Ⅵ. Bölüm: Bir Melezi Geri Getirmek

2.2K 242 47
                                    


Jiyeon Mısır'dan ayrılmamızdan ardından olanları anlatırken saf altından işlenmiş, kalın kapaklı bir kitabı önüme bıraktığında şaşkınlıkla bakakalmıştım. Hiyeroglifleri okuyamazdım. Daha önce kolayca okuyabilmiştim ama Arapça yazıları okuyamamışım hayal kırıklığına uğramıştı beni- okuyabileceğime güvenmiyordum. Yine de merakıma yenik düşerek kitabın sayfalarını karıştırmaya başladım. Bu sırada içindeki resimlerin hareket etmeye başladıklarını fark etmiştim. Hani şu Harry Potter'daki gazetelerde olduğu gibi.

"Vay be." dedim Hoseok'un Mino'yla olan dövüşünden bir görüntüye denk geldiğimde. O günü gayet iyi hatırlıyordum. Hoseok Jungkook'u öldürmeye çalışmış ve araya giren Mino sayesinde kıl payı kurtulabilmişti aptal arkadaşım. Tabi aldığı yara yüzünden neredeyse ölmek üzere falandı kurtulduğunda.

Hoseok'un mızrağını sallayışı izlemek hoşuma gitse de diğer sayfalarda neler olduğunu görmek için yeterinde izlediğimi düşünerek sayfayı çevirdim. Rastgele açtığım bir sayfada da Apep vardı. Ya da ben ve o teknenin sahibi adam Apep sanmıştık büyük yılanı. Çünkü hiç de bir tanrının yenemeyeceği güçte bir yaratığa benzemiyordu. Taehyung Osiris'in asasıyla dev akreplerden kurtulduğu gibi kurtulabilirdi ondan. Neden yapmıyordu?

Sanırım fotoğraflar oluş sırasına göre yerleştirilmemişti ya da Mısırlı'ların farklı bir zaman kavramı vardı. Çünkü karşımda üç küçük çocuk duruyordu. Daha önce denk geldiğim tapınaklara benzer bir tapınağın bahçesinde tahta kılıçlarla oyun oynuyorlardı. Kim olduklarını başta anlayamasam da biraz daha dikkatli baktığımda siyah saçlı çocuğun boynundaki kolyeyi fark etmiştim.

"Bu Yoongi!" Dakikalardır yanımda oturmuş, sessizce su içen Jiyeon dirseğiyle koluma vurduktan sonra "Burada onun adını anma." demişti. "Başımızı belaya sokacaksın."

"Ama baksana." dedim parmağımla küçük Yoongi'yi gösterirken. "Kim inanır ki onun Seth'in oğlu olduğuna?" Omuz silkerek "Onun bir tanrı olduğu kadar insan da olduğunu bilen herkes?" dedi. Bir Jungkook yetmiyormuş gibi ikincisi gelmişti anlaşılan başıma.

"Bunu neden bana verdin?" dedim. Biraz geç kalmıştım sormak için ama şimdi karşımda Seth'in tapınağında, oğlunun odasında minderlerin üzerinde oturan iki kişi vardı. Bu bizdik.

"Anlattıklarımı görmek istersin diye düşünmüştüm. Meraklı biri olduğunu biliyorum ve hayal gücünü aşan yerler oldu.''

Jiyeon bir şeyler daha söylemişti ama duymuyordum. Tüm dikkatim fotoğraftaki benimle anlaşma yapan Yoongi'deydi. Günlerce öleceğimi düşünmüştüm o dövme yüzünden. Güzel şeyler de yaşamıştım elbette ama sürekli birileri tarafından kandırılmış, birilerinden kaçıp durmuştum. Yorucu zamanlardı.

''Dur, dokunma ona!''

İşaret parmağımın ucunu yavaşça fotoğrafa bastırdığımda Jiyeon'un uyarısı için biraz geç kalınmıştı. İnanın, böyle bir şeyin olacağını tahmin etmemiştim. Yani gazetedeki fotoğrafa dokununca Sirius Black'in burnuna falan dokunulmuyordu, değil mi? Geçmişteki ben ve Yoongi öylece hareketsiz kaldığında parmağımdan vücuduma doğru bir şeylerin hareket ettiğini hissetmiştim. Jiyeon kolumdan tutarak beni geri çekmiş, kitap yere düşmüş ve kapanmıştı.

''Bu neydi böyle?'' Parmak ucuma bakarken konuştuğumda Jiyeon'un bana korkuyla baktığının farkında değildim. Önce kitaba zarar vermiş olduğumdan korktuğu için böyle bir tepki verdiğini düşünmüş olsam da karıncalanan tenim ve omuzumla boynum arasında bir yerin yanmaya başlamış olması beni de korkutmuştu.

Semi-Gods Among Us - YoonminOù les histoires vivent. Découvrez maintenant