Ⅶ. Bölüm: Thoth'ın Tapınağından Kaçış

2.2K 263 64
                                    


Neler olduğundan tam olarak emin değildim ama benden daha az şey bilen Yoongi'nin ayaklanıp tuhaf bir gülümseme ile ona bakan Hoseok'a yumruğunu geçirdiğinde ortalığın karışacağından kesinlikle emindim.

"Aklını mu kaçırdın?" demişti Taehyung Yoongi'yi kolundan tutarak bir köşeye fırlatmadan hemen önce. Bu haldeyken Hoseok gibi birine vurmak akıllı birinin yapacağı bir şey değildi. Taehyung bunu sormamalıydı.

"Onu öldüreceğim." 

Hoseok elini yüzüne bastırmıştı homurtuyla. Öfkeli olduğu her halinden belliydi. Yani, Yoongi'yi öldüreceğini söylemesine gerek bile yoktu. Bakışlarından anlaşılıyordu.

"Seni tanımıyor."

"Bu yapacağım şeyi değiştirmeyecek."

Jungkook Yoongi'nin iyi olup olmadığına bakmak için yanına gittiğinde Hoseok bu sefer "İkisini de  öldüreceğim." dedi ve şaka yapar bir hali de yoktu.

Taehyung bir şey söylemek yerine uzanmış, tanrı çocuğunun çenesini tutmuştu. "İnsan olmasına rağmen iyi iş çıkarmış." Hoseok'un dudağı kanıyordu ve Taehyung'ın yorumu ile asık olan suratı daha da asılmıştı Hoseok'un. Yoongi gerçekten de delirmişti.

"Asıl formunda olsaydı yüzünün yarısı olmazdı şu an, biliyorsun."

Hoseok'un annesi savaşın ve yıkımın tanrıçasıydı ama Yoongi'nin babası da kötülüğün kendisiydi. Başka bir zaman olsaydı Yoongi'nin her savaştan galip geleceğinden emin olabilirdim ama Sekhmet'in sandığımdan daha güçlü ve tehlikeli bir tanrıça olduğunu biliyordum artık. Bu yüzden, olası bir kavgada Seth'in oğlu mu yoksa Sekhmet'in oğlu mu gelip gelirdi, bilemiyordum.

İkili konuşmaya devam ederken ben de Yoongi ve Jungkook'un yanına gittim.

"Sanırım kırığı var."

Şaşırmamıştım. Her ne kadar insan görünümünde olsalar da onlar yarı tanrıydı. Hoseok'un kaya gibi sert bir yüzü olmalıydı.

Sırtını duvara yaslamış olan Yoongi'nin yanına çömeldikten sonra kucağındaki elini ellerimin arasına aldım. Şu an karşımdaki adam sevdiğim adam değildi. Ama yine de kötü hissediyordum. "Çok acıyor mu?" dedim eline bakmaya devam ederken.

"Neredeyim ben, Jimin? Kim bu adamlar? Benden ne istiyorlar?"

Jungkook alaycı bir tavırla "Hala bilmiyor musun?" dedi. "Mısır'dasın ve görünüşe göre kaçırıldın." Bu sefer "Sen ciddi misin?" bakışı atan ben olmuştum. Bunu açıklamaya gerek var mıydı? Yoongi'nin kaçırıldığı apaçık ortadaydı zaten.

"Ve şu gördüğün adamlar birer yarı tanrı, Percy Jackson olayı yani. Hani şu dükkandaki-"

"Tanrıların ne olduğunu biliyorum. Dükkan bana ait, unuttun mu?" Jungkook bunun karşılığında sessiz kalmakla yetindi. Ve sanırım dükkanın ona ait olduğunu unutmuştu sanırım.

"Onların dolandırıcı ya da başka bir şey olmadığını nasıl anladınız? Sıradan insanlara benziyorlar."

Kısa bir sessizlikten sonra Yoongi konuştuğunda Seth'in oğlunun yüzyıllar boyunca seçtiği kişinin böyle biri olup olamayacağını düşünmüştüm. Biraz daha zeki olmasını beklerdim ben.

"İnan bana, anlıyorsun." dedim iç çekerek.

Jungkook eliyle Hoseok'u göstererek "Beni öldürecekti." dedi. Neredeyse eğlenerek söylemişti bunu ama eğlenceden çok uzak bir konu olduğunu ikimiz de biliyorduk. Ya da ben fazla duygusaldım bu konuda, emin değildim.

Semi-Gods Among Us - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin