Bölüm 6. 💙

386 359 41
                                    

19 Eylül pazartesi

Telefonumun arama sesiyle elime almıştım. Gözüm kapalı bir şekilde telefonu açtım. "Ya sabah sabah ne oldu?" Dedim. Gülme sesi geldikten sonra ekrana baktığımda Yiğit'in aradığını gördüm. "Sabah-sabah bu ne atar, bu ne sinir hanımefendi?" Dediğinde ben de gülüyordum. "Bir şey olmadı değil mi?" Dediğim sırada kapı çalıyordu. Annem duymuyordu galiba. Yiğit öylesine aradığını bugün gideceği için parka gelmemi söyledi. Kabul ettikten sonra telefonu kapatıp kapıyı açmak için odamdan çıktım. Kapıyı açtığımda Ayla kapıdaa durmuş "kızımm uyan, uyann istediğin kitap gelmiş. Koş hazırlan çıkıp alalım" dedi. "Aylacım sana da günaydın. Çok teşekkürler ben de iyiyim. Saat kaç farkındasındır umarım. Daha 9 saat yaa, ben bu vakitte uyuyorum" dediğim de Ayla beni kendisine çekip sarılmıştı. Asla kıyamıyordum bu kıza. Bir anda kapıya vurma sesi geldi içeriden. Galiba lavabodan geliyordu. "Birşey mi oldu?" Aylanın bu sorusuyla ikimizde lavabonun kapısının önünde durduk. Annem "Kızım, kapı açılmıyor, yardım et" dediğinde kapıyı açmak için tutacağını aşağı yukarı yapıyordum. Kapı sıkışmıştı. "Açelya sakin ol, açıcaz şimdi" dediğinde mutfaka geçip bıçak aldım elime. "Onun Klostrofobisi Var" dediğimde bıçakla saçma sapan kapıyı açmaya çalışıyordum. "Anne tamam sakin ol" dediğimde bıçağı yere atıp başka şey arıyordum. Odama çıktığımda yerde olan küçük yangın söndürme tüpünü alıp indim. Tedbirli olmak lazım tabii. Aferim kız sana Açi. Şu an annemi oradan çıkarmam lazımdı. Çok fazla panik olmuştum.  Kapıya vurduğumda kapı bir anda açıldı. Annemin koluna girip oradan çıkardık. Salona götürdüğümüz de Ayla mutfaka geçip su getirdi. Yatak odasına geçip annemin sakinleştirici ilacını aldım. İlacı içtiğinde yanına oturdum, Ayla yanıma geçmişti. "İyi misin anne?" Diye sorduğumda kafasını evet anlamında sallamıştı.

Güne mükemmel başlamıştım. Sonu nasıl olacaktı acaba?

Annem uyuduğunda odama geçmiştik Aylayla. "Tamam üzülme" dediğinde Aylaya sarılmıştım. "Hadi neyse tamam. Üzerimi değiştireyim çıkarız. Zaten Yiğitle de buluşacağım" deyip dolabımı açtım. Sport birşeyler elime almıştım. Süslenip-püslenmeye halim yoktu.

Üzerimi değiştirip, telefonumu da elime alıp odamdan çıktık. Annemin yanına oturdum. Yanağını öptüğümde gözlerini açıp bana baktı. "Uzun zamandır beklediğim kitap gelmiş onu almaya gidiyorum, bir şey olursa ara beni tamam mı?" Dediğimde annem elimi sıkıp "tamam" dedi. Ayakkabılarımızı giyinip evden çıktık.  Aklım annem de kalmıştı. "Tamam artık üzülme, bak çok sevdiğin kitap geldi, onu almaya gidiyoruz" deyip moralimi düzeltmeye çalışıyordu. Kitapçıya geldiğimizde içeri girdiğimiz gibi çalışanlar bizi tanıdılar. O kadar çok geliyordum ki buraya geldiğim gibi beni tanıyorlardı. "Nerede benim bebek?" Dediğimde karşımdakı Efsun hanım gülmüştü. "Gelin buraya, diğer tarafa koydum" dediğinde peşinden gittim.  Heyecanla elime almıştım. Ayla halime bakıp gülüyordu. "Açelya resmen sarıldın" dediğinde hiç takmadım. Efsun hanım Aylaya bakıp "kitaplarla yaşıyor resmen" dediğinde ben de güldüm. "Ay hemen alayım, bir an önce okumak istiyorum" dediğimde kassaya gidiyordum. Ödemeyi yapıb dışarı çıktık. "Şimdi nereye gidiyoruz?" Aylinin sorusuyla aklıma yeni açılan kahve yeri geldi. "Çok güzel kahveleri olan yer biliyorum. Yeni açıldı zaten, oraya gidelim alıp dışarıda parka doğru gideriz ne dersin" dediğimde fikrim Aylanın kafasına yatmış gibi gözüküyordu.

İçeri girip kahvelerimizi elimize almıştık. Elimdeki kıtabı ise elimden düşürmüyordum. Dışarı çıktığımızda telefonumu elime alıp annemi aradım. 6 saniye sonra telefonu açmıştı. "Öyle bir iyi misin diye aradım anne" dediğimde annem de iyi olduğunu söylemişti. Konuşarak parka doğru gidiyordum. Telefonu kapattığımda babam arıyordu. "Alo, baba" dediğimde babamın sesi bir garip gelmişti. "İyi misin kızım ne yapıyorsun?" Demişti. Sanki tedirgindi. "İyiyim, iyiyim de sen iyi misin?" Diye sorduğumda birazdan işten çıkıp eve geleceğini söylemişti. Bir şeyler olmuştu galiba. Çok üstünde durmadım. Restorandan çıkıp parka doğru geçtiğimizde geçen oturduğumuz yere oturduk. "Ay acaba Aslanda mı gelseydi" demişti Ayla. Telefonunu eline aldığında ben de kapıya baktım. Yiğitin geldiğini gördüm. Ona sarıldığım da "hoşgeldin" dedim. Yanağımdan öpüb "hoşbuldum sevgilim" dedi. Oturduğumuzda Ayla bize bakıp "Aslan nerede? O da mı gelse ya acaba?" Dediğinde Aslan arkasından gizlice geliyordu. Bir anda Aylaya sarıldığında Ayla refleks olarak dirseğini Aslanın yüzüne geçirmişti. Bayaa iyi vurdu yanlız ya.. ay cidden iç ses, müthiş.. Ayla vurduğu kişinin Aslan olduğunu gördüğünde ayağa kalkıp "Ay özür dilerim sevgilim ya, görmedim ki ama ben" demişti. O sırada Yiğitle ben onlara bakıp gülüyorduk. "Ya siz de gülmesenize bir" deyip Ayla bize çemkirmişti. Aslana sarıldığında "Tamam güzelim, sorun yok" demişti Aslan. İkisi de oturduklarında biz daha çok gülmeye başlamıştık. Aslan ve Ayla da gülüyorlardı. Ayla bir eliyle Aslanın yanağını tutmuş masum-masum bakıyordu bir taraftan.

Hayaller Limanı Where stories live. Discover now