4.0

3.7K 348 71
                                    

Boktan bir bölüm yazma süreci olsada ve bölüm içime asla sinmesede nasılsınız birtanelerim?

Umarım bölüm çokta kötü olmamıştır

İyi okumalar...

Seren Yalçın...

Ev...bana cehennemimi hatırlatmaktan ve o cehennemi tekrardan yaşatmak dışında bir işe yaramayan betondan bir yapıydı sadece. Yine de o cehennem artık nefesimi kesiyordu. Bu ev sadece göz yaşlarımın sebebi oluyordu.

Nefes alamıyordum. Gerçekten nefes alamıyordum. Göz yaşlarımın kendiliğinden akarken ben nefes almıyordum Klozetin yanında yere çökmüş bir şekilde ağlayışımın sayamadığım kadar tekrarıydı bu.

Gözlerimi kapatarak geriye yaslandığımda tek dileğim bu hissin beni artık rahat bırakmasıydı. Ama bırakmıyordu işte. Bırakmıyordu ve ölecekmişim gibi hissediyordum.

Aynı gece içerisinde kendimi banyoda duvar kenarına çökmüş bir şekilde üçüncü buluşumdu ama artık enfes alamadığım hissediyordum. Her an bayılacakmışım gibi geliyordu ve ne yapacağımı bilmiyordum.
Her yalnız kaldığımda bana kendini hatırlatan alkol isteği susuzluk ve iştahsızlığı geçmiş mide bulantısı ve kusamaya dönüşmüştü. Ben ise bunu kaldıramıyordum. Bu iğrenç bir histi ve ben bundan kurtulamıyordum.

Eğer o şişeleri Tuğra’ya vererek kurtulmasaydım biliyordum ki duramazdım. Asla durmazdım ve...

Tekrardan safra suyumu boğazımda hissetmemle klozete çökmem bir oldu. Boş midemdeki kalıntılardan öğürerek kurtulduğumda hıçkırarak ağlamaktan nefes dahi alamıyordum. Zorlukla kendimi tekrardan yere attığımda gözlerimi açmakta zorlanıyordum.

İçki içtiğim için alışık olduğum bu olay içmediğim halde hem de daha iyi bir şekilde yaşamaya çalıştığım bu anlarda beni oldukça zorluyordu. Yaşamak istemezken ölüyormuşum gibi hissetmek beni rahatsız etmese de yaşamak isterken bu hissi yaşamak gerçekten ölecekmişim gibi hissetmeme neden oluyordu. Ve ben artık ölmek istemiyordum.

Üstümdeki kıyafetleri yavaş ve uyuşuk hareketlerle çıkardıktan sonra adeta sürünerek duşakabine girdim ve soğuk suyu açtım. İlk anda irkilsem de suyun altında oturamaya ve buna alışmayı beklemeye devam ettim.

Soğukla birlikte uyuşan bedenimi umursamayarak kapalı olan algılarımla gelişi güzel bir şekilde temizlendim ve çıktım. Bakımı umursamayarak sadece saçlarımı taradım ve önüme gelen ilk eşofman takım üzerime geçirdim.

Telefonumu alarak saate baktığımda sabah 4 olduğunu görmemle mutfağa girerek düşüp bayılmamak için hazır sandviçlerden birini yedim ve kendimi yatağa attım. Gözlerimin ne zaman kapandığından emin olmayarak uykuya daldığımda tek umudum günün gecesi kadar berbat olmamasıydı.

Alarm sesi ile perşembe gününe ikinci kez merhaba diyerek uyandığımda geceye göre daha iyiydim ancak bu iyiliğin dışarıdan bakıldığında hala berbat olduğunu biliyordum. Midemdeki tuhaf histen kurtulamayacağımın farkında olarak banyoya geçtiğimde yine kendime odaklanarak bunlardan kurtulacağımı umut ettim ve duş sonrası yapmayı unuttuğum bakımı yaptım ve karman çorman olan saçlarımı daha insancıl bir hale getirdim.

Evde olduğum yani yalnız olduğum her an odağımı dağıtacak hiçbir şey olmadığı için aklım hemen içkiye yöneliyordu ve bu istekle baş etmek oldukça zordu. Hatta oldukça zordu. Son bir kaç günde Miraç’ında içinde olduğu basketbol takımının turnuvası olduğu için okuldan sonra çok sık görüşemiyorduk ve bu daha çok yalnız kalmaktı, daha çok yalnız kalmak ise daha çok alkol isteğiydi.

CAN SIKINTISI /texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin