Bölüm 13

387 14 14
                                    

Evett başlayalım bakalım <3

Hikayeme yorum atmanız beni çok mutlu ediyor hepsini okuyorum. Okurken de baya eğleniyorum. Teşekkür ederim

Tuvalette kendi kendime bir konuşma yapmıştım. Azra ve Mertte kapıda beni bekliyorlardı. Uzun süre sonra dışarı çıktım.

"İyi misin" diye sordu Mert omzuma dokunarak.

"Duvarlar geri döndü" dedim ve yürümeye başladım onlar da peşimden geliyorlardı.

Üstümdeki bu salak şeyden kurtulmam lazımdı. Dolabımdan okulda bulundurduğum yedek kıyafetleri aldım.

"İrem ne oluyor anlatacak mısın" dedi Azra.

Onun için durdum ve "sen sınıfa geç anlatırım" dedim ve alt kata soyunma odasına gittim.

Üstümü değiştirdim ve saçlarımı açtım. Aynada kendime baktım. Böyle kesinlikle daha güzeldim.

 Böyle kesinlikle daha güzeldim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sınıfa doğru yürümeye başladım. Kapıyı çalıp içeri girdim. Herkes bana bakıyordu. Akın da bana bakıyordu bende ona bakıp pis bir şekilde sırıtıp göz kırptım. Ben sandığından daha güçlüydüm. Ağlayıp, zırlayacağımı zannediyorsa daha çok beklerdi.

Ben İrem Aydın. Hayatında tanıyabileceği en soğuk insandım. Her zaman böyle kalacaktım onun gözünde.

Yerime oturdum. Azra yanımdaydı. Kusa süre sonra ders bitti zaten. Azra bana dönüp bir açıklama bekliyordu. Bende ayağı kalktım ve bağırarak tüm sınıf duysun diye konuşmaya başladım. "Şöyle ki, bir yanlış anlaşılma oldu. Bunu düzeltelim. Bazıları bir şey zannetmesin" derken Akına bakıyordum. Sineme de bakıyordum aynı şekilde. Sırıtıyordu ama benim bu halim sinirini bozmuş gibiydi. Ona küçümser bakışlar attım. Gülümsedim. Azra bana bir anlam vermeye çalışıyordu. Ama ben bile kendimi anlamıyorken o nasıl anlayabilirdi ki zaten.

Daha fazla bu saçmalığı uzatmadan eski halime döndüğüm için mutluydum. Kendimi çok seviyordum ve bu yüzden üzmek istemiyordum. Kendimi koşulsuz şartız, bir erkeğin beni sevebileceğinden kat ve kat daha çok seviyordum. Çirkin de olsam 20 kiloda alsam hep sevecektim de. Kendimi her ne olursa olsun sevecektim. Ve biliyordum ki bu dünyada biri beni, bu dünyadaki her şeyden ve herkesten daha çok seviyor. Kendim.

Akın bana bunu veremezdi. Güzelliğim olmasa yüzüne dönüp bakmazdı bile. Sadece her erkek gibi kaçan kovalanır politikasını uyguluyordu belkide. Şimdi ise onu asıl seven kişinin farkına vardı ve onunla çıkıyor. Gerçi sinemin Akını sırf popüler olduğu için seviyor olduğunu görebiliyordum. Ama Akın neden Sinemle beraberdi tahmin edemiyordum.

Öğle teneffüsünde Akın ve tayfası sınıfta doğruluk mu cesaretlilik mi  oynuyorlardı. Alphan ve Yavuz da gelmişti. Ben kantine inmediğim için sınıfta oturuyordum. Dışarıda yağmur yağıyordu bende camın yanına gittim ve ayakta pencereye yaslandım. Yağmuru izliyordum. Onlar da en köşedeki masalardaydılar. Normal bir şekilde oynadılar. Normal dediğim, onlara göre normal.

Onları dinlemiyordum ama aynı sınıfta olduğumuz için sesleri geliyordu ve sağır olmadığım için yada kulaklarımı tıkamadığım için duyuyordum yani. Göz değilki bu istediğini gör istemediğini görme.

"Birileri de çıksa da rahatça oynasak" dedi Sinem. Arkamda kalıyorlardı. Önüme döndüm ve Sineme baktım. Gülümsedim.

Ben gülünce onun siniri bozuluyordu.

Bitch face

"Açıkcası, umrumda değilsiniz" dedim ve göz devirdim. Aslında sıkılmıştım ve birazdan çıkabilirdim ama şimdi asla çıkmayacaktım sınıftan. İnat olsun diye. En sevdiğim.

"Kesin öy..." diye konuşmaya başladı Sinem. Ama akın onu durdurdu. "Yeter" dedi çok sakin bir sesle. Sinemde sustu. İnanamıyorum. Salak bu kız. Sırf biri onun susmasını istediği için sustu. Allahım bazı kızlar neden böyle.

Yağmura bakmaya devam ettim. Azalmıştı ve çiselemeye başlamıştı. 

Arkamda birini hissettiğimde önümü döndüm. Alphan dibimde duruyordu. Ellerini belime koyup dönmeme yardım etmişti. Belimdeki elleriyle beni kendine yaklaştırdı. "Selam güzellik" dedi bana. Elimi göğsüne koyup onu hafif iteledim. "Selam" dedim ve gülümsedim.

"O geceden sonra hiç görüşmedik" dedi bana.
Onu öpeceğimi zannedip öpmediğim geceden bahsediyordu.

"Evet öyle oldu" dedim bende ve ellerinden kurtulmak için onu ittim ve uzaklaştım.

Ellerini yukarı kaldırdı. "Suçsuzum" dedi ve güldü. "Ellerim sana dokunmak istedi" dedi. Bu benimle flört mu etmeye çalışıyordu acaba.

Akına göz ucuyla baktığımda beni kıskandığını gördüm. Bu beni sevindirmişti. İnsanları kıskandırmayı seviyordum.  Bunun nedeni ise eskiden çok kıskanç biriydim. Her şeyi ve herkesi kıskanıyordum. Tabi Sonradan anladım aslında kıskanan değil kıskanılan kişi olabileceğimi.

"Sorun değil ama yani sonuçta fazla yakın davranıyorsun" dedim ona. Aynı zamanda gülümsüyordum. Gülümsemem Etkileyiciydi.

"Peki. Sen isteyene kadar dokunmam" dedi ve yanıma gelip benimle beraber yağmuru izlemeye başladı. Ben Ona bakıyordum. Yüzüne baktım. Mükemmel bir burnu ve uyumlu yüz hatları vardı. Mavi gözleri ve açık kahverengi saçları vardı. Çok yakışıklıydı gerçekten. Ama boştu. İçi, kalbi bomboştu.

Benimle ilgilenen erkeklerden biriydi sadece benim için.

Ortaokuldayken 4 yıl birini platonik sevmiştim. Şu an farklı okullardayız ve benim bu halime görse o kadar pişman olurki o zamanlar beni reddettiğine. Platonik olarak sevmiştim ve ilk ve şimdilik son aşkımdı. Sevenlere sonsuza kadar saygım vardı bu yüzden. Çünkü biliyordum ki sevdiğin kişi sana ufacık bir şey bile yapsa sen o yaptığı şeyin altında bir sürü şey çıkartıp ona tekrar tekrar aşık olurdun.

Okul bitince eve yürüdüm ve gayet güzel bir duş alıp ödev yaptım. Sınav haftasına giriyorduk çünkü. Çalışmam lazımdı. Başarılı ve güzel bir kız olmak kolay iş değildi.

Bundan sonra 2-3 günde bir bölüm atıyorum. Umarım beğeniyorsunuzdur. Gerçi buraları okuyan birisi olduğundan da emin değilim ya Neyse.

Öptüm.

Buz kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin