Bölüm 7

517 20 4
                                    

Yaklaşık 1 haftadır okulda kimseyle konuşmuyor, göz teması kurmuyordum. Akından olabildiğince uzak yerlerde dolanıyordum. Öyle olacak ki bu bir haftadır yan yana bile bir yerden geçmedik. Ama ne olursa olsun. Ne kadar uzak kalsamda hala onu düşünüyordum. Bu evlatlık mevzusunda bana hakaretler etmesini ve benim yaptığımı düşünmesini. Bu arada hala kimin neden yaptığı ortaya çıkmamıştı. Azrayla ve Mertle de konuşmuyordum. Yanıma birkaç kez gelmişlerdi ama onlardan da hep bir bahane bulup uzaklaşmıştım. Sadece şu gezi işine odaklanmıştım. Kafeleri, otelleri, mekanları, müzeleri arıyordum ve bilgi alıyordum. Şehri ve rengi çoktan seçmiştim bile. Bir tane taslak 1 haftalık program oluşturdum ve müdüre götürdüm. "İrem bu yerler çok güzel. Şimdi bunu bir davetiye ve izin kağıdı haline getirip öğrencilere dağıtacağız" dedi. Bende eve gidince hazırlayıp okulda çıkarttıracağımı ve sonrada herkese dağıtabileceğimi söyledim.

Okul günüm yalnız geçmişti. Geçmesi gerektiği gibi. Böyle olmalıydı. Böyle olmak zorundaydı. Tek başıma olmak zorundaydım. Eve gittiğimde üzerimi değiştirdim ve evimize yakın bir yerdeki parka gittim. Bir tane çardak vardı ve bende oraya oturdum.

Getirdiğim tüm kağıtları, Kalemleri masanın üzerine koyduk ve kuru olmasına dikkat ederek oturdum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Getirdiğim tüm kağıtları, Kalemleri masanın üzerine koyduk ve kuru olmasına dikkat ederek oturdum. Rüzgardan dolayı saçlarım uçuşuyordu ve hava serindi. Yani çok güzel bir ortam vardı. Eşyalarımı çıkartıp programı düzenledim. Gezinin rengini Gri olarak seçmiştim çünkü ben insanların siyah ve beyazdan ibaret olduklarını düşünmüyordum. Herkes griydi benim gözümde ve bu yüzden en sevdiğim renk de griydi. Düşündüğümde gri rengine en uyumlu şehirin Amsterdam olabileceğini düşündüm. Çünkü orası soğuk daha doğrusu çok yağışlı bir bölgeydi. Yılın her ayı bol bol yağmur yağıyordu ve gökyüzü hep bulutluydu, hep griydi. Mesela biz geçen yıl Haziran ayında gitmemize rağmen montla dolaşıyorduk orada. Hep gri ve kasvetli bir gökyüzü vardı orada. İnsanların aksine benim çok sevdiğim. Bu yüzden orayı seçmiştim. Şehir merkezinde her şey dahil bir otel buldum. Tam 6 günlük bir program ayarladım. Tam aralık ayının başında gidecektik yani daha 1 ayımız vardı. Ama müdür erkenden velilere bilgi vermek istedi. Zaten herkesin vizesi olduğu için sorun yoktu. Oda herhalde 1-2 güne velilere gönderirdi. Sınıfta herkesin dört gözle beklediği bu yılki gezi işi de tamamdı.

Cumartesi günü sabahına uyandım. Kendime kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Güzel yemek yapan ama fazla çeşit bilmeyen biriydim. Kendime tost yaptım ve yedim. Sonra biraz spor yapmaya karar verdim ve spor yaptım. Biraz ders çalıştım. Dans ettim. Telefona ve televizyona baktım. Sitenin içinde Fox'u gezdirdim. Fox benim köpeğimdi. Ona ne kadar 'benim' kelimesini kullanmak istemesemde öyleydi. Aitlik. Bir yere, bir şeye ait olmak, onun olmak çok saçma geliyor kulağıma.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Buz kraliçesi Where stories live. Discover now