4.2

3.2K 310 100
                                    

Selamlarrr ben geldimmm nasılsınız birtanelerim?

İyi okumalar...

Seren Yalçın

Yaşamayı öğrendiğimde daha doğrusu hayata bağlanmayı öğrendiğimde pes etmemenin ne demek olduğunu da öğrenmek zorunda kalmıştım ve bu süreç oldukça zor olmuştu. Hele ki ölmek için gün saydığınız o anların ardından bir anda hayata tutunmak... yaşamayı hissetmek için uçurumdan atlamak gibi bir şeydi.

Ben o uçurumdan atlamış, yaşamayı hissetmiş ve ona tutunmuştum hem de ne kadar zor olursa olsun bunu başarmıştım. Ancak hayat benim önüme pes etmem için bir çok engelde koymuştu peki onları yenebilmiş miydim? Bundan emin değildim ama deniyordum.

Artık pes etmek istemiyordum ve ne kadar zorlansam da devam etmem gerektiğinin de farkındaydım. Sadece başarmak için bir zaman gerekliydi.

Üstüme oversize siyah bir t-shirt ile mini kot şort geçirdikten sonra hızla sade bir makyaj yapıp yarattığım dağınıklığı topladım. Psikiyatristimin dediği üzerine neredeyse kendimi asla boş bırakmıyor boş kaldığımda da birlerinin yanında oluyordum ve bu yüzden neredeyse 2 haftam oldukça hareketli geçmişti. Yine de bundan rahatsız olduğumu söyleyemezdim.

Aksine kafamı dağıtmak amaçlı ilgimi medyaya vermiştim ve takipçi sayımın her gün artamaya devam etmesi de beni oldukça motive etmişti. Hayatımı düzene sokmaya daha önce başlamış olsam da bu iki haftada güzel etkilerini de görmeye başlamıştım. Üzerimde bunun mutluluğu ise ayrıca vardı.

Şubat ayının son haftasındaydık ve 3 hafta sonra yazılarımızın başlayacaklarını söylemişlerdi, sanki çalışacakmışız gibi ancak evet, çalışacaktık. Maalesef. 
Bu çalışma fikri Göksel’e aitti ve tüm derslerimiz bok gibi olduğu için çalışmaya erken başlamamızı söylemişti ancak bunun bir araya gelmek için bahane olduğunu elbette biliyordum, biliyorduk. Yine de yanıma iki tane rasgele bir şekilde okulun verdiği test kitaplarından attım ve salona geçtim.

O sırada çalan kapı ile sipariş ettiğim yemeğin geldiğini fark ederek kapıyı açarak yemeği aldım ve tekrardan salona geçtim. Yemek yapmayı bilmiyordum bu yüzden çoğunlukla yemeği sipariş ediyordum ya da ben dışarı da yiyordum, öğrenmek istiyor muydum? Emin değildim ancak sevgilimin öğreteceğinden kesinlikle emindim.

Mira’nın önerdiği dizilerden birini izlemeye başlarken bir yandan da yemeği yemiş hem de Miraç’a ne zaman geleceğini sormuştum.
Yarım saate yanımda olacaktı ve bu süre bölümün bitmesi için gayet yeterliydi. Onların evinde buluşacağımız için annesinin restoranlarından birini kontrol ettikten sonra beni de alacaktı ve bu elbette işime gelmişti.

Çalan telefonumla gözlerimi zorlukla da olsa ekrandan ayırdım. Arayan isimle istemsizce yerimde dikleşirken derin bir nefes alarak aramayı onayladım. Bu sabah sonunda yazma cesareti bularak babama beni müsait olduğunda araması gerektiğini söyleyen bir mesaj atmıştım. Bu evde kalmak istemiyordum ve bunun içinde onunla konuşmalıydım. 

“Ara demişsin ne oldu?” diyen gür sesle derin bir nefes aldığımda gözlerimin yaşardığını biliyordum ancak görmezden geldim. “Müsait misin?” diye sordum çünkü yanında eşinin olmasını istemiyordum. Hoş onun yanındayken beni ara mıydı? Sanmıyordum.

“Evet, konuya gel işim var.” gereksiz yere kırılmaya yer arayan kalbimi umursamamaya çalışmak oldukça zorken
“Bu evden taşınmak istiyorum.” dedim titreyen sesimle. Bu olmamalıydı, ağlamamalıydım. Benimle konuşan kişi benim babam değildi. Sorun yoktu. Vardı. “İyi misin sen?” endişeli sesi kulaklarımda yankılandığında yutkundum zorlukla, bana dememişti değil mi?

CAN SIKINTISI /texting Where stories live. Discover now