1.9

12.8K 986 73
                                    

Selamlar ben geldim naber?

Çok geç kaldım ya çok özür dilerim. Bölüm içime sinmedi ve sanki işim yokmuş gibi tekrar yazdım. Bölümü düzenleyemedim.

Hemen okumaya geçin o zaman siz.

İyi okumalar...

Kader bana acıyarak bakan bir yüzden ibaretti. Kader benim terk edilişlerle dolu olan hayat hikayemdi. Bu hikaye ailesi tarafından terk edilen küçük bir kız çocuğunun etrafındaki her şeyi kaybedişiydi.

Yalnız kalış hikayemdi ya da belki de buna boyun eğişimdi?

Bilmiyordum.

Açıkçası isteklerimi ne zaman dinlemeyi bıraktığımı dahi hatırlamıyordum. Büyük ihtimalle ilk terk edilişimde bırakmıştım ancak tam bir an söyleyemiyordum. Çünkü ailem yanımda olsa dahi terk edilmiş hissettiği anlarla doluydu benim çocukluğum. Nefesimi daraltan cinstendi.

Bu yüzden hatırlamak sadece bana acı veriyordu. Ama ben zaten o anların içine hapsolmuşken nasıl kurtulurdum ki?
Zaman benim için durmuşken nasıl geleceği görebilirdim ki.

Bu yüzden duyguları yaşama isteğimi uzun zaman önce bırakmıştım.

Hatırlayamadığım ancak kopamadığım o ana kadar uzun bir zamandı o.

Belki de bu yüzden tek isteklerim alınabilen somut şeyler olmaya başlamıştı. Sonuçta satın aldığınız bir şey sizi terk etmezdi değil mi?

Etmezdi. Biliyordum.

Terk edilmekten korktuğunuzda ya etrafınızdaki her kişiye boyun eğerdiniz ya da onlar sizi terk etmeden siz onları terk eder yalnızlığınızla barıştığınız ve kendiniz için bencilleştiğiniz bir hayat sürmeye başlardınız.

Ben garip bir şekilde ikisini de yapmamış kendim olmuştum. Yine de yalnız kalmıştım.

Bunu fark ettiğimde ise 16’mın sonlarındaydım.

Etrafıma bakmıştım ve kimsem olmadığını görmüştüm. Etrafıma bakmıştım ve izler görmüştüm. Aslında hep yalnız olduğumu anlatan izleri görmüştüm. Görmezden geldiğim kabullenemediğim o izleri görmüştüm. Olanlarında birer gölge olduğunu görmüştüm.

O an kendimle barışmıştım. Yani kendi yalnızlığımla barışmıştım. İkisi arasında pek bir fark olmasa da barışmıştım bir şeyle işte. Ve bu şey beni bencil biri yapmıştı. Ancak o bencil biri bile onu yalnız bırakan kişilere zarar verememiş kendi çıkarlarını güdememişti. Aksine beni daha da yalnızlaştırmıştı. Bende buna karşı çıkmamıştım elbette.

Yine de bunları kendime hatırlatmak çoğu zaman canımı yakıyordu. Özellikle de her sabah yaptığım gibi bu içki şişelerini poşete koyarken bu gerçekleri kendime hatırlatmak sadece kendi canımı yakmama neden oluyordu.

Çevreme karşı çıkaramadığım her sesime karşı içimde bir fırtına kopartıyor kendimi o fırtınanın içinde kaybediyordum.
Ben işte buydum aslında. Fırtınanın ortasında kalmış bir dal parçasıydım. Ne bir yere tutunabiliyordum ne de toprağa kökümü salabiliyordum.

Başımı iki yana sallayarak bu fırtınanın kanıtlarını görmeyi reddettim ve toplamayı bitirdiğim, çoğunluğu bira olan, şişelerin olduğu poşetin ağzını bağlayarak dışarı çıkarken atmak üzere kenara koydum. Ve salona geçtim.

Dün geceden kalan dağınıklığı hızla topladığımda okula sadece yarım saatimin kaldığını fark ettim ancak umursamadım.
Onun yerine bedenimdeki alkol kokusundan kurtulmak amacıyla banyoya girdim. Kıyafetlerimi seri bir şekilde çıkarak kendimi suyun altına bıraktığımda kaçtığım düşüncelerim bir çığ misali zihnime yağmaya başladığında kendimi buna karşı koyamayacak kadar mayışmış hissettim. Oysaki su buz gibiydi.

CAN SIKINTISI /texting Where stories live. Discover now