Bölüm 9. 💙

360 339 28
                                    

Ölmekten daha kötü bir şey varsa o da ölenin ardından hayatına devam etmek zorunda olmaktır.

Ölümden armağan ruhlar, gündüzle eşdeğerdir.

Gündüz, gece olmadığında korkularını içinde taşır.

Gökyüzü gece iken yer bile kaplamayan gündüz önem taşımaz fakat bir gecede aydınlık bir gündüz bütün dikkatleri üzerine toplar.

Açelya Aktaş. O, gündüzün içindeki gece olduğunu düşünürdü. Fakat hiçbir zaman tamamen gece olduktan sonra nasıl gündüz olabileceğini düşünmemişti.

Gördüğü kabus, küçük bedeninin titremesine sebep oluyordu. "İstemiyorum," diye mırıldanıyordu uykusunda. "Ölmek istemiyorum."

Mevsimlerden kıştı. Dışarda her yer bembeyaz karlarla örtülüydü. Kapıya vurmak sesleri geliyordu. Üç tane adam kapıları izin almadan zorla açtılar.

Açelya Aktaş hala kabuslarıyla savaşıyordu.

"Yapmayın, öldürmeyin," diyordu uykusunda. "O benim annem."

Elinde silah olan kar maskeli adamlardan biri Açelyanın odasına doğru yürüdü. Adam sertçe Açelyanın odasına girdiğinde Açelya uyandığında tam olarak kendine gelemediği için ne olduğuna anlam verememişti. Gözlerini açtığında hala kabus mu görüyordu yoksa bir kabusun içinde mi olduğunu anlayamadan etrafına baktı. Çığlık atmak istediğinde ağzını koca maskeli bir el kapatmıştı. Açelya olduğu yerde çırpınıyordu. Adamı iteklemeye çalışıyordu am her şey o kadar boşaydı ki sanki kendisiyle bir savaşın ortasındaydı.

Çırpınmaya devam ettiği sırada bir çığlık duyuldu. Hemen ardından bir el silah sesi. Açelya korkudan gözlerini iyice açtı ve kafasını iki yana sallayarak daha fazla çırpınmaya başladı. Bir bağırma sesi daha geldi. Açelyanın abisi yan odadan yüksek sesle: "Açelya! Bırakın lan kardeşimi! Onun kılına zarar gelirse sizi öldürürüm" dedi tehditkar bir şekilde.

Açelya çırpınmaktan, adamın elinden kurtulmaya çalışmaktan bir an bile olsun vazgeçmemişti. Bir anda bacağını kendisine doğru çekip karşısındakı adamın karnına bir tekme vurduğunda adamdan kaçmayı başarmış odadan çıkmıştı. Tüm sesler kesilmişti. Tek bir ses duyuluyordu. Açelyanın "Baba!" diye haykırışıydı. "Neredesin?" diye feryat ediyordu. Açelya salona geldiğinde kendisinden başka hiç birşey yoktu. Asla anlamıyordu neler olduğunu. "Az önceki adamlar neredeydi? Evdeki eşyalar nereye gitmişti?" kafasında yüzlerce soru oluşmuştu. Arkasını döndüğünde duvara sabitlenmiş bir boy aynası gördü. Aynanın karşısına geçtiğinde boynunun kızardığını, şişmiş gözlerini gördü. Bakışlarını aynadan bileklerine indirdiğinde kızarıp, morardığını gördü.

Korkuyordu. Korkudan tüm bedeni titriyordu. Annesinin ve babasının yatakodasına geçtiğindeannesini yatakta uyurken gördü. Babası annesinin başındadurmuş elinde bir silah acıyangözlerle bakıyordu. "Baba! Yapma! Ne yapıyorsunsen? Kendine gel! O annem!" dediğinde hiç bir tepki yoktu. Her yer simsiyahtı.Haraket edemiyordu. Babasının yanına gidip engel olamıyordu. Sanki ayakları yere çivilenmişti. Babası dahasonra silahı onun yaşaması için atan kalbinin üzerine koydu. "Baba!" diyebağırıyordu ama sesini duyuramıyordu. Parmağını tetiğin üzerine koyduğundaAçelya olduğu yerde kalmış, bağırmaktan boğazı kurumuş ve sızıldıyordu. Açelya anlamıştı.  Babasının o an canınakıyacağını anlamıştı. Ümitsizce yere çöküp ağlamaya devam etti. Babası tetiğiçekti. "Baba! Hayır! Gitmeyin ne olur."

"Uyan! Kabus görüyorsun" diye bağırıyordu birisi. "Tamam güzelim, şimdi uyanacaksın" bağırma sesi hala devam ediyordu. Gözlerimi açtığımda kan ter içinde uyanmıştım. Üzerime bir ton yük bırakmışlardı sanki. Elimi birisi tutmuştu, başım çok ağrıyordu. Gözlerimi tam açamıyordum acıdan. "Kabustu" dediğinde sesin Yiğitten geldiğini anlamıştım. Gözlerimi tam açtığımda bir odada olduğumu anladım. "Kuzum, uyandın sonunda"dedi ayla elimi tutarak. Hemşireler odadaydı. "Lütfen uzaklaşın. Odadan çıkın işimizi yapalım" dediklerini çok net duymuştum. Odadan çıktıklarında hemşirelerden bir tanesi "Vuruldun, ama şu an iyisin " dediğinde kabusun etkisindeydim hala. "Kötü bir kabustan uyandın. Sayıklıyordun ve kalp atışların çok yükselmişti. İstersen bir psikologla konuşa bilirsin" dediğinde başımı iki yana sallaya bilmiştim. "Biz şimdi yapmamız gerekenleri yaptık. Yaran temiz ama elini yaranın üzerine koyma. Canın acıya bilir" dediğinde başımı sola çevirdim. Su şişesini gördüğümde "Su" dedim zorlukla. Hemşirelerden bir tanesi suyu açtığında diger hemşireler içmem için yardımcı olmuşlardı. 

Hayaller Limanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin