Bölüm 11.💙

397 334 53
                                    

9 kasım

Bazı acılar anlatılmıyor.
Yaşadığınız zaman hissedebiliyorsunuz hepsi bu.

Yiğitin anlatımıyla...

Aslanla spor yaptıktan sonra hemen eve gelip duş almıştım. Askeri okulumuzdan izin vermişlerdi 2 haftalık. Duştan çıktıktan sonra uzamış olan sakallarımı düzelttim. Geçen Açelyanın inatlaşmasıyla tatlıcıya gitmiştik.  Ben, Açelya, Aslan, Ayla ve Aslanın kuzeni de gelmişti. Aslanın kuzeni aslında yıllardır Aylayla çok yakın arkadaşlarmış. Açelyayla da tesadüfen tanışmıştı. Kader önceden kendi ağlarını örmüştü anlaşılan. Masaya çok güzel kupalarda kahve ve sıcak çikolata gelmişti. Açelya kendi kupasını o kadar beğenmişti ki, tutturdu kupayı da alalım. Ben de oranın patronuyla konuşup normal bir kupanın parasının neredeyse iki kat daha fazlasını vermiştim. Açelya çok mutlu olmuştu. Tekrar oturduğumda garip hissetmiştim. Aslanın kuzeni olan Çağlanın bakışların da birşeyler vardı sanki. Belki de ben yanlış anlamıştım bilmiyorum ama ben de ona tebessüm etmiştim. Yavaş yavaş kalkıyorduk. Telefonuma baktığımda Çağlanın Instagram'dan takip attığını gördüm. Çağlaya baktığımda bana bakıp gülmüştü. Gülmek gibi değil sırıtıyordu. Sanki kendini durduramıyormuş gibiydi. Hani sevdiğin birisini gördüğünde hemen gülersin ya öyle. 

 Aslanın seslenmesiyle başımı telefondan kaldırdım. "Lan kıza yardım etsene hödük. Daha dün çıktı hastaneden. Telefonu bırak" dediğinde Aslanın Açelyaya kalkması için yardım ettiğini görünce hemen yanına geçip belinden ve elinden tuttum. Açelyaya baktığımda biraz bozulmuş gibiydi. Çıktığımızda "Ne yapıyordun telefonda?" diye sorduğunda o an ne söyleyeceğimi bilemediğimden "hiç ya Barış yazmış ona cevap yazıyordum" dedim. Neden şimdi yalan söyledim ben? Gayet söyleye bilirdim Çağlanın bana takip attığını. "Açelya yalandan nefret eder ya, öyle söylemeseydim keşke" diye düşündüm içimden. Arabaya geçtiğimizde arabanın kapısını açıp Açelyanı kucağıma alıp öyle oturttum. Çağla bizi izliyordu. Aslan babasının arabasını almıştı.  Bu yüzden onlar bir gidecekti. Ben de şoför koltuğuna geçtiğimde önce Açelyaya baktım. "İyi misin güzelim? Ağrın filan var mı?" Sorduğumda alınmış gibiydi. Sadece "İyiyim" demişti. Eve gidince gönlünü alırım diye düşündüm. Aklının benim telefona odaklanmamda kaldığına emindim. Yol boyu sessiz gitmeliyim diye şarkı açmıştım. Bizim şarkımız çalıyordu. Hemen Açelyaya baktığımda yüzünde ki sırıtışı gördüm. "Ha şöyle ya benim güzelim böyle gülsün işte" dedim onu daha da mutlu ede bilmek için. Uzun zamandır dinlemiyordum bu şarkıyı. Böyle karşıma çıkınca şimdi, çok güzel oldu.

Çok uzakta olmadığımız için neredeyse şarkı kadar gittik ve varmıştık. Aslan bizden önce gelmişti. Bu gece Çağla, Açelya ve Aylayla birlikte kalacakmış. Arabadan inip Açelyanın kapısını açıp onu kucağıma aldım. Kilo kaybettiği için daha çok hafif geliyordu. Nereden baksan bir 50-51 civarıydı Açelya. Hiç kucağımdan indirmeden "Yenge siz kalkın kapıyı açın ben de şu inatçı keçiyi kaldırayım.  Şimdi insin kalksın istemiyorum dikişi filan var zaten" dediğimde Ayla başını sallayıp hemen apartmana girdi. Açelya çok güzel kokuyordu ve başını bedenime tam yasladığında Çağla yanımıza geldi. İçimden bir küfür savurmuştum. "Neden indirmiyorsun Açelyanı?" Diye bir soru sorduğunda Açelya başını kaldırıp "Sevgilisiyim ya canım, unuttun herhalde.  Ayrıca da kim ne der diye bir şey demiyoruz. Zaten tüm mahalle Yiğiti tanıyor, o yüzden sen kafana takma böyle cici şeyleri" dedi ve gool. Top sahalarda. Kendimi gülmemek için o kadar zor tutuyordum ki Açelya yüzüme baktığında bunu farketmişti. Açelya tekrar başını yasladığında apartmana geçtik biz de. Çağla da arkamızdan geliyordu.  Merdivenleri çıktığımızda Açelyaya baktım, neredeyse uyuyacaktı kucağımda. Neden bilmiyorum ama onu çok özlemişim gibi hissediyordum. Kucağımda, milim mesafe yox ama ben onu özlüyordum. Ayla kapıyı geçmemiz için kapıyı açık bıraktı. Çağla da geçtikten sonra kapıyı kapattı. Açelyanın odasına geçmemişten önce kapısının önünde durup "müsaitse geçip seni yatağına bırakayım, sen uyu" dedim ayıp olmasın diye. Genç bir kızın odasına izinsiz giremezdim.  Yorgunca "geç" dediği için kapıyı açıp içeri geçtim. Ayağımla kapıyı kapattım ve Açelyanı dikkatlice yatağına bıraktığımda yüzü düşmüştü. "Ne oldu?" Merakla sorduğumda dudağını küçük çocuklar gibi büzüp "Az önce çok daha rahattım ben. Sana sarılmıştım ve uykum öyle  daha çok geliyordu" dediğinde yanına oturdum ben de. Yarasına bir şey olur diye çok yakınına oturmadım. Bu yüzden farketmiş olacak ki biraz kenara gitti ben de ona daha yakın oturdum. " O zaman hanımefendi emrinize amadeyim başınızı omzuma koyup, siz uyuyana kadar burda bekleyeceğim" dediğimde mutlu olmuştu. Başını göğsüme koyup eliyle de kucaklamış gibi oldu. İçimden "Keşke hiç saçlarını kesmese" diye geçirdim. Telefonumu çıkartıp Aslana mesaj yazdım.

Hayaller Limanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin