Bölüm 7. 💙

388 347 34
                                    

10 Ekim.

İntikam alınmış, herkes hayatına bakıyordu.  Cehennem gibi geçen o 13 gün. Aslan, Ayla ve Yiğit. Beni hayata bağlayan insanlar.

Peki geçen o on üç gün? Neler yaşandı?

Ne çok öldük.. Birazcık yaşamak için.

Saate baktığımda 13:20'di. Ayla elinde iki kahve kupasıyla yanıma geliyordu. "Al kuzucum. Kahve iyi gelir. Havaya baksana, yağmur yağıyor. Sen seversin" dedi. Annem de severdi. Uzattığı kahveyi elime alıp bir yudum aldım. Çok güzel yapmıştı. "Ellerine sağlık Ayla, bu havada kahve çok güzel oluyor" dedim kupayı masaya bıraktığımda. Aylanın telefonu çaldığında ekrana baktım. Aslan görüntülü arıyordu. Ayla hemen ayağa kalkıp aynaya baktı. "Ay tipime bak Açi. Açmasam mı acaba?" Dediğinde kafamda klassik Aylanın kendini asla ama asla beyenmemesi diyerek düşündüm. "Çok güzelsin arkadaşım. Aç o telefonu, yoksa biraz da bekletirsen kapatacak" dediğim gibi telefonu açtı. Hani bazi arkadaşlarınız olur ya çok güzellerdir ama asla kabul etmezlerdir. Şahsen Aylanın kendisini beğenmemesi o uzun, müthiş saçlarına aykırıydı. Ayla masada duran kahvesini de eline alıp odasına geçti. Ben de telefonumu elime alıp WhatsApp'a tıkladım. İlk sırada duran Yiğit'in fotoğrafına tıkladım. Siyah-beyaz fotoğrafında çok yakışıklı çıkmıştı. Fotoğrafından çıkıp aşağılara indiğimde annemin de fotoğrafına tıkladım. Çok özlemiştim. Yiğite ağlamayacağıma söz vermiştim. Profilden çıktığımda bir numaradan mesaj gelmişti..

+90 536 828 26 13: Annenin neden öldüğünü bilmek istiyorsan göndereceğim konuma gel.

Haydaa.. ne oluyor Açelya? Ben bitti sandım?   

Hemen odama geçip kotumu ve beyaz spor tişört giyindim. Ne yaptığımı bilmiyordum, başıma ne gelecek onu da bilmiyordum. Bir not kağıdı ve kalem alıp odadan çıkıp salona geçtim. Olur da ters giden durum olursa nerede olduğumu bilsinler. Nota "telefonuma annemin neden öldüğünü bilmek istiyorsan gönderdikleri adrese gelmemi söylediler. Adresi buraya yazıyorum. Benden haber bekleyin" yazdım. Masanın üzerine bırakıp kapıdan çıktım. Hemen bir taksi çevirdim. Gideceğim adresi gösterdiğimde araba haraket etmeye başladı. Araba yola çıktığında kalbim hızla çarpmaya başlamıştı.

25 dakika sonra gönderilen konuma geldim. Taksiden indiğimde karşımda duran şık evin karşısında durdum. İki dakika boyunca öyle durmuştum. Kapı açıldığında siyah takımlı birisi "Açelya hanım. Buyurun" diyerek eliyle içeri geçmemi gösterdi. Ev çok büyüktü. Ev değil burası. Resmen saray. İç sesim doğruyu söylüyor ola bilirdi. Bir odanın kapısından içeri geçtik. Çok büyük ve süslü salondu. En ince detayına kadar herşey beyaz ve altın renge sahipti. Biraz ilerleyip salonun ortasında durdum. Odaya birisi gelip. "Buraya gelin" dedi. Robot gibiydim. Emir verilmiş ben de gitmiştim. Heyecandan titremeye başlamıştım. Salaksın. Ne diye gidiyorsun hemen? Ya başına bir şey gelirse şimdi? İç sesimi düşünmemeye çalışıyordum. Gösterdiği odaya girdiğinde aklımın durmasına sebep olan görüntünü gördüm.

Babam... Ellerini, ayaklarını bağlayıp oturtmuşlardı. "Merhaba küçük hanım." Sesin geldiği yere döndüğümde odaya 34-35 yaşlarında birisi girdi. Masasına geçip eliyle oturmamı gösterdi. Oturduğumda "sen kimsin? Babamın burada ne işi var?" Sorduğumda eyleniyormuş gibi güldü. "Annenin intikamını almak istemiyor musun?" Diye sorduğunda afallamıştım. "Ne? Bu ne demek oluyor şimdi? Babamla ne ilgisi var?" Ayağa kalkıp köşede duran çekmeceyi açtı. Bir silah çıkartıp tam önüme koydu. "Annenin intikamını almak istiyorsan babanın kafasına sıkman yeterli olacaktır" dedi. Kafam durmuştu. Ne yani, annemin ölümüne babam mı sebep olmuştu? Saçmalık. Babam annemi çok severdi. "Ne alakası var babamla?" Diye sorduğumda babama baktım. Gözlerinden yaşlar boşalıyordu. Karşıma silah koyan babamın ağzını açtı. "Anlat. Neden öleceğini ve karının neden öldüğünü anlat" diye emretti. Babam yüzüme bakmıyordu. Ayağa kalkıp babamın karşısına geçtim. "Baba, anlat" dediğimde başını kaldırıp yüzüme baktı. Gözlerinde yapamam ifadesi vardı. Babamın ağzını açan yanımda durup "Ben Şahin. Şahin Mehmet" dediğinde yüzüne anlam veremeyerek bakıyordum. Belinden silahını çıkartıp babamın kafasına dayadı. "Anlat, anlat ki kızın, annesinin neden öldüğünü bilsin. Bana yaptığın hatanın bedelini kızın seni vurduğunda ya da onun gözlerinin önünde öldüğünde ödemiş olacaksın" dedi Şahin hissizce. Beynim durmuştu, düşünemiyordum. Parçaları birleştiremiyordum. Neden bu kadar zor olmalıydı? 

Hayaller Limanı Where stories live. Discover now