Bölüm 4

606 18 2
                                    

Medya= Akınların evi

Şöyle bir ayrıntıyı ekleyeyim. Bizimkiler 10. sınıftalar ama hazırlık sınıfı da okudukları için, başka okullarda yaşıtları 11. sınıfta.

Başlayalım bakalım <3

Pazar sabah uyandım ve Aslı teyzelerle beraber onların her Pazar günü yaptığı ailecek kahvaltı merasimine katıldım. Okuldan,işlerden konuşmuşlardı Akınla bende sadece onları dinlemekle yetinmiştim. Odama gidip bavulumu düzenledim. Annemler bugün dönüyorlardı. Saat 2 gibi Aslı teyze ve Kerem amcayla vedalaşıp eve gittim. Sonra da annemler geldi zaten. Pazar günüm sıkıcı ve monoton geçti devamında.

Okulumuz artık serbest kıyafetti. Aslında hep serbestti ama ilk bir ay herkes okul formasıyla gelmişti.

Üzerimi giydim sarı saçlarımı bu sefer düzleştirdim ve evden çıktım

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

Üzerimi giydim sarı saçlarımı bu sefer düzleştirdim ve evden çıktım. Yürüyerek okula vardım. Bahçeden içeri girdim ve etrafa baktım. Okulun sürtük kızları olayı abartmıştı. Serbest kıyafetle okula değil baloya gidiyorlardı resmen. İçeri yürüdüm. İlk 4 ders normal geçmişti. Öğleden sonra Beden dersimiz vardı. Bende çantamı soyunma odasına koydum, üzerime şort ve t-shirt giydim. Çıktığımda voleybol oynayanların yanına gidip onlarla oynamaya başladım. Voleybolda iyiydim. Etrafa bakındım bir ara. Akın basketbol oynuyordu takım arkadaşlarıyla beraber. Sinem ve Damla da etrafta görünmüyorlardı. Acaba yine ne hainlik peşindeler diye düşündüm. Ders bittiğinde herkesin telefonuna mesaj geldi. Benim telefonum soyunma odasındaki çantamdaydı. Herkes birbirine bakıp "aaaa", "bu gerçek mi", "inanmıyorum" gibi şeyler söylüyorlardı. Bende birinin yanına gidip neyden bahsettiklerine bakmaya çalıştım. "Ne olmuş" dedim. Kısa saçlı kız "Mesajı sen yollamadın mı? Akın evlatlıkmış" dedi bende anlamamış gibi baktım o sırada Rüzgar telefondan Akına gösterdi ve Akının ekrandaki gözleri hemen beni buldu. Kızgın kızgın bana bakıyordu.

Bana doğru hızlı adımlarla geldi ve beni duvara itti. Kolumdan tutup beni sarstı. "Sen nasıl benim özelimi başkalarına söylersin!" Bana haykırıyordu. Tüm saha bize bakıyordu. "Ne kadar salakmışım" dedi ve sarsmaya devam etti beni.

"Söyle, Söyle neden yaptın. Ha, Neden" dedi sonra cevap verme fırsatı bırakmadan "SÖYLE" diye bağırdı.

"ben yapmadım" dedim kısık sesle

"SÖYLESENE" diye bağırdı yeniden. "Bana doğruyu söyle. Neden yaptın" haykırıyordu. Sinir küpü gibiydi.

"Akın bırak beni" diye ittirdim onu ve sahadan çıkmak için yürümeye başladım ama izin vermedi ve tekrardan kolumu tutttu.

"Sen varya Sen. Pisliğin tekisin. Kimseyi düşünmeyen, umursamayan ve bunun bir halt olduğunu zanneden bir salaksın. Zor görünüp erkekleri peşinden sürüklemeye çalışan yaptığı her hareket numara olan sahte bir kızsın."

Desibeli çok yüksek bir şekilde bağırarak konuşuyordu.

"Akın sonra konuşalım" dedim ve yürümeye çalıştım ama sadece çalıştım çünkü beni bırakmadı.

Buz kraliçesi Où les histoires vivent. Découvrez maintenant