2.7

9.9K 912 317
                                    

Selamlarrr ben geldimmm nasılsınız birtanelerim?

Geçte olsa geldim. Anlayışınız için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız♡

İyi okumalar...

Hayat gerçekten bir sınavdı değil mi? Gerçekten bizi sonsuza kadar sınayacaktı. Ya da belki de vazgeçişimizi izleyecekti? Hangisiydi!? Aslında...fark eder miydi?
Fark etmezdi. Sonuçta çoktan biz o döngünün içinde kaybolmuş olacaktık öyle değil mi? 

Kaybolmuş gibi hissediyordum.

Yorgun hissediyordum.

Uyumak istiyordum.

Ama ben uyuyamıyordum.

Çünkü geçmişim küçük bir kız çocuğu iken almıştı benden ölümün en yakın dostunu. Ve yasak olan tatlardan biri bana geri vermişti o dostu.

Şimdi ona ihtiyacım varken nasıl yasağa koşmazdım ki? Nasıl durabilirdim ki?

Ama ben...

Söz vermemiş miydim o kız çocuğuna? Savaşmayı, yaşamayı deneyeceğimi söylememiş miydim daha bu sabah ona? Şimdi nasıl yapardım ki bunu? Nasıl o kıza ona verilen bir sözün daha tutulmadığını daha söylerdim ki?

Ben çok mu kötü biriydim?

Ben...daha sabahında babasının saçlarını okşayışını hayal eden bir kızken şimdi...

Ya da boş versem ya.

Zaten olmayacaktı.

Zaten hiçbir zaman olmamıştı.

Zorlukla gözlerimi dakikalar önce kapanan telefonumdan ayırdıktan sonra etrafta gezdirdim. Doğru ya ben su içmeye gelmiştim...o zaman su içmeliydim değil mi? Ruhumun yorgunluğu bedenime işlerken yavaş bir şekilde kendime bardak çıkarıp su doldurdum. Suyu içerken donuk bakışlarım hiçbir şey görmüyor gibiydi. Belki de  gerçekten görmüyordum.

Sonuçta beni sevmeyen bir adamın hayatında bir gölge olmak, yük olmak ve bunu fark etmemek beni kör yapmıyor muydu? Annesinin alkolik olan kızını umursamayışını yeni fark etmem beni kör yapmıyor muydu? Aşık olduğum kişi içeride arkadaşlarıyla birlikteyken onun ancak canımın acıdığını söylesem bana koşacağını bilmek...ben ona da yüktüm aslında değil mi? Ben sadece terk eden değil yükte olmuştum. Aşık olduğum kişiye bile belki de...ben gerçekten kördüm.

Yük... bunu biri benim karşımda başka birine dese bunun çok çirkin ve saygısızca bir tabir olduğunu söyleyebilirdim ancak şimdi ben oyken ne diyebilirdim ki. Sadece susmalıydım.

Sanki biri bana görevlerimi vermişte ben yapıyormuşum gibi bardağı bıraktım ve diğerlerinin yanına geçtim. Yüzüme bakan biri olduğunu biliyordum ancak ben ona bakmak dahi istemiyordum. Sadece bir yüktüm işte.

İyi olacaktım sözde. Yaşamayı
öğrenecektim sözde. Her şey sözde değil mi? Çünkü benim yaptığım kule yıkıldı ve ben artık yenisini yapamayacak kadar yaşlıyım. Yaşlılık...ruhum yaşlıydı. O kadar yaşlıydı ki nefes almak bile şu anda bana zor geliyordu.

Yine de senaryoya uydum ve onlar uyuyana kadar normal biri oldum. Kimseye belli etmedim. Konuşurken üşüdüm, kollarıma tırnaklarımı geçirdim ancak sırtıma bir battaniye bırakıldığında o normal kişi olmakta çok zorlandım.

Ağlamak istedim.

Ona kim olduğumu söylemek, gittiğim için özür dilemek, ona sarılmak, kokusunu içime çekmek, yük bile olsam ona yaslanmak istedim. Bu..yanlış mıydı?
Ancak o tek bir şey söyledi, anladığına inanmak istedim ama korkan tarafım bana bunu inkar ettirdi.

CAN SIKINTISI /texting Where stories live. Discover now