bölüm 14

362 278 12
                                    

Benim hikâyemi benden başka kimse anlatamazdı, bir filmin ya da bir dizinin baş karakteri olamazdım. Beni bir yazar bile yazamazdı. Ben Açeyla. Çocukluğundan hayatı zorlukla geçen o kızdım ben. Babası ölmeden önce ne zaman içki içse gelip tüm sinirini döktüğü, gelecekte ben böyle birisini bulmayacağım dediği, babam gibi birisiyle evlenmeyeceğimi bildiğim o kızım. Babam iyi bir insan mı bilmiyorum ama hep içimde ukte kalacak olan anıların, duyguların olduğunu biliyorum.

En çok kafamın içindeki savaş yordu beni. Sabah uyanıp kalkmak ve zorunlu olduğum şeyleri yapmak değil. Beni hep, güven denen duyguyu ufaktan kanıma sızdıran insanlar, ilk fırsatta göğsümden vurdu. Şu yaşıma kadar net olarak bildiğim, öğrenmiş olduğum tek şey kimseye güvenmemem gerektiğiydi. Herkes herşeyi yapa bilir bu hayatta.

Gözlerimi açtığımda çok yorgun hissediyordum. Fiziksel olarak değil de ruhen yorğun hissediyordum. Yaşadıklarımı düşünmemek için telefonumu elime alıp ayağa kalktım. Cansunun evinde boş odalarının olmasını aldırış etmeden onun odasında uyumuştum. Yatağı çok büyüktü, iki kişilikti ama daha büyük gözüküyordu. Koltuğun üzerine bıraktığım kiyafetleri elime alıp sessizce odadan çıktım. Cansunun uykusu çok hafif olduğu için en ufak seste uyanıyordu.

Banyoya geçip işlerimi halletikten sonra üzerimi de değiştirdim. Aslında dışarı çıkmasaydım değiştirmeyecektim. Banyodan çıkıp çantamdan cüzdanımı alıp kapıya doğru gittim. Ayakkabılarımı da giyindikten sonra telefonumda gelen bildirimlere üstden göz attım. Hepsi mesaj atmışlardı. Hiçbir mesaja girmeden evden çıktım. Simit almaya gidiyordum. Havalar güzel olduğunda simitçi mahallede tezgahını yerleştirip simitlerini satıyordu ve tadı da mükemmel oluyor hep. Tek bir sorun var Aslanın kaldığı apartmanın önündeydi tezgahı. Aldırış etmeyip yürümeye devam ettim. Bir sorun vardı sanki, kendimi tedirgin hissetmeye başlamıştım nedense. Kötü düşünmeyip mahalleye geçtiğim gibi bir erkek yanıma geldi. Ben yürüdükçe o da yürümeye devam etti. Korkmaya başlamıştım artık. Cesaretimi toplayıp arkama döndüğüm gibi "Ne istiyorsun kardeşim bir rahat bırakın be!" Dediğimde pis-pis sırıtmaya başladı. Tam o sırada "Defol lan kızın yanından." Diye bir ses duydum. Ses gelen tarafa baktığımda Aslanın hırsla adeta gözünden alevler çıkıyormuş gibi buraya doğru geldiğini gördüm. Aslan yaklaşınca ben de yoluma devam etmeye başladım. Ellerimle kulaklarımı kapatarak hızlı adımlarla ilerliyordum. Midem ağrımıştı. Bunlar hep stresden kuzucum. Dedi iç sesim.

Bir anda kolumdan tutup beni durdurduğunda anlam veremeyerek yüzüne baktım. "Ne yapıyorsun Aslan? Bırak kolumu" dediğimde kolumu bıraktı. "Özür dilerim yenge" dediginde sözünü devam ettirmesine izin vermeyip "Yenge değil Açelya benim ismim" dedim sabır çekerek. "Biliyorum ama neyse. Çıkma böyle habersiz dışarı. Koruma birazdan gelecek. Unutmuştum, geç ayarladım. Özür dilerim" dediğinde onu dikkatle dinledim. "Bak Aslan, öncelikle yeter artık benden özür dileme, dilemeyin. Özür dilenecek hareket yapmayın yeter bana zaten bu. Ayrıca ne oluyorsa olsun ya koruma filan istemiyorum. Lütfen şimdi gider misin? Sabah sabah tüm sinirlerim alt-üst oldu" dediğim gibi yürümeye devam ettim. Artık simitçiyi görüyordum. Aslan bir şey söylemeden uzaklaştı. Telefonum çaldığında Cansunun aradığını gördüm. "Kuzucum neredesin ya? Nereye gittin?" Diye sorduğunda simitçiye iki tane simit vermesini söyledim. "Geliyorum ya simit alıyordum, çayı yap sen" dedim. Telefonu kapatıp cibime koydum. Simitleri de alıp eve doğru yürümeye başladım.

Kapıdan Cansunun açtığı şarkının sesi geliyordu. Nil Karaibrahimgil- seviyorum-sevmiyorum şarkısını açmıştı. Eve girdiğimde şarkının sesiyle birlikte Cansunun da sesi mükemmel karışmıştı. Cansunun sesi çok güzeldi. Ne zaman kendine söylesem bunu hep inkar ederdi. Mutfaka geçtiğimde simitleri masaya bıraktım. Şarkı söylemeyi bırakıp yanıma geldi. Yanağımdan makas aldı ve sonra da öptü. Güldüğümde masaya göz gezdirdim. Çok kısa zamanda harika bir kahvaltı hazırlamıştı. "Sabah-sabah pek bir enerjiksin sanki?" Dediğimde kahkaha atıp "Canım ben her zaman böyleyim. Şarkıyı da sana özel seçtim" dediğinde şarkıdan "Kendimi bunun için mi yorucam ben? Kalbimi bunun için mi kıracağım ben?" Satırları geçiyordu.

Hayaller Limanı Where stories live. Discover now