaklarına düştü.

"Teknik olarak dördüncü."

"Evet. Biliyoruz. Tek okumayı bilen sen değilsin."

"İlham aldığın tarihi kişiliklerden biri, değil mi? Epey benziyorsunuz aslında."

Derince nefes aldı. Kendi göğsünün şişip inmesini izledi. "Fayette."

"Madem geçmişini—"

"Fay!" Oturduğum sandalyeyi döndürüp, kendi masama doğru sürükledi. "Beni rahatsız etme. Ciddiyim."

Tüm kaburgalarım masaya yapışacak kadar çok yaslayınca sandalyeyi, nefes almakta zorlandım ve geriye ittim kendimi. O da masasına dönüp tekrar şablonlarını karıştırmaya başladı. Böylece sıkıcı, sonu gelmeyen, sessizlik içindeki iş saatine geri döndük.

* * *

Ceketimi giyerken aynada kendime baktım. Bunca saatten sonra yüzümün bile aynı yerde kaldığına şükretmeliydim aslında. Sonuçta kaçıncı olduğunu sayamadığım asama alışmamışken yüzümle ilgili bir büyüye girişmek pek akıllıca olmazdı.

"Randevu?"

Pietro çalışma sandalyesinde dönüp, her bir uzuvunu genişçe yaydığı masasından bana seslendi.

Literati // Ravenclaw Where stories live. Discover now