Bölüm 6

514 22 2
                                    

Ertesi gün okula gitmek istemiyordum ama zorla da olsa kendimi toparlayıp hazırlanmaya başlamıştım.

Ertesi gün okula gitmek istemiyordum ama zorla da olsa kendimi toparlayıp hazırlanmaya başlamıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Krem rengi eşofman takımını giydim ve yüzüme de hiç bir şey sürmedim. Okula yürüyerek gitmek yerine taksiye bindim zaten yakın mesafeydi. Uzun sürmeden okula varmıştım. Bizim kata çıkıp masama oturdum. Başım dünden beri acayip çok ağrıyordu. İçki içmemiştim sadece geceden beri fazla düşünüyordum. Uyuyamamıştım düşüncelerim izin vermemişti. Beynim yorulmuştu. İlk 2 ders Coğrafyaydı. Sıkıntıdan ölmek, bitmek üzereydim. Hem uykum geliyor, hem başım ağrıyordu. Göz kapaklarımı zar zor açık tutuyordum. Birden biri kapıyı çaldı ve içeri girdi. Bir öğrenci.

"Hocam müdür İrem Aydını çağırıyormuş" dedi ve bana baktı bende yavaşça ayağı kalktım ve sınıfın kapısına doğru yürüdüm. Akın bana meraklı bir şekilde bakıyordu ama ben gözlerimi açamıyordum bile.

Müdürün odasına girdim. "Hoşgeldin İrem" dedi ve oturmam için sandalyesini göstererek. "Efendim" dedim bende. Gözlüğünü gözünden çıkardı ve bana bir kağıt uzattı.

"Şimdi biliyorsun ki her yıl her sınıfı renklere ayırıp geziye götürüyoruz. Ve bu yılki 10. Sınıfların gezisini ve rengini senin belirlemeni, ayarlamanı istiyoruz" dedi bana.

Bizim okulda böyle bir durum vardı her yıl her dönem bir renk seçerdi ve o rengin gezisine giderdik. Pembe gezi,mavi gezi, bordo gezi....
Bu gezi toplam 1 hafta sürerdi. Avrupada bir yere giderdik ve ora hakkında bilgiler öğrenirdik. Orada kalacağımız son gece ise bir parti düzenler ve herkes o gezinin renginde giyinirdi. Okuldaki herkes çok severdi bu gezileri. Aralık ayını iple çekerlerdi. Ben hariç. Çünkü tarihten nefret ettiğim için gezinin çoğu sıkıcı geçiyordu benim için. Arkadaşlarımla eğlenmek zaten imkansızdı çünkü benim arkadaşım yoktu. Ama bu sefer ben düzenleyeceğim için her şeyi kendime göre. Kendi zevkime göre düzenleyebilirdim. Müdür ve müdür yardımcısı zevkimi beğeniyorlardı. Bu yüzden bu yıl bana vermişlerdi. Eğlenceli gibi görünüyordu.

"Tabi ayarlarım" dedim ve elimdeki şartların yazdığı kağıtla beraber odadan çıktım. Kaldığımız Otelden yiyeceğimiz yemek yerlerine kadar ben ayarlayacaktım. Zor olacak gibiydi. Daha zoru hangi rengi ve o renge uygun şehri seçmekti. Neyse bunları yapmayı 1-2 gün erteleyebilirdim. Tam 2 hafta sonra programı ayarlamış olmalıydım. Bitkin adımlarla koridorda yürüyordum. Giray hoca beni durdurdu. "Kızım şu kağıtları sekreterliğe götürür müsün?" Dedi ve elime birkaç kağıt tutuşturup yürümeye devam etti. Hayat resmen bana oyun oynuyordu. Yorgunluktan bitmiştim ve girişteki sekreterlik odasına inecektim birde. Sıkıntıyla iç geçirdim ve ağır adımlarla merdivenlere doğru yürüdüm. Sekreterliğe dosyaları bırakıp dışarı çıktım. Girişteki koridorun oradaki saate baktığımda dersin bitmesine 10 dakika vardı. Bende 2 kat yukarı çıkmak yerine aşağı inip spor salonunun oraya gittim. Basketbol sahasının yukarısında oturup izleyebileceğimiz yerler vardı. Bu saatte kimse buraya gelmezdi. Ve boş olduğu içinde soğuk bir yerdi. Bende onların en arkasındaki yere oturdum ve kapüşonlumu kafama geçirdim. Ellerimi içine soktum ve ellerimi göğsümde bağladım Kafamı omzuma doğru eğerek gözlerimi kapatıp uyumaya karar verdim.

Üstümde bir sıcaklık hissettim ama gözlerimi açamayacak kadar yorgundum. Motor sesi duyuyordum. Gözlerimi açmaya çalıştım ama çok yorgunlardı. Kısık kısık etrafa bakıyordum. İçi Siyah deri olan bir arabanın içindeydim. Nasıl yani. Kaçırılıyor muydum?

Oturu pozisyona geldim ve elimi başıma götürdüm. Saçlarım dağılmıştı. Aynadan şöför koltuğundaki kişiye baktığımda Akını gördüm.

"Bir açıklama bekliyorum" dedim ona.

Sinirli sinirli bakıyordum. Bana bu kadar yakın davranmasına katlanamıyordum. Onunla aynı arabada olmaktan da rahatsızdım. Onun yüzünden bu kadar yorgun olmam da normal değildi. Bana bunu yapamazdı. Yapmasına izin veremezdim.

"Spor salonunda uyumakta neyin nesi?" Diye güldü ama ben hala sinirliydim. Anlamış olacak ki gülmeyi bırakıp devam etti. "Okul bittiğinde antrenman için sahaya gittim, bir baktım biri arkada uyuyor. Sonra sen olduğunu anladığımda bende seni evine bırakmak için arabaya bindirdim." dedi bende salak gibi ona bakmaya devam ettim.

"Beni kucağına mı aldın" diye sordum. Yani çok mantıksız bir soruydu ama kafam yerinde değildi galiba.

"Yok kızım seni buraya ışınladım" dedi. "Bir de zekiyim diye ortada dolaşıyorsun" diye söylendi kısık sesle. "Asıl sana söylemeliyiz bunu. Daha düne kadar benden nefret ediyordun. Şimdi beni eve bırakmakta nerden çıktı" dedim sinirle.

"Senden nefret ettiğimi kim söyledi"

Yine aynısını yapıyordu. Yine konuyu çarpıtıyor ve kafamı karıştırıyordu.

"Bana bunu yapamazsın. Senin böyle bir şeye hakkın yok. Arabayı durdur lütfen" diye bağırdım ona. Kapılar kilitliydi ve açmaya çalışıyordum. "Ne yapıyorum ben sana, saçmalama da düzgünce otur işte" dedi Akın
"Sen bana emir veremezsin." Dedim ve camı açıp "imdat" diye bağırdım.

Hemen camı kapattı ve arabayı kenara çekti, durdurdu. sinirli bir şekilde gözlerime baktı. "Kızım delirdin mi ne oluyor sana" diye bağırdı bana.

"Kafamı karıştırıyorsun. Kafamı ele geçiriyorsun sanki ve senin böyle bir şey yapmaya hakkın yok. Anlıyor musun beni. Senin benim kafamda olmaya hakkın yok" diye bağırdım ona. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Soğuk bir hava vardı. En sevdiğim. Biraz kendime gelmek için olduğum yerde öylece durdum ve hava aldım. Akın geri gelmem için beni arabada bekliyordu. Dediklerimden dolayı afallamış gibiydi. Sahil yolundaydık ve benim çantam okulda kalmıştı yani yanımda para yoktu. Bu fark ettiğimde Akının arabasına geri bindim ve tek kelime bile etmeyerek yola devam ettik.

Beni sitenin girişinde bıraktı. "Teşekkür ederim" dedim ona sert ve mesafeli bir şeklide.

Artık duvarlarımı daha da kalınlaştırma vakti gelmişti ve ben bundan sonra bir daha kimsenin benim üzerimde bu kadar ileriye gitmesine izin vermeyecektim.

Sizce İrem kendini Akından uzak tutmayı başarabilecek mi?

Eğer başarabilseydi şu an bu hikayeyi okuyor olmazdık değil mi?

Buz kraliçesi Where stories live. Discover now