Bölüm 17

282 11 3
                                    

İremin ağzından:
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Başımda annem ve polisler vardı. Annem uyandığımı görünce hemen yanıma geldi.

"Anne...babam..." diye başlıyorken annem beni durdurdu.

"Evde konuşuruz bu konuyu. Sen iyi misin birtanem. Çok korkuttun beni" dedi bana ve başımı öptü.

"İyiyim" dedim.

Polis bana olayın bir soygun olduğunu üstümde bir şey bulamayınca aralık ayında sokakta baygın bıraktıklarından dolayı hipotermi geçirdiğimi söyledi. Benim de ifademi aldılar ve gittiler zaten sonrasında. Sadece beni soymak için neden bayılttıklarını ve çantası bile olmayan birini neden soymaya çalıştıklarını anlamamıştım çok saçmaydı yani.

Polisler çıktıktan sonra Annem odada uyuyakalmıştı. Etrafımı inceledim. Önümde bir televizyon. Bir yanımda büyük bir koltuk ve kaşısında el yıkama yeri. Diğer yanımda küçük tekli bir koltuk. Herhalde fazla uzun kalmazdım burada. Saat öğlen gibiydi zaten.
İçeri bir hemşire girdi serumumu kontrol etmek için. Annemde uyandı o sırada. Serumu kolumdan çıkardı ve "sizi son bir kez kontrol edelim ondan sonra gidebilirsiniz" dedi ve gözlerime falan baktı.

İşi bitince Annemle beraber odadan çıktı. Dışarda başka bir şey konuşuyorlardı. Kapı açıldığında Azranın gelebileceğini tahmin bile etmemiştim.

"İrem iyisin dimi çok korktum senin için" dedi bana. Anlamamıştım.

"Azra senin nerden haberin oldu" diye sordum ona. "Akın söyledi" dedi bana. Al işte bir o eksikti gerçekten.

O beyinsiz Akına asla anlam veremiyordum ve ona kızgındım. İki de bir bir şey olduğunda onu aramam için ısrar eden o, en çok ihtiyacım olduğum zamanda yoktu. Bana bunu açıklayamazdı. Açıklamasını da istemiyordum.

"Burda mı" diye sordum.

"Kapıda, istemezsin diye gelmiyor içeri ama inan bana oda senin için çok endişelendi" dedi.

"Tamam Azracım. Teşekkür ederim buraya kadar geldiğin için. İyiyim ben zaten birazdan eve gideceğiz" dedim ve ona söyleyecek bir şey bırakmadım buda onun çıkmasını sağladı.

Tabiki buz kalpli biri olabilirim ama asla aptal değilim. Bana değer veren birini kendimden zorla soğutacak değildim.

Akını da bu düşünceli davranışından dolayı tebrik ediyoru...

Akın içeri girdi.

Bana bakıyordu. Gerçekten de kötü görünüyordu. Bense duygularımı dışa vurmuyordum. Babamın yaptıklarından dolayı ne hissettiğimi.

"İrem" devamını getirmedi. Sanki sadece iyi olduğuma bakmak için girmiş gibiydi. Bu çocuğun bana aşık olduğunu düşünmeye başlicaktım eğer beni dün gece o halde yalnız bırakmış olmasaydı.

"İyiyim, sen sormadan" dedim ve başka yöne bakmaya başladım. Dışarı çıksın diye artık.

"Sevindim" dedi. Ona soğuk yapmamdan nefret ettiğini biliyordum. Kızların ona soğuk yapmasını asla kaldıramazdı Akın. Egosunu parçalardı. Zaten benden başka da çok nadir bir kız onu terslerdi ya neyse.

Bana doğru yaklaştı.

"Kendimi savunmayacağım" dedi bana. En mantıklısı buydu onun durumunda olan biri için zaten.

"Sevindim" dedim bende onun dediği gibi.

Onu bu halde bırakmak için haklı sebeblerim vardı. Akın ne kadar üzgün ve kalbi kırık bir halde olsa da bende öyleydim. Bende...

Buz kraliçesi Where stories live. Discover now