Bölüm 15

369 17 6
                                    

Amsterdam döndükten sonra bir nevi kendime gelmek için kendime fırsat tanımıştım. Herkesten kendimi arındırıp yeni yıla öyle girmek istiyordum. Kendimi seviyordum ve beni benim kadar kimse sevemezdi ve buna ihtiyacım da yoktu. Birine ihtiyacım olmaması beni mutlu ediyordu. Ama bazen de yalnızlık içimi ele geçirince beni kurtarıcak bir ele bakıyor oluyordum. Bunun bir önemi yoktu ama sonuç olarak ne kadar beni kurtarıcak bir el arıyor olsamda her defasında kendi kendime başa çıkıyordum ve buda beni daha güçlü kılıyordu. Oturduğum odamdan çıkıp mutfağa gittim.

Kendime yemek yapmak için buzdolabına baktım.

Yeni yıla birkaç gün kalmıştı. Bu birkaç haftada Akınla Sinem ayrılmıştı ve Akın kendi gece hayatlarına dönmüştü. Artık kiminle ne yapıyor bilemem. Eğleniyor gibi gözüküyordu. Azrayla ve Mertle de konuşmak içimden gelmiyordu.

Tavuğu çıkarttım. Harmanlayıp fırın poşetinin içine koydum ve direk fırına attım. Zamanlayıcı kurup mutfaktan çıktım.

Salona gidip televizyon açtım. Annemle babam işteydi bende bugün okula gitmek istememiştim. Okulda bir seminer vardı ve gün zaten boş geçicekti. Evde kendi kendime ders çalışmam daha mantıklıydı ki zaten bu saate kadar sessizlik eşliğinde ders çalışıyordum.

Okulumuzun çok fazla etkinliği vardı ve yıl başında da bir parti düzenliceklerdi. Bu aralar fazla partiye falan gitmiş gibi görünebilirim ama ben partileri ve kalabalık ortamları sevmediğim için genelde gitmezdim. Geçenlerde neden gittiğimi yada kim için gittiğimi hala sorguluyorum kendi kendime bazen. Değmezdi.

Kapım çaldı.

Kapıyı açtığımda çiçek sepetinden biri bir şey yollamıştı. Ne alaka?

Getiren kişiye teşekkür edip kapıyı kapattım. Elimdeki çikolataları alıp masaya koydum.

Nota baktım.

İrem Aydını yemeğe çıkarma şerefini bana bahşeder misiniz?
-Alphan

Bir dakika. Ne...

Bu Alphan ne peşinde yine. Beni sadece ve sadece yemek yemek için çağırıyordur umarım. Kabul etsem ve beraber bir yemek yesek bir şey olmazdı tabi ki ama ben istemiyordum yani. Neden isteyeyim.

Odama çıkıp telefonumu aldım. Alphanın numarasını bulmam lazımdı. Aptal bende var sanıyor herhalde ki yazmamış.

Azrada falan yoktur diye ben direk Rüzgarı(akının en yakın arkadaşı) aradım.
Açmadı.

Bende direk Akını mı arasam diye düşündüm ama tam o sırada Rüzgar geri aradı beni.

"Alo"
"Efendim"
"Alphanın numarası lazım bana. Sende varsa verebilir misin?"
"Bir dakika, Alphan mı? O ne alaka şimdi."
"Numarası sende var mı?"
"Neden istiyorsun"
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum."
"Kızım ne yapıcaksın numarasıyla söyle işte"
"Sen niye hesap sormaya başladın bana"
"Merak ettim sadece"
"Son kez sorucam. Numarası sende var mı"
"Veriyorum"
"Teşekkür ederim"

Rüzgar numarayı verdi ve tekrar teşekkür edip telefonu kapattım.

Bundan çok yüksek ihtimalle Akının haberi olucaktır ama umrumda değil sonuç olarak.

Alphanı aramak yerine mesaj attım.

İrem- dışarı çıkma havamda değilim kusura bakma.

Alphan- bizim evde de yiyebiliriz istersen:)

İrem- hiç sanmıyorum:)

Telefonumu bırakıp biraz uyudum. Fırının alarm sesiyle uyandım ve tavuğuma baktım. Pişmiş gözüküyordu. Onu çıkarttım ve masaya koydum. Tek başıma yemek yemeye başladım.

Buz kraliçesi Où les histoires vivent. Découvrez maintenant