Bölüm 3.💙

535 451 33
                                    

~Ayla Işık'ın anlatımıyla~

Küçüklüğümde beri birçok insandan, bir çok evden,birçok geceden ve gündüzden korkmuştum. Birçok kez korkudan ellerim, kalbim, ve ruhum titremişti. Her korktuğumda kaçardım. Mesela bir insan beni korkutuyorsa ve o insan hayatımda olmaya devam etse bile o insanın gözünün içine bakamazdım. Bİr yol eğer ürkütüyorsa o yol benim için silinirdi. Her korktuğumda Açelya yanımda olurdu. O benim tanıdığım en güçlü kadın olmuştu. 

Sabah uyandığım gibi telefonumu elime almıştım. Uyandığımda benden önce Aslan mesaj atmıştı. Mesaja tıkladığımda, o sıra sırıttığımın farkında bile değildim.
Aslan : Günaydın hanımefendi. Nasılsın?
Siz: Günaydın Aslan. İyiyim sen nasılsın?

Mesaj gitti, çevrimiçi, mesaj okundu ve yazıyor. Benim yazmağımı mı bekliyordu acaba?

Aslan : Ben de iyiyim. Yeni mi uyandın?
Siz: Evet, yeni uyandım.
Aslan : o zaman git kahvaltı yap, sonra konuşuruz
Siz: Tamam.

Telefonumu yatağımın üzerine bırakıp ayağa kalktım. Aniden kalktığım için gözlerim kararmıştı. Aynanın karşına geçtiğimde "Günaydın been" demiştim. Enerjik olduğumda böyle yapıyordum. Annem odamın karşısına geçip "Oo birilerinin neşesi yerinde bakıyorum? Hadi in aşağıya, sana kahvaltı hazırladım. "Anne ben sabahları birşeyler yemediğimi iyi biliyorsun. Boşuna hazırlamışsın kraliçem. Çay içip dışarı çıkarım." Annemin yanağından öpüb mutfaka doğru geçtim.Annem de arkamdan geliyordu. "Zaten bir sen, bir de Açelya kahvaltı yapmıyorsunuz. Kızım olur mu öyle şey ya? Kahvaltı çok önemli bir öğün" dediğinde kendime çay koyuyordum.  "Hem sen son zamanlarda pek meraklısın dışarı çıkmaya? Sürekli Açelyayla bir işler karıştırıyorsunuz sanki." Çayımı elime alıp masaya geçtim. "Yok anne ya, biz işte. Aynı herşey. Açelyayla da bir işler çevirmiyoruz ayrıca. Sabah-sabah sorgu-sual ateşine yakalandım resmen." dedim masadan kurabiye alarak. Çayımdan da iki yudum alıp telefonumu almak için odama gittim.

Telefonumu elime alıp Açelyayı aradım. Kesin uyuyordu. Saat neredeyse on iki olacaktı. Birinci arayışımda açmamıştı. Tekrar aradığımda açtı. "Ayla, tatlım daha gözümü açmadım bile. Neden yani? Neden?" Açelya sabah-sabah isyan bayraklarını kaldırmıştı belli ki. "Uyan baby, uyan. Dışarı çıkıyoruz." Kesin delirecekti. "mesaj alınmıştır, kapat." dediği gibi suratına kapattım. Dolabımı açıp ne giyineceğimi düşünüyordum.

Gül pembe renginde kareli elbise ve beyaz spor ayakkabılarımı giyinmiştim. WhatsApp'a girip Aslana mesaj attım.
Siz: Aslan, ne yapıyorsun? Çıkıyor musunuz dışarı? Biz Açiyle çıkıyoruz.
Aslan hemen çevrimiçi olmuştu.

Aslan : Biz de çıkıyorduk zaten. Şu evden biraz öteler sessizlik. Ağaçlık falan var ya oraya gidiyoruz. Açelya Yiğite söylemiş. Ben de birlikte olalım diye düşündüm.
Siz: çok iyi. Tamam o zaman ben çıkıyorum.

Salona geçip anneme haber edecektim. "Anne, ben çıkıyorum. Açelya geliyor." Annem yanıma gelip bana uzun uzun baktı. "Tamam kızım, çok güzel olmuşsun bu arada" dedi. Kapıyı açıp çıktım. Açelya da gelmişti. O da  küçük çiçekli omuzları açık vücudunu saran bir bluz, siyah kot şort giyinmişti. "Hanımefendi, bu ne güzellik?" Açelyanın koluna girip, yürümeye başladık. "Asıl o sizin güzelliğiniz hanımefendi" gülerek söyledi. Telefonum çalıyordu. Ekrana baktığımda Aslanın aradığını gördüm. "Güzelim neredesiniz? Biz voleybol sahası tarafındayız, sizin oturduğunuz yerde. Gelin de öyle gidelim" dedi. "Tamam bizde oraya geliyoruz." Telefonu nedense direkt suratına kapatmıştım. Açelya bana bakıp "Kızım neden telefonu çocuğun suratına kapattın direkt? Küfür de etseydin birde?" Sert mi olmuştu acaba böyle? "Yok ya, öyle yapmak istememiştim. Geldik zaten."

Hayaller Limanı Where stories live. Discover now