bölüm 13 💙

380 286 110
                                    

İnsan hayal kırıklığını kendisi yaratır. Birinden beklentileriniz ne kadar büyükse hayal kırıklığına uğrama olasılığınız da o denli artar. Bu yüzden beklentiler gerçeğin sınırlarını aşmamalı. Birine verilen değer, yalnızca haddiyle sınırlı kalmalı. O sınır aşılırsa, canınız yanar. Benim yandığı gibi.

Ambulans gelmiş, Yiğiti hastaneye kaldırmışlardı. Ayla kurtulduğu için ona doğru düzgün sarılamadım bile. Aslan hastane koridorunda sürekli deli gibi yürüyordu. Peki ona ne oldu? Doruk Akayca. Başımı kaldırıp Aslana baktım. "O şerefsize ne oldu?" Diye sorduğumda Aslan karşımda durup "Yaşıyor şerefsiz. Onu da ameliyata aldılar. Ama kurşun girmedi bile, bence sıyırmıştır. Keşke alnının çatısından vursaydım onu" dedi hırsla. Ayla ayağa kalkıp Aslanın yanına gidip kolundan tuttu. "Saçmalama Aslan. Sonra ne olacaktı? Sen hapisaneye, Doruk mezara" dedi sinirle. Tartışmalarını dinleyemeyecektim. Midem bulanıyordu. Ellerim ve üstüm hâlâ kandı. Ellerime baktığımı fark eden Ayla yanıma oturup "Hadi sen eve git üzerini değiştir, gelirsin öyle. Biz buradayız" dedi. Başımı istemiyorum anlamında iki yana salladım. Aslan yanımıza gelip "Yenge hadi ben bir taksi çağırayım, sen eve git, gelirsin" dediğinde 'yenge' sözüne takılmıştım. Ayağa kalkıp "Aslan şunu kabul edelim ki yengen filan değilim artık" dediğimde Ayla bana bakıp  "Nasıl yani? Onu böyle bırakacak mısın?" Diye sorduğunda gözlerim dolmuştu. "Yapamam arkadaşlar. Ben Yiğitin beni aldattığını bilerek onun yanında duramam, onu affedemem. İyileştiğinde hayatında olmayacağım onun" dediğimde Aslan suratıma 'hiç mi?' der gibi baktığı için "Evet aslan hiç olmayacağım" dedim sertçe.

"Tamam, senin kararın. Haklısın sonuçta" dediğinde Ayla "İlla ki karşılaşacaksınız, o zaman üzülmeyecek misin?" Dedi. Soruya cevap vermek istemediğim için sustum. Doktorlar ve hemşireler yanımıza gelip "Doruk beyin ve Yiğit beyin yakınları siz misiniz?" Diye sorduğunda hepimizin aklından geçen tek şey Dorukun yakınımız olmadığıdı. Aslan "Evet, biziz" dediğinde kendinden tiksinir gibi oldu. "İkisinin de durumu iyi. Yiğitin ameliyatı zor geçti ama şuan da iyi. Bu gece burada kalacak, yarın bir sorun çıkmazsa taburcu ede bilirsiniz. Görmek istiyorsanız, on dakikaya odaya alınacaklar. Yalnız biriniz gire bilirsiniz" demişti doktor bey. Doktora teşekkürlerimizi bildirip beklemeye başladık. "Açi, sen geçersin" dedi Ayla. "Bilmiyorum Ayla. Onu merak ediyorum, görmek istiyorum. Ama gördüğümde yaşayacağım duyguları biliyorum" dediğimde Aslan yanımıza geldi. Elini omzuma koyup "o da görsün seni, gidersin öyle" dediğinde başımı onaylar gibi salladım. Hemşireler yanımıza gelip odaya aldıklarını söylediler. Dorukun odasına Aslan gidecekti. Ayla ve Aslan bunun yüzünden kavga etmeye başladıklarında ben de Yiğitin odasına girdim.

 Onu öyle gördüğümde istemsizce gözümden yaş gelmişti. Yanına gittim, elini tutmak istedim ama tutmadım. "İyisin, seni öyle kollarımın arasında kanlar içinde görünce ben çok korktum. O an sana olan kırgınlığımı unuttum" dediğimde gözlerini açtı. Yanına baktığında beni gördü ve gülümsedi. "Uyandın" dedim anlık heyecanla. Elini kaldırıp elimi tutmak istediğinde arkaya çekildim. "Buradasın" dedi zorlukla da olsa. "Buradayım ama artık olmayacağım. Aslanın evinde kalacaksın. Yerleştiğini göreyim, bir daha karşılaşmayalım bile" dedim sertçe. "Özür dilerim. Bak çok pişmanım gerçekten" dediğinde tiksinerek yüzüne baktım. Odadan çıkmak için kapıya doğru gittiğimde kapı açıldı. İçeri giren Çağlaydı. Muhtemelen haberi yoktu benim gizli ilişlilerini bildiğimden. Belki de fotoğrafı kendisi atmıştı. "Aa canım nasılsın? Yiğitin vurulduğunu duydum da ziyaret edeyim" dediğinde beni mal yerine koyduğunu düşündüm. Öfkeyle yüzüne baktığımda da anlamaz gözlerle bana bakmaya devam ediyordu. Kapı tekrar açıldığında Ayla ve Aslan da içeri geçti. Aslandan "Oha ne oluyor?" Diye bir ses işittim. Çağlanın yüzüne tiksinerek bakıp Yiğitin de yüzüne aynı şekilde baktığımda "İkiniz de ne haliniz varsa görün. Bir kadın olarak ne kadar yakıştı sana? Sevgilisi olan birisini ayartmak ha? Yanlış sadece sende değil, senin kadar Yiğitte de var. O isteseydi, izin vermezdi böyle birşey yaşansın. Neyse ya, ikiniz de ne halt yiyorsanız yiyin. Benden uzak Allah'a yakın olun" dediğim gibi koluna vurup odadan çıktım. Çantamdan kulaklığımı çıkartıp kulağıma taktım. Gözlerim ellerime kaydı. Ellerimde onun kanı vardı hala. Telefonumdan muziklerin olduğu uygulamaya girip rastgele bir şarkı açtım. Hastaneden çıktığım da Ayla arıyordu. "Nereye gidiyorsun?" Diye sorduğunda eve gidecegimi söyledim. Hava artık kararmıştı. Bir taksi çağırıp öyle gidecektim eve.

Hayaller Limanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin