ⅩⅩⅤ. Bölüm: Antik Mısır'a Açılan Geçit

1.4K 170 94
                                    


Yoongi'nin ne demek istediğini anlayamamışsam da sorma fırsatı bulamamıştım. Çünkü kapılar açılmış, müzik durmuş ve salondaki herkes diz çökmüştü. Bu tabii ki de krallarını selamlamak içindi. Taehyung'un ihtişamlı görünüşü ve tüyler ürperten havasına şaşıracak değildim. O Horus'un oğlu ve Mısır'ın kralıydı. Daha azı beklenemezdi ondan.

''Üzerindekilerle tüm sülalemi kurtarabilirim.'' diye homurdanmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu. Taehyung, yürüyen bir altın madeni gibiydi- Kafasındaki kuş maskesi hariç.

Aynı anda da Yoongi'nin kolunu çekiştiriyordum eğilmesi için ama o hiç oralı olmamıştı. Zaman ve şartlar değişse bile değişmeyen şeyler vardı işte.

''Çok dikkat çekiyorsun.'' Yoongi güldü, ''Elbette çekeceğim. Ben Çölün Efendisi'yim.''

''Kralını selamla, Çölün Efendisi!''

Hoseok'un sesi kulaklarımda çınlamıştı. Zaten Taehyung'un adım sesleri dışında tek bir ses bile yoktu salonda. Bu kadar bağırmasına gerek var mıydı gerçekten?

''Cesaretin takdir edilesi, Sekhmet'in oğlu.''

Yoongi kim olduğunu hatırlatırcasına gülümseyerek konuştuğunda Hoseok'un yutkunduğunu fark etmiştim.

Yoongi'den korkuyordu; birbirlerini sevmeseler de geçmişte birçok kez aynı safta yer almışlardı- Ama Taehyung sevdiği kişiydi. Hangi taraf ağır basardı, bilemiyordum.

''Nerede olduğunu unutma, Yoongi.'' dedi Hoseok, bu kez sesi alçak ama gergindi. ''Tanrı çocuklarının önünde krala saygısızlık etmeye kalkışma. Bunu son yapışında ne olduğunu biliyorsun. Unutmuş olamazsın.''

Yoongi'nin gözleri bir anlığına renk değiştirmiş, saniyeler içinde eski haline dönmüştü. Gülümsemesi büyürken konuştu, ''Burada bir şeyleri unutan biri varsa o da sensin, Hoseok. Dikkatli olmanı beklerdim.''

''Sen...'' Hoseok sinirlenmiş olmalıydı ki ani bir hareketle mızrağını Yoongi'ye doğru savurdu. Bu kadar yakınımızda olduğu için ağlamak istiyordum. ''Kelimelerine dikkat et!''

Yoongi kolunu belime dolayarak beni diğer yana savurdu. Böyle bir anda beni düşünüyor olması hoştu... Sanırım.

''Yanlış yerde duruyorsun, eski dostum.''

''Bunu senden duymak istemiyorum.'' dedi Hoseok. Mızrağı küçüldü o geri çekildiğinde. Kendi evinde kavga çıkartmak onun gibi biri için sorun olmazdı ama Taehyung tam karşımızda, onaylamaz bakışlarla bizi izliyordu.

''İlk yaranı aldığın günden beri yanındayım. Benden başkasına güvendiğin her seferde düşmekten kurtaran da bendim seni.''

''Kardeşlerim,'' Koşar adım yanımıza gelen Mino neşeli tavrıyla araya girerek kolunu Hoseok'un omzuna attı. ''Böyle bir günde kavga etmek uygun olmaz, değil mi? Bizi örnek alan küçük kardeşlerimiz burada.''

Arkasından sallanarak gelen adamı gördüğümde gülmemek için ağzımı kapattım. Mino'nun bile baş edemediği şeylerin olduğunu görmek şaşırtıcı ama komikti.

''Jimin!''

Jungkook ona engel olmaya çalışan bir grup askeri umursamadan yanıma yaklaşmaya çalışıyordu. Başarılı olduğunu söyleyemezdim. Ona doğru adım atmak istediğimde Yoongi tarafından durduruldum. ''Burada kal, Jimin.''

''Ne yaptığını sanıyorsun sen?'' Yönümü tam aksi yöne, hala kapı girişinde bizi izleyen Taehyung'a çevirdim. Bir yarı tanrıya ilk kafa tutuşum olmayacaktı. Nerede, ne durumda olduğumuz da önemli değildi. Sadece... Yoongi'nin güçlerinin tamamını geri kazanmış olmasını diliyordum.

Semi-Gods Among Us - YoonminΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα